Yaşam ve toplum eleştirileri

ozkan eroglu altsayfa

NationalTurk yorumcusu Özkan Eroğlu, “Yaşam ve toplum eleştirileri ” başlıklı yazısında; Türkiye ‘deki eğitim sistemi, kültür, sanat, yazarlar gibi birçok konuya değinerek önemli eleştirilerde bulunuyor.

Eleştirmen Özkan Eroğlu ‘nun önemli konulara vurgu yaptığı yeni yazısı;

Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi Başkanı’nın utanmak nedir bilmeyen hali, Milli Eğitim Bakanı’nın tescillenmiş geçmişi, hiç bir saygınlığı kalmayan Yüksek Öğrenim Kurumu’nun yerlerde sürünmesi ve üniversitelerin iyice tükenmesi, özellikle özel üniversitelerin hoca olarak ders verdirdiği değerli kişileri, hiç de üniversite kavramına yakışmayacak şekilde örselemesi, kırıp, incitmesi (En son Bahçeşehir Ü.’nde Ahmet Cemal’in başına gelenler vd.) bana şunu gösteriyor: Bu ülkede her katmandaki eğitim bitmiş. Yeniden inşa kaçınılmaz…

***

Cumhuriyet Gazetesi haftada bir Bilim ve Teknik eki vermekte. Bu ek başta olmak üzere, Türkiye Bilimler Akademisi iyice açımlanarak, bu akademinin özgünlüğünü yitireceğine dair eleştiriler yapılıyor; çeşitli yazarlar tarafından. Ben bunlardan Doğan Kuban’a özellikle, bir sanat tarihçisi olduğum için şunu sormak isterim: Kendisi uzun yıllar İstanbul Teknik Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptı; peki o zaman neden memur gibi davranıyordu; şimdi kusura bakmasın ama terk-i diyara ramak kala açıp ağzı, yumuyor gözü. Bunları en acımasız şekilde gençken söyleyecekti..! O zaman sustuysan susmaya devam et bence, son dakika günah çıkmaz…

***

Işıl Özgentürk 20 Eylül 2011 tarihli yazısında çok haklı şeylere dokunuyor. Herkesin son zamanlarda Ortadoğu uzmanı kesildiğine dikkat çekiyor ve bu konuda ufacık bir araştırma yaptığında da öyle bilimsel derinliği olan bir kaynağa rastlamadığını söylüyor. Aynı durumun Türk-Kürt ikilemine dönük bir araştırmada da karşısına çıktığına vurgu yapıyor. Bulamazsınız, bu ülkede bir araştırma yapmaya görün, ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir, bu ülke insanına böyle şeyler haramdır ne yazık ki. Çünkü arşivcilik, kütüphanecilik diye bir şey bu toplumda yerlerde geziyor.

***

İki sempozyuma katılacaktım, bildirilerim kabul görmesine rağmen vazgeçtim. Biri Gazi Ü. Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde (V. Ulusal Lisansüstü Eğitim Sempozyumu), diğeri ise Eskişehir Osmangazi Ü. Eğitim Fak.’nde (Değerler Eğitimi Sempozyumu). Epeyce bir süredir sempozyumlara, katılım ücretli dahil olabiliyorsunuz. Kalacağınız yer ve yol masraflarını da kendiniz karşılıyorsunuz. Maliyeti siz düşünün. Bu maliyete, ancak kalite iyi olsa katlanılabilir. O da hak getire. Katkı payını arttıracağız diye alabil-diğine katılımcı dolumu yapılmış. Yazık… Böyle bir yere varamayacağımız neredeyse kesin, bunu kendileri de biliyor, fakat önce kendilerini, sonra da toplumu kandırmak işine geliyor insanımızın…

***

Mine G. Kırıkkanat, en sevdiğim gazeteci yazarlardan biri. Kırıkkanat, 21 Eylül 2011 tarihli Cumhuriyet’teki yazısında, aşağılık ve yukarılık olan insan olguları üzerinden bir yazı kaleme almış. Gerçek yaratıcılarla, kendisini olağandışı sanan güdükler ya da opor-tünist hödüklere dokunmadan edemediği bu yazısında verdiği örneklere katılmamak elde değil.

