NationalTurk yorumcularımızdan Ekonomi ve Borsa uzmanı Ömer Demir ‘in, bu haftaki “Yeni Para Senaryoları” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.
Borç krizinin virüs gibi yayıldığı, geçtiği her yerde kartopu gibi büyüyen ivmeyle yoluna
devam ettiği bugünlerde ,AB ‘de ki bütçe açıkları ve kamu borçlarının temel kaynağı olarak gösterilen ‘güven ve otorite’’sorunu hala S.O.S veriyor. Yıl sonu yaklaşırken piyasaların beklediğinden fazla yaşanan volaritenin temel kaynağı da yine,Avrupalı liderlerin borç sorunununa çözüm getiremeyecekleri endişelerinden kaynaklanıyor. Euro ‘nun dolar karşısında,bu hafta, son 3 aydan bu yana gösterdiği en hızlı düşüş ile euro/dolar paritesinde son 1 yılın en düşük seviyelerini görmesine neden oluyor.
ABD’nin borç tavanı sorunları nedeniyle euro lehine dönen iki para biriminin oranı,AB’de sorunların hergeçen gün su yüzüne çıktığı bu günlerde tersine bir hareketle Dolar’ın değer kazanmasına neden oluyor.Aslında iki tarafta’da kötü haberler satın alınıp piyasada rüzgarın yönü belli olsa da ,global piyasaların tümünde kur sistemine olan güvensizlik problemi ‘’yeni parasal sisteme olan ihtiyacı’’ bir kez daha gözler önüne seriyor.
Dünya’da halen kullanılmakta olan Bretton Woods parasal sisteminin mevcut hali ile artık devam etmeyeceği,mevcut system üzerinde ,gerekli reform niteliğinde güncellemelerin yapılmaması halinde ,sistemin bu yükü artık kaldıramayacağına dair açıklamalar parasal sistemin en büyük ortağı İngiltere tarafından dillendirmeye başlandı bile.İngiltere Merkez Bankası Ekonomist’lerinin hazırladığı araştırma raporunda, birçok değerlendirmeye göre, hali hazırdaki sistemin, 1944’de 2.Dünya savaşı sonrası ABD ve İngiltere öncülüğünde kurulan Bretton Woods sistemine göre daha kötü bir performans gösterdiğine vurgu yapılıyor.O yıllarda Amerika tarafından desteklenen white plan ile İngiltere tarafından desteklenen Keynes planının birleşimi ile kurulan sistem temelde döviz kurunu stabilize edip,mali politikaları ülke yöneticilerinin ellerine teslim etmiştir. Bretton Woods’un en önemli sonucu, savaş sonrası dünya ekonomik sisteminde altın ve Amerikan dolarının baz alınacak olmasıydı. İşte ABD’yi süper güç yapan bu anlaşma , ABD’nin dünya altın rezervinin üçte ikisine sahip olduğu gerçeğinin yansıması olarak, Amerikan dolarının rezerv para birimi olması sonucunu doğuruyordu. ABD’nin 2.Dünya Savaşı sonrası bu kararı ,siyasi ,askeri gücüne ekonomik güçte ekleyerek ülkeyi dünya lideri yapmıştı. 1973’te altın fiyat hareketlenmeleri sonrası tekrar tökezleyen sistem,bu güne kadar küçük değişikliklerle geldi. Rezerv altın para sistemi geçmişte Osmanlı İmparatorluğunda da kendini göstermiş, paralar asırlar boyu altın ve gümüşten oluşmuştu.Yani paranın altın karşılığı olmasını bir kenara bırakın; Osmanlıda ‘’paranın kendisiydi altın’’. 2008 Lehman krizi ile sarsılan küresel finansal sisteme bir kez daha kanıtlanan bulaşma riski bu kadar fazla iken ülke ekonomilerini ,dış şoklara karşı korumak üzere yeni bir balans ayarı artık yapılmalı.
Artık sürdürülebilirliği tartışmalı hale gelen AB için yeni yol haritası çizilmeden muhtelif senaryolar tartışılmaya başlandı bile. Bulunduğu coğrafi konum,ortak din anlayışı ve AB’nin Yunanistan’ı tüketici pazarı olarak görüşü ile tarihteki Yunan medeniyetlerinin Avrupa’ya etkisi gibi sebepler ile bir şekilde AB’ye giren Yunanistan,Avrupa’da patlak veren krizde tüm suçların üzerine yıkılması sebebiyle yine senaryoların merkezinde. AB’nin yoluna Yunanistan’sız devam etmesini destekleyen görüş temelde Yunanistan’a ait borcunun bir bölümünü yeniden yapılandırabilse bile, şirketlerin rekabet gücünü oluşturmadan, ekonomik büyümenin mümkün olmayacağı gerçeğine dayanıyor. 2000 yılında Yunanistan’ın AB’nin 12. Üyesi olmasına izin verilmesinin, Maastricht Anlaşması’nda belirlenen kriterler değerlendirilirken bütçe açıkları’nın hükümetçe gizlendiğine dair dedikoduların artık belgelenmesi de bu senaryoyu halkı kılıyor. 1980’lerden bu yana rekor bütçe açıklarıyla kısır döngüsünü kıramayan Yunanistan’ın ,kendi para birimine geri dönerek yerel parası drahmiyi devalüe etme reçetesi şimdilik tek çıkar yol gibi duruyor.
Almanya’nın Euro’dan kaçışı
AB’nin amiral gemisi Almanya’nın yeniden yerel para birimi Mark’a geçişi senaryosu da artık Alman halkının bile dillendirdiği ,PIIGS ülkeleri bizim cebimizden yiyiyor mantığına dayanıyor. Uzmanlar Almanya’nın Euro Bölgesi’ni terk etmesi halinde, güney ülkelerinin euro kullanmaya devam edebilecekleri ve borçlarını daha normal seviyelerde tutabilecekleri görüşünün yansıması.Bu sayede Alman markı,yatırımcılar için tekrar alternatif para olacak ve euro karşısında en az % 30 değer kazanacak .
Çekirdek AB
Çekirdek AB senaryosu ise Euro için en radikal senaryo. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in , önceki günkü açıklamasında, dünyanın geri kalanında neler olduğuna bakmaksızın yeni bir Avrupa oluşturulması gerektiğini söyleyen açıklamaları bu fikrin öncüsü. Artık Maastricht kriterleri’nin ötesinde daha katı kuralların koyularak üyelerinin seçileceği ve bu sert kriterlerce yeni rota çizilip yola devam edileceği , yaratılan bu çekirdek grubun daha derin ekonomik entegrasyon, vergi ve mali politikası oluşturabileceği fikride şimdilik imkansız gibi görünen fikirlerden sadece bir kaçı .
Güne sarılın ve yarına mümkün olduğu kadar az güvenin – Yunan Filozof ,Horace
Ömer DEMİR