Dünya Ehl-i Beyt Vakfı’na bağlı olarak Türkiye’nin ilk ”Tasavvuf Meslek Yüksekokulu”nun açılması için çalışma başlatıldı.
Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, yaptığı açıklamada, Cumhuriyet döneminden bu yana hemen hemen her alanda dikkate değer reformlar yapıldığını, ancak inanç eğitiminin ve ilgili kesimlerin sorunlarına yönelik çözüm önerilerinin ele alınmadığını belirtti.
Son yıllarda çok önemli değişim süreçlerinin yaşandığını, bunların içinde en önemlisinin de inanç kurumları ve özgürlüğü alanında yaşananlar olduğunu dile getiren Altun, hükümetin bu konularda yaptığı çalışmalara destek verdiklerini anlattı.
Türkiye’de inanç eğitim sisteminin belli bir mezhep zemini üzerinden tesis edildiğini, hizmetin de bu şekilde olduğunu, ancak son yıllarda bunun yıkılmaya başlandığını ifade eden Altun, şöyle konuştu:
”Büyük bir nüfusa sahip Alevi kesimi ibadethanelerinde serbestçe ibadet yapamıyor veya farklılıklarını yaşayamıyorlardı. Ancak son yıllarda Türkiye genelinde 2 bine yakın cemevi yapıldı. Yani bu alanda önemli adımlar atılıyor. Fakat cemevlerinde insanlara bilgi verecek hizmet verecek, bilgi donanımına sahip, ilmi statüyü almış, toplumsal önderliği yapabilecek kişiler yok. Dedeler var ama bunlar yeterli değil. Sorunların temelinde inanç kesimlerinin inançlarındaki bilgi eksikliği yatıyor. Ayrımların, bölünmelerin temelinde bu var. İnsan neyi eksik bilirse, neyi yanlış bilirse onun zararını çeker.”
Türkiye’de Alevi-Sünni ayrışmasının büyük çapta giderildiğini kaydeden Altun, yapılan çalışmalarla insanlar arasında ortak değerlerin paylaşılmaya başlandığını dile getirdi. Altun, geçmiş dönemlerde sistemden kaynaklanan bir takım işleyişlerin insanları ayrıştırdığını ve birbirine düşürdüğünü savundu.
-”TASAVVUF, BİZİ AŞKA VE SEVGİYE DÖNÜŞTÜRECEK”-
Altun, Türkiye’de ibadethanelerde ve okullarda din alimi eksikliğinin yanı sıra donanımlı eğitimcilerin bulunmadığını öne sürerek, dinin eğitim bölümündeki eksikliğin de din eğitiminde tasavvuf boyutunun ihmal edilmiş olmasından kaynaklandığını söyledi. Tasavvufun, ilmin ve inancın harmanlaşması olduğunu, inancın içinden tasavvufun çıkarılması halinde, geriye sadece duaların kalacağını ifade eden Altun, ”Tasavvuf, muhabbet, kültür, sanat ve sevgiyi içerir. Tasavvuf, inancımızın olmazsa olmaz en büyük boyutudur. Tarihimize baktığımızda Horasan erenleri, seyyitler ve dervişler, tasavvuf ile İslamı kıtalara yaymışlar” diye konuştu.
Dinin birleştirici ögesinin tasavvuf ile oluştuğunu kaydeden Altun, tasavvufun insanları birleştireceğini, sevgiyi ve kültürü vereceğini belirtti. Altun, tasavvuf eğitimi ihtiyacını gidermek amacıyla vakıf bünyesinde Türkiye’nin ilk ”Tasavvuf Meslek Yüksek Okulu”nu kurma çalışması içinde bulunduklarını bildirdi.
Bu amaçla YÖK ile toplantı yaptıklarını, ocak ayında müracaatta bulunacaklarını dile getiren Altun, 2 yıllık okulun Bakanlar Kurulu’nun kabul etmesi halinde gelecek yıl eğitim-öğretime başlayacağını ifade etti.
Okulun 200 öğrenci kapasiteli olacağını, eğitimin 7 katlı vakıf binasının iki katında verileceğini kaydeden Altun, yüksekokulda İslam tarihi, semavi dinler, dünyadaki inanç sistemleri, Arapça ve İslam felsefesi derslerinin verileceğini anlattı. Akademik hizmet verecek kadro anlamında da sıkıntılarının bulunmadığını söyleyen Altun, mezun olacak öğrencilerin okullarda veya ibadethanelerde görev yapabileceklerini belirtti.
İnsanların iki büyük değer olmadan rahat yaşayamayacaklarını, bunların ise ekonomi ve kültür olduğunu ifade eden Altun, ”Kültür zayıf olursa cehalet, ekonomi zayıf olursa sefalet olur. Neden artık Mevlanalar, Hacı Bektaşlar, Yunus Emreler yetişmiyor. Kaynaklar ve imkanlar büyümesine rağmen, insanlar muhabbeti kaybetti. Muhabbetin ilacı da tasavvufta saklıdır. İçimize sokulan ve ayrılık sebebi olan birçok yanlışın giderilmesini ilim ve tasavvufla sağlayabiliriz. Tasavvuf, bizi aşka ve sevgiye dönüştürecek. Bizi inancımıza ve geleneğimize döndürecek” diye konuştu. (Star)
