Bundan yaklaşık iki yıl kadar önce, acaba salonların inşası yetişir mi; eğer bir aksilik olursa FIBA bu şampiyonanın organizasyonunu bizden alıp başka ülkeye verir mi acaba diye düşünürken, Dünya Şampiyonası’nı hem Millî Takımımızın kazandığı gümüş madalyanın hem de organizasyonu başarıyla tamamlamanın mutluluğuyla geride bıraktık.
Oniki Dev Adam, final oynama hedefine ulaştı ve tarihî bir başarıya imza atarak gümüş madalya kazandı. Doğrusunu söylemek gerekirse kendim, şampiyonanın öncesinde özellikle de İstanbul’da ve Almanya’da oynanan hazırlık turnuvalarındaki sonuçları gördükten sonra, çeyrek finale kalmanın bizim için başarı olacağını düşünüyordum. Ankara’daki grup maçlarında Oniki Dev Adam kendi kimliğine büründü ve finale kadar emin adımlarla yürüdü.
Oniki Dev Adam’ın turnuvadaki performansına genel anlamda bakacak olursak, kanımca en sevindirici unsur, her maçta başından sonuna kadar mücadele eden, kazanmak için sahada varını yoğunu ortaya koyan bir takım olmayı başarmamızdı. Yakın geçmişte, takım olamamanın, sadece bireysel yeteneklere bağlı kalmanın sıkıntısını epey çekmiştik. Bu turnuvada, oyuncularımızdan bazılarının da dile getirdiği gibi egolar gömüldü, takım ruhu ve dayanışma öne çıktı. Skorda geriye düşsek bile maçları asla bırakmadık. Takımın kaptanı ve lideri Hidayet Türkoğlu gibi görünse de oynanan maçın seyrine göre, Ersan İlyasova, Sinan Güler, Ender Arslan, Kerem Tunçeri ve Ömer Onan, sahanın içinde liderliği üstlendiler, skor yükünü çektiler, takımı ayakta tuttular. Sinan Güler, Semih Erden, Ender Arslan, Kerem Gönlüm ve Oğuz Savaş’ın kenardan gelerek yaptıkları katkılar çok değerliydi. Oyuncularımız topu paylaşmaya ve savunmada yardımlaşmaya önem verdiler. Bu yardımlaşmayla yapılan etkili savunma, takımımızın savunmacı kimliğini öne çıkarttı bu turnuvada. Yüksek skor üretmeleriyle bilinen rakiplerimizi düşük skorlarda tutmayı başardık, final oynadığımız ABD’nin haricinde. Maçın başından sonuna kadar mücadele etmenin semeresini özellikle Sırbistan karşısında gördük. Kerem Tunçeri’nin attığı turnike ve son topta Semih Erden’in bloku, bu turnuvanın unutulmaz iki hareketi olarak anılarda yerini aldı sanırım.
2001’den beri hasret kaldığımız başarıya, dokuz yıl sonra yine kendi seyircimizin önünde ulaştık. 2002’de dokuzunculuk, 2006’da altıncılık derken çıtayı yükselterek gümüş madalyaya ulaştık. Bu haklı gururu bize yaşatan tüm oyuncularımıza, antrenörümüz Bogdan Tanjevic’e, yardımcı antrenörlerimiz Orhun Ene, Nihat İziç ve Rolando Blackman’e, menajerlerimiz Harun Erdenay ve Barbaros Akkaş ile emeği geçenlerin tümüne, turnuvanın başarılı organizasyonu için de Federasyonumuzun tüm yetkilileri başta olmak üzere çalışanlarına ve gönüllülere içten teşekkürlerimi sunuyorum. Oniki Dev Adam’ın bundan sonraki hedeflerine ve yapılanmasına dair görüşlerimi ayrıca paylaşacağım. Gümüş madalyanın keyfini hep birlikte çıkartalım şimdi.
Emre Göllü