İş DünyasıManşet

Çok Fazla Politika, Ayarında (!) Dedikodu, Çok Az İş…

Bali

ofis cini nationalturkBir organizasyon ucuz politikalara gömüldüğünde alarm zili nadiren çalar. Boğucu ve tahrip edici iç siyaset yapma sessiz ve sinsice yayılabilir.

İnsanlarınızın nabzını yoklamak ve iç çekişmelerden uzak bir ortamda ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını garantilemek size bağlıdır. Bu, çok hassas gözlem ve çalışanla sürekli iletişim gerektirir.

Çalışanların karşıt görüşleri dile getirmekten veya cesaret isteyen risklere girmekten korkmaları gibi ilk göstergelere kulak vermeyin. Çalışanların ne zaman birbirlerini zarif bir şekilde arkadan vurduklarını veya kendi saygınlıklarını diğerler kişiler pahasına geliştirdiklerini tespit etmeniz gerekir. Bir organizasyonda herşey güzel gibi görünürken ve ilişkiler kibar ve saygı dolu gibi görünürken, eğer çalışanlar kurumun alışık olmadıkları zorlayıcı fikirleri söylerken kendilerini bir korku tünelinde hissediyorlarsa çalışanla “doğru” iletişim kurmaktan da bahsedemeyebiliriz. Bu da beraberinde çalışanda bir “vazgeçme” ve “boşverme” durumu yaratır ki, yöneticilerin kendilerinin bile farkında olmadığı olumsuz ortamların temeli atılmış olur.

Güvensizliğin bazı belirtilerini belirlemek kolaydır. Yağcılık yaparak size övgülerde bulunan çalışanlar ve saygısız bir ses tonuna sahip üst düzeydeki diğer insanlar göze girmeye çalışabilirler. Ve eğer hiç kimse bir toplantıda akıllıca, zorlayıcı sorular sormazsa insanların konuşmaktan çok korkup korkmadığından endişelenebilirsiniz.

Aflac genel başkanı ve CEO’su Daniel Amos, Fortune dergisinde “Beni deli eden şeylerden biri de, eğer saat 16:15 ise ve [maaşlı bir çalışanın] işi bittiyse, ama sadece saate bakması ve saat 17:00 bile olsa kapıdan çıkıp gitmesidir”, diyor. “Bırakın gitsin! Çalışanlara bunun bir sorun olmadığını belli edin. İşin yapıldığından emin olun.”

İç politikalarla mahvolan bir kültürde insanlar, diğerlerinin kendisini nasıl algıladığından aşırı derecede endişe duyar. İşte bu yüzden, işle alakası olmayan bir sebep için kapanış saatine kadar beklerler.

Ayrıca, ofislerinin metrekaresi ve yeri, şirketin sponsor olduğu etkinliklerde oturacakları belirlenmiş koltuk ve harcama yetkileri /yani, onay almadan firmanın ne kadar nakit parasını harcayabilecekleri) gibi önemsiz meseleleri üstelerler.

NationalTurk World Son Dakika

Estetik endişelerine – gerçek üzerindeki görünüme – bu denli enerji yatırımı yaparak çalışanlar esas işlerini görmezden gelirler. Performans iyi görünmenin ve doğru imaj zanaatkarlığının arka planında kalır.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Alınan Dersler

Eğer iş yerinizde politikayı azaltmak istiyorsanız açık sözlülüğü, sonuç-odaklı davranışı örnek alın. Aşağıdaki adımları atın:

Diğer kişiler orada değilse onlar hakkındaki fikirlerinizi saklayın. Onların yokluğunda onlar hakkında kritik yorumlarda bulunmak diğer insanların da hainlik yapmaya katılması için setleri açar.

Çalışanların her birine de dikkatinizi verin. Sadece en beğendiklerinizi tutmayın veya bir kişinin yaptığı işin reklamını sizin takdirinizi hak eden diğer kişilere gereğinden fazla yapmayın. Herkesin toplantılarda söze karışma şansı olduğundan emin olun.

İş hakkında konuşun. Fikir teatisinde bulunmak ve iş sorunlarını çözmek için bir fırsat olarak personelinizle gelişigüzel sohbetler yapın. Kimin “yükselişte” veya “düşüşte” olduğu hakkında sohbet etmek meselelerin üzerine düşmekten uzaklaştırabilir.

Aleyhte konuşan kişileri elde etmeye çalışmak için kendinizi düşman değil bir arkadaş olarak tekrar konumlandırın

Psikolojide “düşman imajı”, insanların kendi muhaliflerini tuttukları olumsuz sterotiplere atıfta bulunur. Her ne kadar düşman tarafı sakıncalı görmek anlaşılabilir bir şey olsa da, eğer sevmediğimiz bu insanları kayıtsız şartsız şeytan olarak kabul edersek bakış açılarımız irrasyonel sınırda olabilir.

