Trabzonspor’daki teknik direktörlük görevinden geçtiğimiz hafta istifa eden Şenol Güneş basın toplantısı düzenledi. Şenol Güneş, basının çıkardığı dedikodularla Trabzon şehrinin kendisinden soğuduğunu iddia etti.
Şenol Güneş, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında, basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Güneş, ileriye dönük bir planının olmadığını belirterek, ”Ne Trabzonspor’da başkanlık ne de siyaset düşünüyorum. Bugün de, geçmişte de bunlar çok kullanıldı. Beni buna layık gördükleri için çok teşekkür ederim. Demek ki Trabzonspor’u sahiplenme duygusunu verebilmişim. Taraftarlar, kamuoyu beni anlayabilmiş” dedi.
Yurt içi ve yurt dışından bazı kulüplerden teklif aldığını, ancak bunlara olumlu yanıt vermediğini ifade eden Güneş, ”Çünkü hakikaten çok yoruldum. Son 1,5 yıldır güven kaybına uğradım. Trabzonspor’un bana en büyük zararı bu oldu. Ben geçmişte de bu görevi yaptım, ama böyle bir zararı hiç görmedim. Kimseyi suçlamak olarak görmeyin, benim hatam olarak bakabilirsiniz. Şu anda görevden ayrıldım, onun üzüntüsünü yaşamak istiyorum” dedi.
Şenol Güneş, Trabzon’da hak etmediği durumlara maruz kaldığını dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
”Beni paracı gösterdiniz. Siz de buna katkı yaptınız. Bu haberi verenlere söylüyorum, o haberi verenler tam tersi olduğunu biliyorlar. Sürekli bu haberleri yaptırdılar. Dedikoduyla şehirde soğutma politikası yaptılar. Yazık bu şehre, bu şehir kandırılıyor. Aldığım para belli, neler yaptığım belli. Eğer ben bir şey saklıyorsam kendi lehime olmaz, kulübün lehinedir. Büyük ihtimalle yaza kadar dinlenmeyi düşünüyorum.”
Güneş, Trabzonspor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas ile görüştüğünü, görevinin ”hayırlı olmasını” dilediğini ifade ederek, ”O da ‘geçmiş olsun’ dedi. Bildiğim bazı yanlışlar olmazsa, başarılı olacağını düşünüyorum. Başarı dileklerimi söyledim. Trabzonspor’a Ünal, Tolunay, Hami, Şota hepsi gelmeliler. Ben de sevindim. Bu hocaların hepsi iyi insanlar, iyi hocalar. İnşallah başarılı olurlar” diye konuştu.
Bir gazetecinin, ”Takımdan ayrılan oyuncuların kalmasını neden istemediniz-” sorusu üzerine Güneş, ”Ben mukavelesi biten oyuncuların kalması için çok direndim. Hiçbir Türk oyuncunun gitmesini istemiyorum, diye beyanatım var. Umut’un mukavelesi bitmemişti. Liverpool maçından sezon sonuna kadar direndim. Diğer oyuncularla da görüştüm. Onun mukavelesi varken gidiyorsa, mukavelesi biten oyuncuları nasıl tutacaksınız- Bitti mi oyuncu gitmek istiyor” dedi.
Güneş, geçen sezon sonunda istifa ettiğini de açıklayarak, ancak bu dönemde taraftar ve oyunculardan baskı görüp göreve devam ettiğini kaydetti.
Şenol Güneş, Avrupa’da ve dünyada illegal işlerin, şiddet ve şikenin olabildiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
”Bu, insanların kötülüğüyle ilgili. Futbol endüstri haline geldiği için bundan nemalanmak isteyenler var. İşleri kötü giden bir çok insan futbola kayıyor. Futbol maalesef futbol olmaktan çıkarak, para artı kötüye giden yapıya ulaştı. Şike olayı Türkiye’de, dünyada, Avrupa’da her yerde olur. Kötü insan her yerde kötüdür. Futbolun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Transfer ve kulüp yapıları da dahil yeniden gözden geçirilmeli. Bu kadar insanlığı etkileyen sporun yeniden yapılanması gerekir.”
Türkiye’de şike süreci konuşulduğu zaman Fenerbahçe ve Trabzonspor camiasını ayrı tuttuğunu belirten Güneş, ”Çünkü ikisi de çok saygı değerdir. Ama onlar içinde yanlış yapanlar olabilir veya başka kulüplerde olabilir. Onlar hesap vermeli. O kulüpler de zarar görmeli, ama o camiayı tamamen öldürmek demek değildir. Biz o süreci kötü kullandık. Kulüpler Birliği, Federasyon hep beraber ‘yanlış nerede’ deyip, düzeltilmesi şansını kullanamadık. Bugün aynı şey uluslararası alanda bir çok ülkede var. FIFA buna çok önem vermesine, ırkçılığa, şiddete önem vermesine rağmen maalesef çok mesafe alınmadı” dedi.
Güneş, bir gazetecinin, ”şike süreciyle çok ilgilendiği ve yorulduğu şeklinde yapılan eleştiriler konusundaki görüşünü” sorması üzerine, şunları kaydetti:
”Ben ne yaptım, bir toplantıya katılmadım, bir yere katılmadım. Sadece sorulduğu zaman cevap verdim. Şike doğru bir şey değil. ‘Suç yapan ceza çeksin’ dedim. Hatta genel kullandım, ‘biz yaptıysak ceza çekelim’ diye. Benim gündemimde birinci madde değildi. İş yapmama mani bir durum değildi. Benim başarısızlığım sahada oldu. Ama şike süreci herkesi, kulübün yapısını etkiledi. Şampiyonlar Ligi’ne son anda girmemiz, beklentilerimiz, başkanın zor durumda kalması. Başkan, Asbaşkan mahkeme kapılarında… Hapishanede bir gün durması bile çok kötü bir şey. Onlar da büyük özveri yaptılar. Onların orada olması bizi, bütün camiayı etkiler. Asıl işi yapmayıp da şikeye dalmadım.”