Sonu ‘yalan’ ile biten bir tekerlemedir. Çocukluğumuzda kullandığımız tekerlemelerden biriydi… / NationalTurk yorumcusu Müslüm Gülhan’ın yazısı;
Neyse; biz şu portakal takımıyla yaptığımız maça bakalım;
Hollanda ligini “Asistan lig” olarak tanımlayabiliriz.
Oyuncu yetiştirme üzerine kurulmuş olan ligde, oyunculardan gelişme gösterenlerin Avrupa’nın iyi liglerine transfer yapması amaç edilmiştir.
Oyuncu maliyetleri transfer maliyetlerinin çok altındadır ki “katma değer” olarak ülkeye giriş yüksektir.
Bu tamamen futbol ekolünün ve sistematik yapının doğru stratejiler üzerine oturtulması ile elde edilen bir sonuçtur.
Yetişen teknik direktörlerin tamamı da bu stratejiye uygun mesleki donanımları elde etmiştir.
Maçtan sonra Sayın Terim’in açıklaması” Eğer Hollanda gibi bir takıma karşı oynuyorsanız… “ diye devam eden bu açıklamada önemli konular gözden kaçmışa benziyordu.
Çünkü Türkiye çok yüksek oyuncu portföyüne sahip bir takıma yenilmedi, sadece çok iyi bir sisteme(Ekol) sahip olan bir takıma yenildi.
Hollanda futbolu; İspanya futbolu gibi tüm organizasyonu 2. Bölgede yani orta alanda yapan bir takımdır, oynama şekli; çok pas üzerine kurulup, alan yaratarak gol atma becerisi çok yüksek olan bir kurguya sahiptir.
5’li orta alan oyuncularına karşı 4’lü orta alan oyuncusuyla oynamak riskti, birde oyun kurgusunu kenardan, özellikle Arda üzerinde yapıldı ki; ters iç kademeler yapılamadı ve merkez alan tamamen Sneijder’e kaldı…
Zaten oyunun sonucu bu hamleyle belli olmuştu.
Hollanda 25.5 yaş ortalaması ile oynayan, 4 büyük abinin yanında Amsterdamlı gençlerden oluşan bir takım.
Van Gaal hiç korkmadan genç bir jenerasyon yaratarak dünya futboluna armağan etti.
Fatih Terim, Mustafa Denizli, Şenol Güneş ve diğerlerinin hapsi sadece “sonuç” üzerine teknik direktörlük yaptılar. Futbolcu ve Antrenörlerle ilgili geliştirme yönünde hiçbir sorumluluk almadılar.
Bugün geldiğimiz noktada ki eleştirileri anlamamız için gerçekçi bir analize ihtiyacımız vardır.
Kıyaslamaya devam edersek; oyuncu maliyetlerinin çok yüksek olduğu Türkiye’nin değeri 165 700 000 avro iken oyuncu maliyeti düşük olan Hollanda’nın değeri ise 205 750 000 avrodur.
İşin en ilginç yanı “lejyoner” oyuncuların durumu…
Hollanda’da 13 lejyoner oyuncu var ve değer toplamı 176.500 000 avro, Türkiye de ise eğer Ömer ve Hakan’ı saymazsak, Arda tek lejyoner oyuncu olarak 24 000 000 avro değer katıyor.
Aslında can alıcı nokta bu lejyoner oyuncuların durumda ortaya çıkmaktadır.
Ülke futbolu hala Terim-Terim rekabeti içine sıkıştırılmaya devam ederse; biz her maçtan sonra yeni yeni tekerlemeler bulmaya devam edeceğimize benziyor.
Şimdi Terim ile beraber 2016 hazırlıklarına başlayacağız!
Yeni bir Terim dönemi…
Tutmazsa yeni bir Terim dönemi daha mı olacak?
Peki; o zaman bu kadar yetişen genç antrenörlerin suçu ne?
Rekabetin ahlaki ve tarafsız koşullarını kim yaratacak?
Siyaset mi?
Sporun kendi iç dinamikleri mi?
Müslüm Gülhan / NationalTurk