Bilim insanları açıkladı: 30 yıl içinde ‘mini buzul çağı’na girebiliriz!
İngiltere’deki Northumbia Üniversitesi’nde matematik profesörü olan Valentina Zharkova ve ekibi gelecekte küresel iklim değişikliklerinin matematiksel olarak tahmin edilmesine olanak tanıyan bir model geliştirdi. Buna göre gezegenimizin 30 yıl içinde en son 300 yıl önceki gibi ‘mini buzul çağı’na girme ihtimali bulunuyor.
Yapılan bu tahmin; Güneş’in “11 yıllık kalp atışı” olarak bilinen verilere dayandırılıyor. Modele göre güneş aktivitesi her yıl aynı değildir, bu aktivite 10-12 yıl boyunca devam eden dalgalanmalar gösterir. 172 yıl önce bu durumun keşfedilmesinden beri, bilim insanları her döngünün nasıl olacağına dair tahminler yürütmekle uğraşıyorlar.
En son 1645-1715 yılları arasında oldu
Bilim insanlarının oluşturduğu modelde Güneş’in 2022 yılında zirve yapacak 25. döngüsünde bir çift manyetik dalganın değerlerinin aniden düştüğü, 2030-2040 yılları arasında meydana gelecek 26. döngüsünde ise bu dalgaların birbirlerini sonlandırarak (maunder minimum), Güneş’in etkinliğinde önemli bir azalmaya neden olacağını öngörülüyor.
1645-1715 yılları arasında özellikle Kuzey Yarım Küre’de bir dizi aşırı soğuk kışların yaşandığı son mini buz çağından beri güneş aktivitesinde böylesi bir azalma görülmemişti.
Zharkova: Tahminler %97’lik bir tutarlılığa sahip
Zharkova, bu durumun 2021 yılından itibaren yeryüzündeki sıcaklığın düşmesine ve 2030 yılında dünyada mini bir buzul çağının başlamasına neden olabileceğini belirterek şöyle konuştu: “Umarım, Güneş’in manyetik döngüleri baz alınarak hesaplanan bu 30 yıllık soğuma etkisi dünyadaki kirlilik ve küresel ısınmanın etkilerini bir nebze azaltabilir.
Güneş’in iç kısmındaki iki farklı katmandan gelen çiftler halinde manyetik dalga bileşenleri keşfettik. Her ne kadar bu frekans biraz farklı ve zamanla dengelenmiş olsa da, bileşenlerin ikisi de yaklaşık 11 yıllık bir frekansa sahip. İki dalgayı birleştirip mevcut Güneş döngüsünün gerçek verileriyle karşılaştırdığımızda tahminlerimizin %97’lik bir tutarlılığa sahip olduğunu gördük.”