Galatasaray’ın büyük ümitlerle transfer ettiği Kolombiyalı Juan Pablo Pino Galatasaray TV’de iddialı açıklamalar yaptı.
Büyük bir kulübe geldin. Kendin de bunun farkındasın. Transferinden bu zamana kadar neler yaşadın, bu bizimle paylaşabilir misin?
“Galatasaray taraftarına selamları iletmek istiyorum sizin aracılığınızla. Çok heyecanlıyım, çok mutluyum ve çok gururluyum, böyle büyük bir kulübe geldiğimden dolayı. Buraya gelmeden önce İtalya ve İspanya başta olmak üzere birçok kulüpten teklif aldım. Tabii Galatasaray’dan teklif geldiği zaman hem kulübün büyüklüğü anlamında, hem taraftarın büyüklüğü anlamında beni çok etkiledi. Galatasaray’ı seçmemdeki nedenler de bunlardı. Kolombiya’da bu taraftar baskısına ve taraftarla oynamaya alıştım. Tabii Monaco’ya geldiğimde işler biraz daha değişti. Orada durumlar biraz daha farklı. Büyük taraftarı olan büyük bir kulübü seçtim. Bu yüzden çok mutluyum, böyle bir tercih yaptığım için.”
Bu akşam antrenmana katılmadın ama arkadaşlarınla ve hocanla sohbet ettin. Neler söyleyeceksin bu konuyla ilgili?
“Kewell ile birlikte akşam antrenmanını seyrettim. Bana bir karşılamada yaptılar ve ben gördüğüm kadarıyla futbolcular çok profesyonel, hepsi kaliteli oyuncular. Çok sıcak bir karşılama yaptılar bana, bunun için çok mutlu olduğumu söyleyebilirim. Takım içerisinde olumlu bir hava var ve arkadaşlık seviyesi de oldukça iyi. Bu tip şeyler futbolcu için çok önemlidir. Kişinin kendisine olan güvenini sağlar. Ben Galatasaray’a oynamak ve başarılar kazanmak için geldim. O yüzden bu yolda da bana bu tip konular çok yardımcı olacaktır.”
Takımımız hakkında görüşlerin ne yöndeydi? Buraya gelmeden önce Galatasaray’la ilgili neler biliyordun?
“Bildiğim kadarıyla Galatasaray taraftarı dünyanın en iyi taraftarlarından biri. Benim bildiğim o yönde. Ben buraya UEFA Avrupa Ligi’nde oynamak, Türkiye Ligi’nde oynamak, başarılar kazanmak için geldim. Bu da Galatasaray’ı seçmemdeki en büyük faktörlerden biriydi.”
Futbola Kolombiya sokaklarında başlayıp sonra futbol okuluyla devam etmişsin. Hem mektepli hem de alaylısın bir nevi. Bu sana neler kazandırdı? İki farklı futbol kültürüne sahipsin diyebilir miyiz?
“Tabii çok önemli şeyler kazandırdı bunlar bana. Dediğiniz gibi sokaklarda başladım futbola ve orada keşfedildim. Bu şekilde futbol okuluna çağırıldım. Oynadığım spor okulu da Kolombiya’nın en önde gelen spor okullarından biriydi. Kariyerimde de çok önemli bir adım oldu. Ondan sonra da yeni başlayan bir futbol kariyerim oldu.”
Kolombiya’nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu Valderrama ile kıyaslandın bir dönem. Bunu Galatasaray’da devam ettirebilecek misin?
“Tabii ki böyle büyük bir futbolcu ile kıyaslanmak benim için çok güzel. Bu bana Kolombiya’da da birçok kez söylendi. Karşılaştırılıyorsunuz ama o daha çok zekâsıyla oynamış bir futbolcu, biraz daha ağır biraz daha yavaş oynayan bir futbolcu. Benim futbol özelliğime gelince, ben hızlı oynamayı seven bir futbolcuyum. Aynı zamanda zekâmı da kullanarak oynamayı seven bir oyuncuyum. Galatasaray’da bu özelliklerimi devam ettirmek istiyorum. Tabii Galatasaray’da bu özelliklerimi sahaya yansıtabilirsem bu otomatikman Milli Takım’a da yansıyacaktır, benim performansıma da yansıyacaktır.”
