CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, yaptığı yazılı açıklamada “gençler ve ötekileştirilen tüm kesimlerin baskıcı keyfi yönetime karşı duruşu olan Gezi direnişinden AKP ders almadı. Gençlerimizi, mutlaka sandığa gitmeye; kendilerinin ve ülkenin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyorum” dedi.
Umut Oran, Türkiye’de nüfusun yarısının 30 yaşın altında olduğunu, bu grubun 14 milyonunun seçmenlerden oluştuğunu, 7 Haziran’da 2,5 milyon gencin ilk kez oy kullanacağını bir sonraki seçimde bu sayının 3,5 milyona çıkacağını ifade etti.
Oran, “Ama buna rağmen gençler geleceksiz, gençler işsiz, gençler toplumsal faydasızlık pençesinde… Gençler kendilerini geliştirecek imkânlardan; eğitim, iş hayatı ve sosyal alanda fırsat eşitliğinden yoksun. Gençler ve ötekileştirilen tüm kesimlerin baskıcı keyfi yönetime karşı duruşu olan Gezi direnişinden AKP ders almadı. Gençlerimizi, mutlaka sandığa gitmeye; kendilerinin ve ülkenin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyorum. 7 Haziran seçimleri ülkemizin geleceği açısından hayati önemdedir, mutlaka sandığa gidin oy verin. Atatürk için, Cumhuriyet için, Özgürlük için #OyVerinGitsinler ” dedi.
Yazılı açıklama yapan CHP’li Umut Oran, Avrupa’da en genç nüfusa sahip ülke olan Türkiye’nin 77 milyon 695 bin 904 kişiye ulaşan nüfusunda ortanca yaşın 30,7 olduğunu, nüfusun yarısının 30 yaşın altında bulunduğunu anımsattı. Genç nüfusun, ülkeler için gelişim ve kalkınma için bir servet sayılırken, AKP’nin 13 yıla yaklaşan iktidarında baskıyla bir kalıba sokmaya çalıştığı gençliğin gerçek ihtiyaçlarını ihmal ettiğini, gençleri adeta harcadığını belirten Umut Oran, AKP’nin giderek dinselleştirdiği eğitim sisteminin, gençlere bilgi çağının gerektirdiği donanımı vermediğini, OECD’nin PISA sınavında Türkiye, 65 ülke arasından matematikte ancak 44, okuma becerisinde 41 ve fen alanında 43. sıra ile sonlarda yer alabildiğini vurguladı.
AKP döneminde atanan özel görevli rektörler eliyle bilimden, özerklikten, araştırmacılık ve özgür düşünceden uzaklaştırdığı üniversitelerin, ülkenin gelişimi ve kalkınmasına hizmet edemez hale geldiğini, az sayıdaki gerçek ve köklü üniversitenin de sistemin baskı ve dayatmaları ile işlevsizleştirildiğini vurgulayan Umut Oran, açıklamasında özetle şunları kaydetti:
Üniversitelinin beslenme barınma sorunu var
Üniversite enflasyonuyla birlikte 6 milyona yaklaşan üniversite gençliği, beslenme, barınma başta olmak üzere ciddi sorunlarla boğuşuyor, bir yandan da mezuniyet sonrası iş ve gelecek kaygısı yaşıyor. Ekonomiyi kolaydan canlandırmak için inşaat sektörünü teşvik eden AKP, ülkeyi “beton tarlasına” çevirirken, üniversiteli gençliğin barınma sorununu görmezden gelmiştir. Yükseköğretimde yurt kapasitesi ise öğrenci sayısının yüzde 10’una bile yetmiyor.
