Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kıyı şeritlerindeki yapılaşmayı eleştirmesinin ardından kıyılar, tüm sahillere nükleer santral yapılmasını talep eden Başbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut’a emanet edildi.
Taraf gazetesinden Ertan Altan bugünkü yazısında, “Başbakan’ın kısa bir süre önce başdanışmanlık görevini verdiği Yiğit Bulut’u kıyılardaki çarpık yapılaşmayı denetleyecek komisyona sokması, kıyılar için mevcut durumdan daha fazla endişe yaratıyor” diyerek bu gelişmeyi duyurdu.
Erhan Altan’ın yazısı;
Gezi eylemleri patlamadan kısa bir süre önceydi, Başbakan İstanbul’un siluetine karışarak birbiri ardına yükselen gökdelenlerle ilgili önemli açıklamalar yapmıştı. Belediyeleri uyaran Erdoğan, yükseklikle ilgili yasal emsal değerlerine uyulmasını istemişti.
O günlerde emsal dolandırıcılığının nasıl yapıldığını sorduğum Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman da dâhil pek çok yerel aktör Başbakan’ın açıklamalarını takdirle karşılamıştı.
Aradan haftalar geçti, Gezi Parkı’na iş makineleri girdi. Başbakan’ın o dönemde söyledikleri ve yaptıkları malum. Türkiye’yi sarsan gelişmeler yaşanırken, Başbakan’ı emsal çıkışından dolayı takdir eden Kahraman da Gezi’deki rolü nedeniyle Kültür Bakanlığı tarafından İstanbul’dan Antep’e sürülmüştü.
Bodrum’da kurmaylarıyla birlikte “tebdili kıyafet” bindiği yattan kıyıları denetleyen Başbakan’ın açıklamalarını okuyunca, aklıma gökdelenlerle ilgili bu çıkışı geldi. Zeytinburnu’ndaki 16/9 da Mecidiyeköy’de açılışını yaptığı Trump Towers da yetkiyi hükümetin bakanlılarından ve yerel yönetimlerinden almış ancak Başbakan her nasılsa bu yapıların emsal durumundan haberdar olmamıştı.
Tıpkı Güney sahillerimizi vatandaşlara kapatan, her şey dâhil oteller ve devlet tarafından yapılan lüks konutlar gibi.
Evet, Başbakan kıyılarla ilgili çok haklı. “Bu kadar vicdansızlık olmaz. Yapılaşmalar denize kadar girmiş. Neredeyse denize düşecekler.”
Ama bu kadar izansızlık da olmaz, kıyılardaki yapılaşmaya nasıl izin verildi?
Kıyı kanununun ihlaliyle ilgili altında doğrudan hükümetin imzasının olduğu öyle çarpıcı örnekler var ki, Başbakan’ı dinleyince bir anlığına yeni bir oluşum kurup AK Parti’ye karşı muhalefete mi geçiyor diye düşünmeden edemedim.
Bu konuda İstanbul’da Galataport başta geliyor. Planda işaretlenen turizm ve konaklama tesisleri kıyıyı bir bütün olarak kapatıyor. Haydarpaşa Port’ta, bugün gümrük olan yere yine kıyıyı kapatacak lüks konutlar inşa ediliyor. Bunlar İstanbul’dakiler. Güney’de Kaş’tan Kekova’ya, Adrasan’dan Çıralı’ya AK Partili yerel yönetimler aleyhinde açılmış onlarca davadan çıkan yıkım kararları yıllardır uygulanmıyor.
NÜKLEER SANTRALLERİN ATEŞLİ SAVUNUCUSU
Ancak Başbakan’ın kısa bir süre önce başdanışmanlık görevini verdiği Yiğit Bulut’u kıyılardaki çarpık yapılaşmayı denetleyecek komisyona sokması, kıyılar için mevcut durumdan daha fazla endişe yaratıyor.
Evet, yanlış okumadınız Erdoğan, kıyılarda inşa edilecek nükleer santralleri yıllardır ateşli bir şekilde savunan Bulut’tan, Bakan Bayraktar ile birlikte çalışarak tüm sahillerdeki işgalleri tesbit etmesini istemiş.
Yiğit Bulut için, nükleer santral milli bir mesele. Çünkü düşman Batı, Türkiye’nin nükleerle güçlenmesini istemiyor. Bu açıdan Bulut’a göre nükleere karşı çıkmak açıkça vatan hainliği.
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı davet ettiği programlarında Trakya’dan Akkuyu’ya kıyılardaki nükleer projelere destek veren Yiğit Bulut, çevre hareketlerini de Alman ajanı olarak göstermişti.
Kıyılara uzanan derelere kurulması planlanan hidroelektrik santraller de Yiğit Bulut için cari açığı kapatmanın tek yolu.
Başbakan kıyılarımızın denetimini işte bu zihniyete emanet etti.
Yiğit Bulut, arşivinde rastladığım kıyılarla ilgili bir yazısında şöyle diyor; “Sahillerimizde emlak almak isteyen yabancıların sayısı artarken aklıma bir soru geldi; acaba Türkiye’de deniz kıyısı diyebileceğimiz bölgelerdeki emlak değerlerimiz, Avrupa ile kıyaslandığında ucuza mı gidiyor?”
Kıyıları denetleyecek komisyonda Yiğit Bulut’un da olduğunu öğrenince benim de aklıma bir soru geldi; acaba kıyılardaki denetim doğal alanları korumak ve kamu yararı için mi yoksa gerçekten kıyılarımız ucuza gidiyor da biraz sorun yaratıp fiyatları yükseltelim diye mi düşündüler?
Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 62)