Kendin de söyledin; zekâ ve yetenek. Peki takım oyunu içerisinde hangisi daha ağır basıyor senin için?
“Benim en önemli özelliğim topla olan süratim, bireysel yeteneğim. Bireysel yeteneğim daha ağır basıyor diyebilirim. Ama mutlaka futbol zekâsıyla bu ikisini daima harmanlıyorum. Bire bir söylemek gerekiyorsa, bireysel yeteneğim ve topla olan süratim diyebilirim.”
Buraya gelmeden önce Türkiye’de daha önce oynayan Mondragon ve Cordoba ile görüş alış verişinde bulundun mu? Onlarla bir görüşmen oldu mu?
“İkisiyle de konuşma fırsatım olmadı bu konuda. Ama ilerleyen günlerde mutlaka ikisiyle de konuşup, daha farklı bilgiler alabilirim.”
Birçok Kolombiyalı futbolcu ilk futbol yaşantısında ilk olarak Arjantin’e bir uğrar, oradan Avrupa’ya geçer. Ancak bu sefer öyle olmadı. Sen direk Fransa’ya geçtin. Arjantin’de oynamadan Avrupa’ya geçmen ve en sert liglerden biri olarak kabul edilen Fransa Ligi’nde oynayıp Türkiye’ye gelmen sana neler katar?
“Kolombiya futbolu ile Fransa futbolu arasında çok büyük farklar var. Kolombiya futbolu biraz daha yavaş ve sakin oynanan bir futbol yapısına sahip. Ama Fransa futboluna bakıyorsunuz hem kuvvete hem de hıza dayalı bir futbol anlayışı var. Mutlaka ilk gittiğim yıl bazı sıkıntılarım oldu. Belli bir alışma dönemi geçirdim ama ondan sonraki yıl daha verimli bir sezon geçirdim. Mutlaka orada gördüğüm agresiflik burada da bir avantaj sağlayacaktır.”
Peki şu anda fiziksel durumun nasıl. Ne seviyedesin ve kendini nasıl hissediyorsun?
“Kesinlikle fizik olarak hazırım. Bu yönde bir sıkıntı çekeceğimi düşünmüyorum. Zaten biliyorsunuz, hazırlık kampına gittim, 3 haftadır normal antrenmanlarıma devam ediyorum, yani yaklaşık olarak Galatasaray’ın antrenman dönemiyle aynı dönem içindeyim.”
Hoca oyna dese oynayabilecek düzeydesin öyle mi?
“Kesinlikle hiç problem yok, oynayabilirim.”
Rijkaard, Neeskens hakkında ne düşünüyorsun ? Kendini bu iki büyük isme bırakıp bir yıldız olma fikri sana nasıl geliyor?
“Tabii ki bu isimlerle çalışmak benim için çok büyük bir avantaj, büyük bir şans olacaktır. Zaten teknik direktörümüzün kariyerini tartışmaya gerek yok. Hem hocamız, hem de yardımcısı dünya çapında tanınan isimler. Mutlaka sportif anlamda onlardan alacağım çok şey var ve mutlaka belli bir yerler getireceklerdir beni ama onun haricinde Galatasaray’ a gelme amacım top oynamak, sahip olduğum şeyleri burada göstermek ve daha iyi yerlere kariyerimi taşımak.”
Transfer aşamasında Rijkaard ile görüştün mü peki ?
“Transferden önce öyle bir konuşmam geçmedi ama antrenmana geldim. Orada konuşma fırsatım oldu. Zaten bundan sonra da çok kez fırsatım olacak konuşmak için.”
Eski teknik direktörün Ricardo Gomez senin için şöyle demiş : ‘’Topu aldığında muhteşem bir yeteneğe sahip, bire birde durdurulması imkansız.‘’ Sen Pino olarak ne dersin?
