GündemHaftanın YorumuManşetSağlık

Sağlık Sistemi Alarmda

Bali

emregollu yatay

NationalTurk yorumcusu Emre Göllü ‘nün “Sağlık Sistemi Alarmda” başlıklı makalesini sizlerle paylaşıyoruz.

Van’da art arda yaşanan deprem felâketlerinin yaralarının sarılmaya çalışılması, A Millî Futbol Takımımızın yeni teknik direktörü, bedelli askerlik yasa tasarısı konuları kamuoyunun gündeminde öncelikle yer alırken, geri planda da önemli gelişmeler oluyor ki bunların bazıları, sağlık sistemini alarma geçirmiş durumda. Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın getireceği değişiklikleri protesto amacıyla İstanbul Üniversitesi’nin Cerrahpaşa ve Çapa Tıp Fakültelerinde grev başladı.

Bu arada, kamuoyunda uzun zamandır “Tam Gün Yasası” olarak bilinen yasanın yürürlüğe konulmasının etkileri, buna bağlı olarak yabancı ülkelerden doktor getirilmesi hususları zaten tartışılıyordu, bu tartışmalar da devam edeceğe benziyor. Üniversite hastanelerinden, akademik kariyer sahibi önemli doktorların ayrıldığı haberleri art arda gelmişti. Peki, bu gidiş nereye varacak?

Yeni uygulamayla, akademisyen doktorların, fakültelerinde derse girmeleri engellenmiyor gözükse de aslında kendilerinin yapacakları tercihe bağlı olarak fakülteden ayrılmaları, hem klinik faaliyetlerinde hem de aşağıdan gelecek uzman hekimlerin pratik uygulamalarla yetişmesinde ciddî sıkıntılar doğuracak bana göre. Düşünün ki, üst düzey bir akademisyen doktor, mecbur kaldığı tercih noktasında fakülteden ayrılıyor, gerek klinik gerek akademik hiçbir çalışma yapamayacak duruma geliyor. Aşağıdan gelen akademisyen hekimler, uygulamada destek alamayınca nasıl yetişecekler bu durumda? Ayrıca, ameliyatları gerçekleştiren ekiplerin bütünlüğü ve yeterliliği nasıl sağlanacak? Bir an için, yabancı uyruklu doktorların gelip göreve başladığını düşünelim. Bunlar, poliklinikte nasıl muayene yapacaklar? Yanlarında çevirmen bulundurarak mı?

Bu sorular yanıt ararken diğer bir önemli husus da sağlık hizmetinin, genel sağlık sigortasına bağlanması olarak ortaya çıkıyor. Prim ödemelerinin uygulamada nasıl gerçekleşeceğini ve sistemin buna bağlı olarak nasıl işleyeceğini göreceğiz ancak başlangıçtan itibaren büyük sıkıntılara gebe bir durumun karşımıza çıkacağını öngörmek zor olmuyor doğrusu.

Sistemi alarma geçiren diğer bir unsuru da ilaç sektörü oluşturuyor. İlaç fiyatlarının belirlenmesinde 2004 yılından bu yana geçerli olan referans fiyat uygulamasında, kurum iskontosu oranlarında ve orijinal ilaçlar ile jenerik ilaçlar arasındaki geri ödeme oranı bandında son düzenlemeler, gerek yerli gerekse çokuluslu firmalarda tepki uyandırdı. Döviz kurlarındaki artışın yarattığı maliyetin baskısı altında olan ilaç firmaları, bir de bu düzenlemelere bağlı olarak ürünlerin fiyatlarında oluşan düşüşlerden kayba uğrayınca, deyim yerindeyse “bıçağın kemiğe dayandığı” noktaya gelindi. Bu durumda, sektörün derneklerinin yazılı basına ortak verdikleri ilanda yeraldığı gibi, önemli ilaçlara erişim konusunda riskler kaçınılmaz olacak.

Sağlık sistemini tedarik zinciri mantığıyla düşünürsek, zinciri oluşturan halkalarda şiddetli gerilmeler kendini gösteriyor ki bir halka dahi kırılırsa zincirde kopmanın önüne geçilemeyecek. Vatandaşa ilacı ucuz ve sağlık hizmetini etkili sunmak önemli bir hedef gibi görünebilir ancak bu hedefe giden yolda sistemin unsurlarının zarara uğraması engellenemez görünüyorsa, uygulamadan önce durup yöntemi ve hedefi gözden geçirmenin gerekli olduğu görüşündeyim.

Emre GÖLLÜ

NationalTurk World Son Dakika
yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024
Maçlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu