Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkanı Ekrem Erdem, yürürlükteki Anayasa’nın dilinin Türkçe özürlü ve cümlelerinin de anlaşılmaz olduğunu kaydetti.
Erdem, yazılı açıklama yaparak, yürürlükteki Anayasa’da doğru bir hüküm cümlesinin hemen ardından ‘ama’, ‘fakat’, ‘lakin’ ile devam eden cümleleri bulunduğunu anımsatarak, ”Anayasa’nın en büyük sorunlarından biri, fakat-lakin anayasası olmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.
”Dilimiz Kimliğimizdir” anlayışıyla, 5 yıl önce yola çıkan derneğin; sanatçılar, edebiyatçılar, akademisyenler, gazeteciler, iş adamları ve siyasetçiler gibi toplumun pek çok kesiminden üyesi bulunduğu bilgisini veren Erdem, TBMM Başkanlığı’na ”Türkçe’deki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türkçe’nin korunması ve etkin kullanımı için alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla verdikleri önerge sonucu bir araştırma komisyonunun kurulmasını sağladıklarını anlattı.
Erdem, amaçlarının bir dil şuuru oluşturmak olduğunun altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:
”Herkes dile bilerek veya bilmeyerek zarar veriyor. Tabelalar… Bakıyorsun çirkin bir tabela. Sahibiyle konuşuyorsun. Farkında değil. Farkında olmadığı gibi, onu da önemsemiyor. Tabelacıya gitmiş, o da ‘böyle olsun’, demiş. Bir tabela yazmış. Bir aleti üreten ismini de kendisi koyuyor. Globalleşen bir dünyada, bu normal gibi algılanıyor. Bu iş böyle değil. Niye değil- Dünya globalleşiyor diye dünya tek dile doğru gitmiyor. Güçlü milletler, gelecekte güçlü olmak isteyen milletler her şeyden önce kendi dillerine sahip çıkıyorlar. Kaldı ki Türkçe dünyanın en büyük 5. dili.”
Tabelaların Türkçe yazılımıyla ilgili çalışma hazırladıklarını hatırlatan Erdem, ”Vatandaş, yabancı bir dilde tabela yazmak istiyorsa yazsın, ancak bunun bir bedeli olsun. Diyelim ki Türkçe bir tabelanın birim fiyatı 1 lira olacaksa yabancı tabelanın birim fiyatı 5-10 lira olsun. Bu paralarda bir fonda toplansın. Kültür hizmetlerinde kullanılsın” önerisinde bulundu.
Erdem, yabancı her kelimeyi karşılayabilecek bir dil zenginliğinin olduğunu aktararak, ”exit” yerine ”kaçış” ve ”çıkış”, ”stop” yerine ”dur”, ”buldozer” yerine ”yol düzer”, ”duble yol” yerine de ‘bölünmüş yol’ kelimelerinin kullanılmasını istedi. Bütün milletlerin dışarıdan kelime aldıklarını, kelime ithal etmeyen dillerin de fakir olduklarını ve fakir kalmaya mahkum olduklarını belirten Erdem, yabancı kelimelerin orijinal haliyle alınmasının dili bozacağını ileri sürdü.
Yapılacak olan yeni anayasadaki dilin önemine dikkati çeken Erdem, şunları dile getirdi:
”Şu anki Anayasa’nın dili Türkçe özürlü. Cümleler anlaşılmaz, muğlak. Doğru bir hüküm cümlesinin hemen ardından ‘ama’, ‘fakat’, ‘lakin’ ile devam eden cümleler hakim. Geçtiğimiz yıl nisan ayında, Sayın Başbakanımızın da teşrif ettikleri Anayasanın Dili Sempozyumu’nu gerçekleştirdik. Konuşmacılar, var olan Anayasa’nın ne kadar büyük sıkıntılarla dolu ve Türkçe özürlü olduğunu net bir şekilde ortaya koydular. Bir arkadaşımızın yaptığı çalışmada, Anayasa’daki yaklaşık bin 500 ‘ve’ bağlacının bin tanesi gereksiz. Eğer bir metni akıcı şekilde okuyorsanız, Türkçedir. Metin akıcı değil ise orada Türkçe ile alakalı bir sorun var, demektir.”
Erdem, F klavye kullanımının önemine işaret ederek, yeni nesli bekleyen en büyük tehlikenin, bilgisayar kullanmaya bağlı olarak ortopedik problemler olduğunu kaydetti. Q klavyenin hızlı yazmak üzere değil, ağır yazmak üzere programlandığını savunan Erdem, ”Uluslararası Intersteno Yarışması’nda Türk takımının her yıl tartışmasız şampiyon olmasında F klavyenin rolü çok büyüktür. Beyin, sağ ve sol iki bölümden oluşuyor. On parmak yazdığında, otomatik olarak beyninin iki bölümünü de kullanırsın. Beyninin iki bölümünü çalıştırdığından, F klavye kullanan daha zeki olur. F klavye bu kadar önemli” ifadesini kullandı.