“Teknik direktörüm Brezilyalı bir hoca ve Fransa’da, Monaco’da benim için önemli bir isim. İyi bir sezon geçirmemde çok önemli bir isim tabii ki, dedikleri de doğru. Topla süratli bir oyuncuyum, bire birde çok etkiliyim ve en önemlisi hem sağ, hem de sol ayağımı kullanmam. Zaten Fransa Ligi’nde attığım gollere baktığımızda iki ayağımla attığım goller var.”
Daha çok gol atarken mi izleyeceğiz, yoksa gol attırırken mi?
“İki özelliğimi de göreceksiniz. Hem gol atma yeteneğimi, hem de asist yapma özelliğimi. Tabii ki bu maçla da ilgili. Bazı pozisyonlarda, bazı maçlarda gol atma özelliğiniz öne çıkar. Bazı maçlarda asist yapma öne çıkabilir ama ikisini de seyredeceğiz.”
Sağ kanatta mı sol kanatta mı iyi oynarsın?
“Monaco’da oynarken mesela 2 maç sağ kanatta, 3 maç sol kanatta oynadım. O yüzden karışık, iki tarafta da oynarım.”
O bölgenin futbolcuları taraftar desteğini de aldılar mı fırtına gibi coşuyorlar. Herhâlde Ali Sami Yen’e çıktığında ve tabii ikinci yarı yeni stadyumda bu taraftar desteğiyle buluşmak seni heyecanlandırıyor mu?
“Mutlaka; bir kanat oyuncusuyum, bu destek önemlidir. Genelde zaten futbolcular için taraftardan alınacak bu destek önemlidir. Gol atmanız açısından, önemli bir pas verme açısından, asist yapma açısından bu tip konularda taraftar desteğine ihtiyaç vardır. Bana da büyük ihtimalle çok yardımcı olacaktır.”
Lakabın ‘’El Mago”, iki sorum olacak. Birincisi, bu lakap nereden geldi? Burada da Türkiye’de bu lakapla hitap edilmesini ister misin? İkincisi de tabii sol tarafta da başka bir büyücü var; iki büyücü kanatlandırıp uçurur musunuz Galatasaray’ı?
“Lakabı Kolombiya Milli Takımı’nda aldım. Kolombiya’yla gittiğimiz şampiyonada yaptığım hareketlerden, takıma maç kazandırmamdan, bu tip şeylerden dolayı bu lakabı aldım ve Kolombiya’da devamlı bu isimle çağrılmaya başlandım. Ondan sonra Monaco’ya geldim. Monaco’da ki gazeteciler bu isimle çağırdılar ve tabii ki takımda bu lakaba sahip oyuncu olması güzel bir şey. Yani iki tane sihirbazın olması güzel ama önemli olan o güçleri birleştirip takımı daha iyi yerlere getirmek.”
Nasıl buluyorsun takım arkdaşlarını? Arda, Kewell… Çok önemli isimler var
“Kadromuzda çok değerli isimler var, çok büyük bir teknik direktörle çalışıyoruz. Beklentiler de yüksek olacaktır. Bu kadroyla, bu oyuncularla ve teknik direktörümüzle mutlaka şampiyonluk için oynamamız gerekiyor.”
Monaco’da forma giyiyordun ama Galatasaray’ın havası bir başka; bu baskıya, bu tempoya dayanabilir misin? Bu konuya kendini hazırladın mı?
“Kesinlikle bu baskıya kendimi hazırladım. Taraftardan gelebilir, kulübün büyüklüğünden kaynaklanabilir. Baskı olabilir ama kimsenin şüphesi olmasın kendimi buna çok iyi hazırladım. Zaten buna hazırlamasaydım ya Monaco’da kalmayı tercih ederdim ya da başka bir kulübe gitmeyi tercih ederim ama Galatasaray’a geldim. Tabii ki Monaco’ya buradan teşekkür etmek istiyorum, hem kulüp olarak hem de taraftar anlamında. Ama şu an Galatasaray’dayım ve bu baskıyla oynamak istiyorum. Hem taraftardan gelecek hem de kulübün büyüklüğünden gelecek baskıyla oynamak istiyorum ve başarılar kazanmak istiyorum; bu yönde de hazırladım kendimi.”
