Haftanın YorumuManşetSanat

Pek bişey olacağı yok..!

Bali

ozkan eroglu altsayfaGeçen haftaki yazımda Artam Global Art’taki sergiyi eleştirerek yazıma son vermiştim. Buradan hareketle Akaretler’de yeni olan üç galeri gördüm: “One”, “Rampa”, “Galerist”.

Bu galerilerin üçü de müthiş hijyenik, hem içinde sergiledikleriyle, hem de her halleriyle belli olan görgüleriyle, plastik sanatlar ortamımıza en küçük bir katkı veremezler. Önce ruhsal ve didaktik anlamdaki bakışlarını yenilemeleri gerekiyor. Galeri mekânlarının değil ruhsal boyutların yeni olması gerekiyor. Bunun için isterlerse birer seminere gidebilirim bu galerilere…

***
Karaköy’deki Sabancı Kasa Galeri. Bu galeride küratörlüğümü Lanfranco Aceti’nin yaptığı suyunun suyu bir alternatif sanat sergilemesi vardı. Bence başarısız bir sergiydi. Hatta girdiğimde galeri mekânı kapkaranlıktı ve sergi, güvenlik görevlilerine teslim edilmişti. Bir zaman sonra arkamdan bir güvenlikçi gelip ışıkları açtı. Bu güvenlikçi-sergi ilişkileri Türkiye’de sanatın ne kadar güdük olduğunun ve göstermelik yapıldığının bir kanıtı ve büyük bir sorun bence. Koskoca Sabancı Markasına yakışmayan bir galericik burası. Bence ya doğru yönetilmeli, eğer yönetilemeyecekse de kapatılmalıdır.
***
Mısır Apartmanı, bildiğiniz üzere bir galericiler mekânı oldu son yıllarda. Buradaki sergilerin içinde bana, olumlu yönde enteresan gelen Galeri Nev’deki İnci Eviner’in oldukça büyük alan kaplayan yansıtmalı video çalışmasıydı. 15 metre uzunluktaki “Kırık Manifestolar” isimli bu çalışmada öbek öbek farklı fragman hareketlerine rastlıyorsunuz. Sağlam bir yatırımı var çalışmanın; her halinden belli. Dünyadaki tüm video yerleştirmeler arasında kendine özgün bir yer edinir gibi gözüktü bana bu çalışma.
***
Söz Galeri Nev’den açılmışken galeri sahibi Haldun Dostoğlu için de bir şeyler söylemek istiyorum: Bir galerici, halkla iyi ilişkiler, hele 1993’ten bu yana yazan bir eleştirmenle en azından güleryüzlü ve sıcak bir ilişki kurmak durumundadır. Dostoğlu’nun Genç Sanat Dergisi için kendisiyle yaptığım söyleşiden bugüne neredeyse hiç değişmediğini görüyorum; işte bu nedenle de Galeri Nev, olabilme ihtimali varken, uluslararası bir galeri olmayı ne yazık ki başaramadı. Çünkü tuttuğu yolun inantla doğru olduğuna inanmış ve eleştiri kaldıramayan bir yönetim anlayışı var. Diyaloğa kapalı olunca bir eleştirmen-yazar olarak siz de bir şey yapamıyorsunuz.
***
Aynı binadaki Galeri Nev’in diğer mekânında Canan Tolon sergisi vardı. Bu sergi dünyadaki rijit, perfekt resmetme kaygısına dair iyi bir örnek teşkil ediyordu. Usta bir zanaat var, fakat bence düşünsel derinlik boyutu anlamında çok zayıf bir sergi. Bir de Tolon yıllar içinde hep böylesi tekstür geleneğine bağlı olmakla, resmin, en başından sadece biçimlere indirgemiş olduğunu artık tescil ediyor ve içerik boyutunda fazlaca kaygılanma gereği de duymamaya devam ediyor. Serginin, dekoratifliği müthiş derecede içinde barındıran son derece sterileze bir alımlamaya neden olduğunu da belirtmeliyim.
***
Oda Project’te “İsimsiz Orijinal” isimli serginin sanatçı isimleri, doğrusu bende kalıcı bir etkiye neden olamadılar. Galeri Zilberman’daki (bu galerinin yöneticisini de hep, yarı amatör bir sanatçıyla galerinin kapısında kavga ederken hatırlarım…) Adel Abidin’in “Ping Pong” isimli sergisi de erotizm içeren bir yana sahip olmasının yanı sıra, enteresan bir kurguya da ilişiyor görüntüsü veriyordu. Fakat dünyada bu işler çok yapılıyor kanaati taşıyorum. Bin türlüsü deneniyor. Bence bu tür bir sanatın uçucu olacağı her halinden belli. Kısaca bu tipte sergilerle, sadece ucuçu sanatçı ve küratör tiplere işaret edildiğini düşünüyorum. Bunu, sadece bu sergi için değil, genel bir eleştiri yargısı olarak ifade ediyorum.
***
Aksanat’ta düzenlenmiş fotoğraf yerleştirmelerinden oluşan “Zaman Kapsülü” isimli, Bruno Serralongue’a ait sergi de, artık sergilemede gelinen fast food noktayı örneklendirmesi açısından önemli bence. Ali Akay’ın küratörü olduğu bu serginin, küratör noktasında iyice yitikleşmenin gerçekleştiğini göstermesi de ayrıca bir önem taşımaktadır.

Dr. Özkan Eroğlu

Konserler

4 Yorum

  1. üstadım,eleştirilerinizde eminim ki haklısınızdır.ve fakat bizler sergiyi görmediğimiz için ve ayrıca görsek de sizin gözünüzle bakamayacağımız için;umarım ki asıl ilgililer eleştirilerinizi okurlar ve faydalanırlar.

  2. Hocam gene eleştirilerini esirgememişsin, korkulan adam geri döndü; düşünenler düşünsün bundan sonra…

  3. hocam bu defa epeyce galeri gezmişsiniz, en çok karanlık olan Karaköy’deki Sabancı Kasa Galeri etkiledi beni, neden mi? Bir galerinin ışıklarının kapalı olması gülünecek halde demektir, bir de Dostoğlu’nun değişmeyen ruh hali:))) İnsan değişime ve eleştiriye açık olduğu sürece herşeyi ve herkesi aşar. Emeğinize sağlık saygılar.

  4. ”Bu güvenlikçi-sergi ilişkileri Türkiye’de sanatın ne kadar güdük olduğunun ve göstermelik yapıldığının bir kanıtı ve büyük bir sorun bence. ”
    katılıyorum ; bu gerçekten sanata bakışmızın nasıl olduğunu gösteren ve sanat denilen şeyin ne kadar da içselleştirilmemiş saçma sapan bir yerde görüldüğüne ilişkin net bir gösterge .. Hoş , bu noktada gerçekten sanat yapamayıp kötü veya içi boş parodisini icra edenlerin de azımsanamayacak bir pay sahibi olduklarını düşünüyorum . İnsan ,baktığı ve sergi süresince bir arada bulunduğu ”şey” in değerine veya anlattığına saygı gösterebilmeli. İşte bu noktada da ülkemiz eğitim sisteminin iç boşluğuna ve yaşamımızda sanatın gerçekte hiçbir yer sahibi olmaması gerçekliğiyle temas ediyoruz . Görüyor ve müşahade ediyoruz ki bunlar kocaman bir zincirin üzerine hemen hiç düşünülmeyen parçaları . O yüzden (DE) bu ülkede SANAT bir yere gelemez ve gelemiyor .Radyolarını yeni açanlar için koca bir ”Yazık ” tüm sanat camiası için geliyor..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu