BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, demokratikleşme paketinin kabak çıktığını öne sürerek, ‘Bu paket çok daha güçlü, kalıcı ve sorunları kökten çözen anlayışla hazırlanabilirdi. Ortamı heba ettiler’ dedi. (Video)
BDP, 24. dönem dördüncü yasama yılının ilk grup toplantısını yaptı. Lice’de 1993’te meydana gelen olayları anımsatan Demirtaş, “20 yıldır ortaya çıkarılmayan faillerin çoğu AKP döneminde terfi ettirilmiştir” dedi. Türkiye’de derin değil bir paralel devlet yönetimi olduğunu öne süren Demirtaş, AK Parti’nin yeri geldiğinde bu paralel devleti kullanabildiğini savundu.
Demirtaş, “Paralel devlet, barış ve çözüm sürecinde önümüze engel olarak çıkıyor. Eğer paralel devlet anlayışı tasfiye edilmiş olsaydı, özel yetkili mahkemeler olmazdı. Bunlar, paralel devletin yargı organı, mekanizmasıdır. Bunu şimdi AKP kullanıyor. Tutuklu milletvekillerinin ve 10 bine yakın vatandaşımızın tutuklanmasından bu mahkemeler sorumlu” diye konuştu. -“Kabak çıktı” Demokratikleşme paketinin “Herkes şok olacak, çok şaşıracak, çok büyük sürprizlerimiz var” diyerek reklamının yapıldığını aktaran Demirtaş, “Bu kadar şatafatla hazırlığı yapılan ürün kundir (kabak) çıktı. Bunu söyleyince kızıyorlar. Gerçekten bütün Türkiye’yi şok ettiler. Bütün bu pazarlamanın ardından bu kadar ucuz bir ürün çıkınca herkes şok oldu” dedi. Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başbakan paketi açıklarken, paketin sürpriz yumurta kadar bile heyecan yaratmadığının kendi farkında olacak ki ‘bu son değil’ diyor. Sanırsın ki pazarda ürün pazarlayan işportacı. Ortadoğu’nun kan gölüne döndüğü, çözüm sürecinin en kritik zamanında bir ülkenin başbakanı çıkmış ‘bekleyin daha olacak’ diyor. Niye, neden beklememiz gerektiğini açıklamıyor. Ana dilde bütün hakların kamusal alanda serbest bırakılmasının önünde ne engel vardı? Kürtler, bu kadar uygun koşullar hazırlamışken, bütün Kürt halkı ile Türk halkının önemli bir kısmı süreci destekliyorken, PKK, sen bu adımları rahat at diye sınır dışına çıkmışken, BDP olarak bu kadar siyasi risk üstlenmişken ‘cek, cak, yapacağız, edeceğiz’ diyemezsin. Açıklanan paketteki maddeler kötü mü? Değil. Bunlar zaten yıllardır savunduğumuz, olması gereken, bir çoğu zaten fiilen hayat geçirdiğimiz şeylerdir. Bu paket çok daha güçlü, kalıcı ve sorunları kökten çözen anlayışla hazırlanabilirdi. Ancak oluşan bütün bu ortamı heba ettiler. Biz eleştirince ‘vay siz nankörsünüz, demokrasi düşmanısınız, bardağın boş tarafını görüyorsunuz’ diyorlar. Bunu söyleyenlere danışmanlarına, Başbakan’ı kendi köşesinde allayıp pullayıp yazma göreviyle maaş alanlara şunu ifade etmek istiyorum: Bu ortamlar kolay yaratılmıyor. Bu öyle Başbakan’ın iki dudağı arasındaki mesele değil. Bu ortamı tek başına Başbakan hazırlamıyor. Milyonlarca insanın emeğiyle, mücadelesiyle hazırlanıyor. Bu temeller öyle kolay atılmıyor. Sana sağlam bir temel hazırlanacak, sen bina yapmak yerine iki tuğla koyacaksın. Bu, oluşturulan imkanların, fırsatların kendi eliye itilmesidir. Bu eleştirilerimizin, kaygılarımızın nedenini anlamak zor mu? Sana sunulan bu fırsatı sen bu kadar ucuz, çıkarcı şekilde değerlendirirsen, çözüm süreciyle ilgili aylardır kendi tabanına verdiğin sözleri bile yerine getirmeyen anlayışınla Türkiye’yi nereye götüreceksin? ‘Silahlar sussun, siyaset konuşsun’ diyen kendisi değil miydi? Peki pakette demokratik siyasetle ilgili tek madde var mı? Seçim barajı bile kendi teknik ve taktik hesaplarına göre üç formül olarak planlandı. Tek bir siyasetçinin serbest kalacağı bir düzenleme yapıldı mı? TMK, TCK, özerkliğin geliştirilmesi, tek bir madde yok. Alevi yurttaşlarımız açısından bir şey yok. Sorsanız ‘Hacı Bektaş Üniversitesi yaptık’ diyecekler. Hakaretin büyüğü budur. Neye karşılık yapıldı biliyor musunuz? Yavuz Sultan Selim’e karşı. Biri katliamla anılıyor biri hoşgörüyle. Bu üniversitede, Alevi kültürü, inancı da okutulmuyor. Hacı Bektaş ismi altında Alevi asimilasyonunu sürdürecekler. Paketten bu çıktı.”