***

Celal Şengör’ü beğenerek takip ederim. “Ordumuzun Kalitesi Hakkında” başlıklı Cumhuriyet Bilim Teknik ekindeki 16 Eylül 2011 tarihli yazısı çok etkileyici. Ordumuzun zayıf düşürüldüğü düşüncesinden hareket ederek, askerimizin özeleştiri olarak yaptığı ve bant kayıtlarıyla ifşa olan düşüncelerini, onu yıpratmak için kullanmak isteyenlere Mustafa Kemal’in Sakarya Muharebesini örnek vererek, ne denli bir yanlış içinde ol-duklarını hatırlatıyor. Belaltı vurmayı o kadar çok seviyoruz ki, bence Silahlı Kuvvetle-rimize yapılanlar da bunlardan biri.

***

Konu Celal Şengör’den açılmışken, onun İş Bank yayınlarından çıkan nehir söyleşi kitabı üzerine yazdığım yazıyı Cumhuriyet Bilim Teknik editörü Orhan Bursalı yayımlamak istememişti. Şengör, kitabında bir bilim adamı olarak edebiyat, müzik vb. kültürel alanları da eleştiriyordu ve ben de söz konusu yazımda, bir bilim adamının öncelikle topyekun bir aydın olması gerekliliğinden hareketle, Şengör hocanın bu görüşlerine de yer vermiştim. Editör ise, o konular hocanın ilgi alanı değil ve ben şimdi gereksiz (?) bir polemik ortamının doğmasını istemiyorum diyerek, yazımı korkakça reddetmişti.

***

Orhan Pamuk için kim ne derse desin, ben onun romanlarında yaptığı kurgudan, Türkçeyi kullanış biçiminden çok zevk alıyorum. “Saf ve Düşünceli Romancı” isimli yeni yayımlanan kitabını aldım. Kitapta bir romancının ruhsal hallerinin nelerden, nasıl ortamlardan beslendiğine dair notlar yer almakta… Anlatım biçimi gene mükemmel. Yaz aylarında polisiye roman ve Ahmet Ümit okuyayım dedim nafile, bir süre sonra gitmiyor. Çünkü okuru, en alttaki cahil gibi gördüğünde bu iş olmuyor…

***

Yapı Kredi Yayınlarından çıkan “Sanatta Bireyin Doğuşu” isimli kitabı da okudum. Zayıf bir kitap. YKY, yıllardır eleştirdiğim; ağırlıklı olarak Fransız kültüründen çeviri geleneğini sürdürüyor. Bu Enis Batur’dan kalan bir rahatsızlık. Mesela Giorgio Vasari’nin “Ressamlar, Heykeltıraşlar ve Mimarlar” ve benzeri, bir toplumu hızla ileriye taşıyacak, değiştirip dönüştürecek kitapları çevirseler ne iyi olacak… Fakat ülkemizde kitap yayımı da dış güçlerin kontrolü altında bence. Onlar ne isterse o oluyor kanımca. Bunu kitapçı raflarında yer alan ve almayan yayınevleri görüntüsünden anlayabil-mek bile mümkün.

***

Sahafiye: Ülkemizin az gelişmişlik sorunu üzerine, bu sorunun Osmanlı toplum yapısından kaynaklanan yanlarını ele alan Muzaffer Sencer’in “Osmanlı Toplum Yapısı” isimli kitabı da enteresan tespitlerde bulunuyor. İlk baskısı 1969’da Ant Yayınlarından yapılan kitabın elimdeki ikinci baskısı 1973’de Yöntem Yayınlarından yapılmış.

***

Bu ayın sonuna kadar uzatılan Beyoğlu Belediyesi’nin Sahaf Fuarı desteklenecek bir etkinlik pek tabii ki. Fakat sahafların içinden Nedret İşli diye bir zat, kendisine biyatı şart koşuyormuş diye duydum. Bu zat, önce kitapçısında (Turkuvaz Sahaf) güttüğü fiyat politikalarına bakmalıdır. O denli yeni kitaplara fahiş fiyatlandırmalar, sahaf kültürüyle ne kadar örtüşmektedir acaba? En yüksek fiyatlı sanat kitapları onun dükkanında. Kitap severe ayıptır, yazıktır ve de günahtır. Sahaf kitabı sevdirir…

Özkan Eroğlu

avw

 

Exit mobile version