Bir çok dövmen olduğunu gördük kendin için anlam ifade ediyordur. Özel değilse öğrenebilir miyiz?
“Vücudumda bir çok dövme olduğu doğru ve bütün dövmelerin de anlamı var. Katoliğim, dinine bağlı bir insanım, o yüzden haç resmi var, Meryem Ana resmi var. Onun haricinde aileme çok bağlıyım. Ailemdekilerin isimleri yazıyor. Sırtımda babamın ismi yazıyor, annemin resimleri var.”
Numaran kaç olacak?
“Monaco’da 20 numarayı giyiyordum, o yüzden buraya geldiğimde de onu istedim. 20 numaralı formayla mücadele edeceğim.” (Röportaj derleme: Sporx)
Öte yandan Pino’nun menajeri Luis Felipe Posso da Radyospor’a özel açıklamalar yaptı.
İşte Posso’nun Özgür Sancar’ın sorularına verdiği cevaplar;
Pino, motivasyonu açısından Monaco’dan ayrılmanın kendisi açısından en doğru davranış olduğunu düşünüyordu. İtalya ve İspanya’dan da teklif aldık; ancak Galatasaray’ın taraftar potansiyeli ve Avrupa’daki saygınlığını çok iyi biliyorduk. Monaco, ondan vazgeçmek istemedi. Pino’nun takımda kalmasını ısrarla istediler. Ancak, Pino’nun motivasyonu ayrılmaktan yanaydı. Galatasaray’ın kalitesi ve Avrupa Ligi’nde mücadele edecek olması, İtalya ve İspanya’dan gelen teklifler yerine Galatasaray’ı tercih etmemizi sağladı. Ayrıca Galatasaray yetkililerinin sıcak tavrı, sıcak bakmamazı sağladı.
Kolombiyalı insanlar ona “El Mago” (sihirbaz) diyorlar; çünkü o geçmişte Kolombiya Milli Takımı adına inanılmaz başarılar elde etti. 20 yaş altı takımında, Arjantin’e karşı oynadığı maçta attığı goller ve performansıyla adeta tek başına maç aldı. Bu başarının ardından Kolombiyalı insanlar onu El Mago diye çağırmaya başladılar.
Pino’yu Galatasaray taraftarı en Keita kadar sevecek. Bundan hiç şüphem yok. Maçlar başlayınca herkes onun neler yapabileceğini görecek. Taraftar için savaşacak karakterde bir oyuncu. Taraftarın en çok sevdiği oyuncu olacak. Ayrıca Türkiye’de herkesin saygısını kazanacağına inanıyorum. Galatasaray’ın şampiyonluk hedefinde ve Avrupa’daki mücadelesinde en üst düzeyde katkı sağlayacak.
Pino, çok özel bir futbol karakterine sahiptir. Sonuca gitme konusunda çok başarılıdır. Ateşleyici özelliği vardır. En zor anlarda yapacağı büyülü hareketlerle birden hem takımını hem de taraftarı ateşleyebilir. Bence Galatasaray’ı doğrudan hedefe götürecek futbolculardan bir tanesi olacak.
Sakatlığı açısından hiçbir sorun yok. O düzenli olarak antrenmanlarını yapabilecek sağlık durumuna sahip. Zaten Monaco’dayken sakatlıktan kurtulmuş ve düzenli olarak çalışmalara başlamıştı. Sakatlandığı dönemde forma giyemedi; ancak sezonun belli bir bölümünde antrenörü onu ısrarla oynatmak istedi. Az da olsa oynadığı maçlarda iyi performans gösterdi. Sakatlık açısından hiçbir sorunu bulunmuyor.
Pino, eminim Galatasaray taraftarı için çok özel bir oyuncu olacak. Sadece, Galatasaraylıları değil Türkiye’de herkesi performansıyla etkileyebileceğini düşünüyorum.
Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 75) Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 60)