Demokratikleşme paketinin “AK Parti’nin siyasal rantına dönüştürülmeye çalışıldığını” öne süren Demirtaş, paketten memnun olanların sadece AK Parti çevreleri olduğunu savundu.
Pakette Kürt ve Alevi sözcüklerinin ağza alınmamasının “siyasi korkaklık” olduğunu belirten Demirtaş, “Paket ortaklaşarak hazırlanmadığına göre demek ki süreçle ilgili kaygınız yok. Neyi bekliyorsunuz? ‘Süreci karşı taraf bitirdi’ demek için tıpkı birinci Oslo döneminde olduğu gibi, Silvan’da olduğu gibi, suçu karşı tarafa atmak için fırsat kolluyorsunuz. Yoksa süreci ilerletme niyetinizin olmadığı hem paketten hem heyetlerimize yaklaşımınızdan ortaya çıktı” görüşünü savundu.
Demirtaş, Türkiye’nin Suriye politikasını da eleştirerek, “AKP’nin çeteleri beslemesi o kadar ayyuka çıktı kı bu silah dönüp kendilerini vurmaya başladı” diye konuştu. “Hangi hakla, hukukla orada cihat yapıldığını bilmiyoruz” diyen Demirtaş, “Çeteleri orada beslerken içeride yürüyen süreci de dinamitliyorsunuz” görüşünü savundu. Demirtaş, “Rojava sınırındaki duvarları asla kabul etmeyeceğiz. Utanç duvarları örmenize izin vermeyeceğiz. 2 Kasım’da biz de orada olacağız, sınıra yürüyeceğiz. Ambargo kalkmalıdır, duvar örülmesine son verilmelidir, çetelerin geçişine desteğe son verilmelidir” dedi.
Selahattin Demirtaş, kaçırılan Türk pilotlarının ailelerine kavuşmuş olmasından menuniyet duyduğunu belirterek, “Büyük bir diplomatik başarı olarak servis edilen bu olayın altında, aslında kirli pazarlıkların görülmesini engellemek vardır. Lübnan’daki gruplar, Türkiye’nin Suriye’deki çeteler üzerinde etkili olduklarını bildikleri için pilotları kaçırdılar. Hükümet kendisinin diyaloğunun iyi olduğu El Nusra, El Kaideci güçlerle pazarlık yaparak pilotları bıraktırabildi, para ödeyerek bıraktırabildi” görüşünü öne sürdü. Demirtaş, ODTÜ’deki olaylara da değinerek, “Bir gece ansızın ODTÜ’ye girmek bir yerel yönetimin işi olabilir mi? ODTÜ’ye ancak gece korkarak girebiliyorlar başka türlü de giremeyeceklerini biliyorlar. Meseleye kalasa bakar gibi bakıyorlar. Ağaca bakarken odun görüyorlar” dedi.
Öte yandan, grup salonunda, tutuklu olan milletvekillerinin isimleri ve illeri, Kürtçe olarak kağıda yazıldı ve sıralara konuldu.