Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın bugün yaptığı tarihi konuşmaya şimdilik en sert tepki TBMM Başkanı Cemil Çiçek’ten geldi: Kimse oraya haşlanmak, tokat yemek ve azarlanmak için gitmedi…
Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Haşim Kılıç’ın açıklamalarını, “Üslup, bir yargı makamına yakışan bir üslup değildi. Kimse oraya haşlanmak, tokat yemek, azarlanmak için gitmedi. Hukuk nezakettir. Hukukçuların da çok nazik bir üslupla konuşması gerekirdi. Maalesef bunu bulamadık” diye değerlendirdi.
Çiçek, Kılıç’ın bugünkü açıklamalarına ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kuruluş yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi ve millete, hayırlı olmasını dileyen Çiçek, mahkemenin 52 yıllık geçmişi olduğunu anımsattı.
Anayasa Mahkemesi’nin, 1961 Anayasası ile siyasi ve hukuk hayatına girdiğine işaret eden Çiçek, bir çok konuda kararlar verildiğini, mahkemenin her kararının da bugüne kadar tartışma konusu olduğunu söyledi. Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz kutlama düşüncesiyle oraya gittik. Türkiye’de geçmişten beri bazı günler, toplumda aşırı derece merak ya da endişe günü olmuştur. Geçmişte 1 Mayıs’ta yaşanan üzücü olaylardan sonra -30’dan fazla vatandaşımız, orada hayatını kaybetti, işin içinde, perde arkasında ne vardı, halen tartışıyoruz- her zaman 1 Mayıs’ta ne olacak, ne gibi sıkıntılar çıkacak, 1 Mayıs endişe kaynağı olmuştu. Bugün de bir ölçüde devam ediyor mu etmiyor mu bu endişe, 1 Mayıs’ta göreceğiz. İnşallah sükunet hakim olur. Emeğin bayramı olarak, barışcıl kutlamalara sahne olur, bu türlü endişeler de artık gerilerde kalmış olur.
Bir başka aşırı derece merak ve ertesinde de çok yoğun tartışmalara konu olan başka günlerimiz oldu. Bunların başında, adli yılın açılışları, yüksek mahkemelerin kuruluş günleri, her defasında siyasetçiye yumruk çakmanın, siyasetçiye, siyasete ayar vermenin ve yüksek dozda siyasi mesajların verildiği bir gün olmaya başladı. Adeta orada siyaset suçlanır, her türlü eksik siyasette var, geri kalan her şey Türkiye’de düzgün. Bugün, buna benzer bir konuşma dinlemiş oldum. Bundan dolayı da üzüntü duydum. Evvela üslup, bir yargı makamına yakışan bir üslup değildi. Kimse oraya haşlanmak için, tokat yemek için, azarlanmak için gitmedi. Hukuk nezakettir. Hukukçuların da çok nazik bir üslupla konuşması gerekirdi. Maalesef bunu bulamadığımızı ifade etmek isterim. Siyaset nezaket, hukuk zarafettir. Hele hele davet ettiğin misafirine karşı.”