İşyerlerinde bu fenomen anlaşmazlığı kamçılar. Eğer tüm sorunlarınızın sebebinin bir iş arkadaşınız olduğunu düşünüyorsanız o kişiye aşırı kabahat yükleyebilirsiniz. Bu durum, kendinizi mağdur bulduğunuz için zararı düzeltmek üzere sizi sorumluluk almaktan uzak kılar. Bir meslektaşınızı günah keçisi rolünde oynattığınız için bu durumu, zamanınızı en iyi o kişinin iş ürününü baltalamak için kullanma olduğu şeklinde sonuçlandırabilirsiniz. Sonuçlar üretmeye odaklanmak yerine düşmanınızı utandırmak için plan yapmaya ve kötü niyetli söylentiler yayma noktasına gelebilirsiniz.

Eğer “Bunu asla yapmazdım,” diye düşünüyorsanız bu zor durumdan bu kadar çabuk kurtulamazsınız. Bunun yerine, rakiplerinizi doğal veya hatta olumlu şekilde yeniden biçimlendirmek için şu iki adımı atın:

Bir “sıfat listesi” tasarlayın. Düşman benimsediğiniz ya da sevmediğiniz kişiyi düşündüğünüzde aklınıza gelen tüm sıfatları yazın. Düşmanınızı, şeytanı cisimleştiren “baston görünümlü” değil de çok boyutlu bir insan olarak düşündüğünüzden emin olun.

Eğer beş dakika geçtikten sonra listeniz tamamen olumsuz tanımlamalardan oluşuyorsa algılayışınızı yeniden değerlendirin. Dengelemek için birkaç olumlu sıfat eklemek için kendinizi zorlayın. En korkunç düşmanlar bile beğenilebilecek bazı kişisel özelliklere sahiptir.

Kibar görüşme önerilerinde bulunun. Karşı safta olanla “tehlikesiz” bir konuda sohbet etmek için birkaç dakika harcayarak engelleri yıkın. Bir anlaşma temeli kurun ve o kişinin bakış açısı ile empati kurun. Bu, daha adil olanı; bu kişiyi sevimsiz biri yapanın ne olduğunu daha fazla anlamayı geliştirmenizde size yardımcı olabilir.

Duygular çok kısa zamanda hatta anlık değişebilirler… Karşı taraf hakkındaki olumsuz algınızı değiştirecek tek bir söz ya da açıklama duygularınızı da değiştirir.

Son söz: Eğer duygularınızın sizin sahibiniz olmasına izin vermekte kararlıysanız mutlu bir iş hayatı ancak kuracağınız bir “hayal” olabilir… Tam tersi siz duygularınızı yönetmekte profesyonel davranır ve reflekslerinizi kontrol edilebilir bir seviyede tutarsanız değişebilen duygularınız paralelinde istikrarsız ilişkiler değil, tam tersi sağlıklı ve istikrarlı, pozitif ve etkin iletişim kariyeri dolabınızdaki size çok yakışan giysilerden biri olacaktır.

Maçlar

8 Yorum

  1. harika yazılar yazıyorsunuz hocam. Eğitimlere başlayacak mısınız? Sizi dinlemek için sabırsızlanıyoruz.

  2. bunu asla yapmazdım denebilecek birçok şeyi yapıyoruz aslında. Uğraşlak ve değişmek lazım ama şunu unutmayalım Türkiye’de gerçekten ve gerçekten İK’cı çok çok az. Bunu 10 yıldır İK için dirsek çürüten ve mürekkep tüketen biri olarak söylüyorum. Balık baştan kokar.

  3. düşman imajını çok güzel anlatmışsınız, saygısızla başetme metodunu da.
    Özellikle türkiye’deki tüm patronlar saygısızlık yapmayı cebindeki paranın meyvesi olarak görüyor, bunu da bilmek lazım. Bu yüzden kimse patronları sevmez, çünkü parasının gücü kadar saygısızdır.

  4. ideal ve dürüst yaklaşımlarınız için teşekkürler. Etkin iletişim kurmada duygularımızı kontrol etmemizi ve düştüğümüz tuzakları o kadar güzel anlatmışsınız ki.

    Bir kişi bile uygulasa yazınız amacına ulaştı sayılır. Çok harika konulara çok güzel parmak basıyorsunuz.

  5. bence herşeyden önce patronların gereksiz yağcılardan eteklerini sıyırmaları gerekiyor ama türkiye’de zor hatta patronlar gittikçe bayılıyorlar.

  6. hocam merhaba, artık eğitimler ve seminerlere pek katılmıyorsunuz sanırım. Tatlı sohbetinizi ve nefis bilgilerinizi özledik.

  7. Merhaba eski bir ik cı olarak tespitlerinizi çok yerinde, adil ve güvenilir buldum. Ellerinize ve kaleminize sağlık.
    Patronların patronluk yapmıyormuş gibi görünüp aba altından devamlı sopa göstermesi hikayeleri var. Bakalım y jenerasyonuyla nasıl başa çıkacaklar 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu