NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan‘ın bu haftaki “Vergi kutsaldır!” adlı makalesini sizlerle paylaşıyoruz;
Sürekli UEFA’ya tazminat ödeyen bir ülke olmak; sanırım biraz davranış arsızlığı ile ilgili bir saplantı…
Üstelik işleyişe bakınca “hem kekeme hem geveze” konumundayız.
Süreci incelediğimizde de kendimize karşı oldukça sert ve acımasız olduğumuz ortaya çıkıyor.
Bilindiği gibi G.V.K.’na eklenen geçici 72. madde kapsamında 31.12.2017 tarihine kadar futbolculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerde; Süper Lig’de oynayan futbolcular için yüzde 15 oranında gelir vergisine tabi tutulacağı, ayrıca bu gelirlerin yıllık beyanname ile beyan edilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Milli takım oyuncularımız için uygulanacak oran ise yüzde 5’tir. Bu oran; İtalya ve İspanya’da yüzde 43, İngiltere’de ise yüzde 50 gibi oranlarda.
Futbolculara yapılan ödemelerdeki vergi oranlarının düşüklüğünden daha çok; kulüplerimizin yabancı futbolcu ya da teknik adamı yurtdışından transfer ettiklerin de, ödenen bonservis bedellerinde herhangi bir vergilemeye tabi değildir. En önemli sonuç ise bu ticaretin bize herhangi bir KDV’sinin olmaması.
Buradaki en önemli açmaz; yerli futbolcuların yüzde 80 civarındaki bölümünün zaten ücretlerinin büyük bir kısmını kulüplerinden alamamalarıdır.
Bırakın vergi indirimini…
Futbolcu açısından sorun ise yaptıkları sözleşmeleri; ya menajer denilen aracılarla ya da kulüp yetkililerle beraber yapmalarıdır. Maalesef kendi haklarını korumak üzere donanıma sahip olamayan yerli futbolcular süreçten sürekli zararlı çıkıyor.
Yabancı futbolcuların sözleşmelerine koydukları katı kurallar sayesinde en ufak uyuşmazlıkta UEFA’ya giderek alacaklarını fazlasıyla tahsil etmelerine neden olmaktadırlar ki bunu zaten fazlasıyla yaşıyoruz.
TFF’nin seçim sürecindeki kulüp ilişkileri ve delegasyon yapısı; futbolcu hakları aleyhine format içeriyor.
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve bunun işleyiş süreci ile sürecin İş Mahkemelerine intikali kağıt üstünde futbolcuların bir takım haklarının yararına yönelik gözükse de sürecin uzunluğu ve kulüp başkanlarının kulüp gelirlerine yönelik dışardan koydurduğu alacaklar; futbolcu alacaklarını ikinci hatta üçüncü plana itmektedir.
Buradaki açmazlar;
Birincisi; TFF sert ve katı bir şekilde futbolcu alacaklarıyla ilgili süreci kısaltıcı tedbirleri alamamaktadır.
İkincisi ise futbolular örgütsel bir meslek çatısı altında toplanıp kendi gelecekleri ile ilgili kurullarını kendilerinin oluşturamamalarıdır.
Bu sadece sözleşme yapılması ile ilgili değil, tüm mesleki öğeleri ve unsurları içine alacak yapılanma olmalıdır…
Zaten futbol kalitesi ortada…
Bu kadar büyük cari açığa sahip başka bir sektör var mı bilemiyorum!
Müslüm GÜLHAN