Gençler işsiz ve geleceksiz
Ülkemizde tanımlanamayacak dozda açık/gizli genç işsizliği yaşanıyor. 15-24 yaş grubunu baz alan resmi istatistiklere göre genç işsizliği yüzde 20 dolayında. Yani her 5 gençten biri işsiz. Oysa iş bulma umudunu yitirip aramayı bırakmış gençlerle birlikte oran yüzde 30’u da aşıyor. Türkiye genç işsizliğinde OECD birincisi… Gençlerde işgücüne katılım son derece düşük… İstihdamda gözüken gençlerin de önemli bölümü ya “kayıt dışı” ya da “ücretsiz aile işçisi… Üniversiteli işsiz sayısı AKP döneminde yaklaşık üçe katlandı. 2002’de her 10 işsizden yaklaşık 1’ini üniversite mezunları oluştururken, artık her 4 işsizden 1’i üniversite mezunu.
Anayasa Mahkemesi kararı vahim
AKP iktidarında, halka “en az üç çocuk” baskısı uygulandı, lise öğrencilerine evlilik vizesi verilip, okullarda “emzirme odası” açılması marifet sayıldı. AKP Türkiye’sinde kızların genç yaşta evlendirilme oranı, dünyanın en geri toplumlarındakine paralel yüksek düzeylere çıktı. AKP, “çocuk gelin” olgusuyla mücadele etmek yerine zihniyeti gereği buna dolaylı destek verdi. Anayasa Mahkemesi’nin son iptal kararı da kadınların, kız çocuklarının geleceklerinin daha çabuk kararmasına, Cumhuriyet’le birlikte elde ettikleri medeni hukuk kazanımlarının yok edilmesine yol açacaktır.
Gençliğin önündeki 5 tehdit
Özetle, AKP’nin ülkeyi getirdiği noktada gençliğin karşı karşıya olduğu başlıca tehditler şunlar: Geleceksizlik, Güvencesizlik, Çalışma-iş hayatı yerine boş meşguliyetler, Toplumsal faydasızlık ve Nepotizm (İktidar yakınlarının kayırılması)
AKP Gezi’yi doğru okumadı, ahlak zabıtası kesildi
Gençliğin, çağ dışı, totaliter yönetim anlayışına karşı duruşu olan Gezi direnişinin yıldönümündeyiz. “Okumuyorlar, siyasete ilgisizler, cahiller vs.” denilen gençlik Gezi’de, tam tersine bilinçli olduğunu, ülkesine ve geleceğine sahip çıktığını ortaya koydu, AKP’nin ülkeyi demokrasiden uzaklaştıran, hukuku ayaklar altına alan keyfi yönetimine “dur!” dedi. Gezi, aynı zamanda AKP iktidarınca baskı ve dayatma uygulanan, ötekileştirilen tüm etnik, inançsal, siyasal, sosyal kesimlerin yanlış gidişata, keyfi yönetime, totalitarizme karşı duruşuydu. Aynı tehdit odağının hedefindeki birbirinden farklı gruplar, yan yana, omuz omuza, birbirine saygı ve dayanışma içinde tepkisini ortaya koyarken, demokrasi kültürü konusunda da ders verdi. Ancak ne yazık ki bu dersi almayan AKP, yanlıştan dönmedi.
AKP’nin, aşırı orantısız güç kullanarak vahşice bastırdığı Gezi direnişinde, 7 gencimizi kolluk güçleri ve AKP ile bağlantılı bazı sivil grupların uyguladığı şiddet sonucu yitirdik. Hayatının baharında kaybettiğimiz Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş ve Medeni Yıldırım’a kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
14 milyon genç seçmen var
7 Haziran seçimlerinde Türkiye genelinde 18-30 yaş arasında yaklaşık 14 milyon genç seçmen oy kullanacak; bunların ise 2.5 milyonu ilk kez sandığa gidecek. AKP’nin her türlü ihmaline, baskı, dayatma, toplum mühendisliği ve algı yönetimi ile kalıba sokma çabalarına rağmen gençler düşünüyor, araştırıyor, bilişim teknolojilerini etkin biçimde kullanıyor, dünyayı tanıyor, çağının farkında… Gençler geleceğimiz, gençler umudumuz… Gençliğe güveniyoruz…