ÖSYM’den son açıklama: Yapacak bir şey yok
ÖSYM Yönetim Kurulunca, Kamu Denetçiliği Kurumunun (KDK) Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) yönelik tavsiye kararına ilişkin, “Sınav binasına kılavuzda ilan edilen zamanda gelmiş ve sınavla ilgili tüm kurallara riayet etmiş olan adayların herhangi bir mağduriyete uğramasına yol açmadan yeni bir sınavın yapılması mümkün değildir.” değerlendirmesi yapıldı.
AA muhabirinin ÖSYM yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Kamu Denetçiliği Kurumunun tavsiye kararına ilişkin ÖSYM Yönetim Kurulunca değerlendirme yapıldı.
ÖSYM’nin değerlendirmesinde, KDK’nın iki tavsiye kararından birinin, “Kurumumuza başvuran …… ve 117 adayın sınav saatinden önce sınav binalarında hazır bulunmalarına rağmen sınav binasına alınmamalarından doğan mağduriyetlerinin (LYS’ye girmeye hak kazanan öğrenciler açısından yeni mağduriyetlere yol açmayacak şekilde) giderilmesi” yönünde olduğu hatırlatıldı.
“KDK’ya başvuran adayların mağduriyetlerinin giderilmesinden kastın, bu adaylara yönelik yeni bir sınav yapılması ise 117 kişi ve benzer durumdakilere ilişkin bu tavsiyenin aşağıda açıklanan nedenlerden dolayı yerindelik ve uygulanabilirlik ilkelerine uygun olmadığı değerlendirilmektedir.” ifadesine yer verilerek, şunlara işaret edildi:
“Tavsiye kararına yerindelik açısından bakıldığında, 15 dakika kuralı, yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere, sınav güvenliğinin gereği gibi yerine getirilmesi ve sınav öncesi işlemlerin sınav başlamadan önce tamamlanması gerekçeleriyle hukukun genel ilkelerinden olan gereklilik, elverişlilik ve orantılılık ilkelerine uygun bir şekilde oluşturulmuş, idare tarafından tüm araçlarla kamuoyuna ve ilgililere zamanında duyurulmuş, sınava girecek tüm adaylara da yazılı olarak tebliğ edilmiştir.
Geç kaldığı için sınava alınmama bir ceza olmadığı için konunun cezalara ilişkin yargı kararlarıyla oluşmuş hukuki durum kapsamında değerlendirilmemesi daha isabetli bir yaklaşım olacaktır. Sınava geç kalanın alınmaması durumu, aday bakımından ancak bir ön şartın zamanında yerine getirilmemesinin zorunlu sonucuna maruz kalma olarak değerlendirilebilir. Bu durumda idarenin düzenleyici işlemleri nedeniyle oluşan bir mağduriyetten söz edilemez. Tüm iş ve işlemlerin zamanlı ve disiplin içinde yerine getirilmesini ilke edinen ÖSYM tarafından yapılan genel duyuruların yanı sıra tüm adaylara elektronik onay sistemi ile birebir tebliğ edilen, ‘süresi içinde sınav binasına giriş yapmayan adayların sınava alınmaması kuralı’, hizmetin gerekleri dikkate alındığında bireylerin eğitim haklarına ölçüsüz müdahale edilmesi olarak kabul edilemez.”
Her sınavda muhtemel olaylar
ÖSYM’nin değerlendirmesinde, milyonlarca adayın katıldığı sınavlarda kusur, ihmal, tedbirsizlik, özensizlik, önem vermeme, yanlış bilme, unutkanlık veya kendi iradesine bağlı olmayan kaza, hastalık, hava koşulları, trafik yoğunluğu gibi nedenlerle sınava katılamayan adaylar bulunmasının, her sınavda muhtemel olduğu anımsatıldı.
Bu ve buna benzer gerekçelerle sınava geç kalan adayların sınava alınmamasının, idare tarafından adayların temel haklardan mahrum edilmesi olarak değil sınava özgü hizmetin gereklerinin bir sonucu olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekilen değerlendirmede, “Nitekim kamu idarelerine ve yargı mercilerine yapılan hak arama başvurularında, KDK’ya yapılan başvurular da dahil olmak üzere, belirli süreler aranmakta, bu süreler içinde yapılmayan başvuruların işleme alınmaması, Anayasa’nın teminat altına aldığı temel haklardan yoksun bırakılma olarak değerlendirilmemektedir.” bilgisine yer verildi.
“Kılavuzda belirlenen zamanda başvurusunu yapmayan veya yapamayan, fotoğraf ve diğer bilgilerini zamanında güncellemeyen, başvuru yaptığı halde ücretini ödemeyen veya ödeyemeyenlere sınava giriş belgesinin düzenlenmemesinin, bütün bunları yapmasına rağmen sınava giriş belgesi ve geçerli kimlikleri yanında olmadan sınav binasına gelen adayların sınav salonlarına alınmaması ile yine kılavuzda belirlenen zamanda sınav binasına gelmeyen veya gelemeyen adayın durumu arasında sebep ve sonuçları bakımından hiçbir fark bulunmamaktadır.” vurgusu yapılan ÖSYM’nin değerlendirmesinde, “Bunların hiç birisi adaylara verilen bir ceza olmayıp, adayın kendi ihmal, kusur veya tedbirsizliği nedeniyle, yararlanma kuralları şartları taşıyan herkes için aynı olan haklardan faydalanamamasıdır.” ifadelerine yer verildi.
“Mağdur etmeden iki sınav sonucunun birleştirilmesi teknik olarak mümkün değil”
ÖSYM’nin değerlendirmesinde, şunlar kaydedildi:
“Tavsiye kararına uygulanabilirlik açısından bakıldığında, geç kaldığı için sınava alınmayan adaylar için yeni bir sınavın yapılması halinde, yeni sınavdan geçerli puan alan her adayın 2017 YGS sonuçlarıyla birlikte açıklanan önceki sıralamaya dahil edilebilmesi için, aday sıralamasının tüm adaylar için yeniden yapılması gerekecektir. 15 dakika kuralı nedeniyle sınava katılamadığını belirten adaylara yönelik yeni bir sınav yapılması durumunda kaçınılmaz olarak iki sınav arasında kolaylık-zorluk tartışması ortaya çıkacaktır. İki sınavın tamamen denk kabul edilmesi ancak daha önce benzer aday kitlelerinin katıldığı sınavlarda sorulmuş aynı güçlük ve ayırt edicilik özelliklerine sahip soruların sorulması ile mümkündür.
Ülkemizde sınav soruları, yargı kararları sonucu kamuoyuna açıklandığından, yeni bir sınavın daha önce denenmiş, güçlük ve ayırt edicilik parametreleri belli sorularla yapılması mümkün değildir. Farklı aday kitlesine güçlük ve ayırt edicilik parametreleri belirlenmemiş farklı sorularla yapılacak olası bir sınavın test puanı ortalamaları ile sonuçları açıklanan 2017-YGS test puanı ortalamaları aynı olmayacaktır. Bu yüzden yeni sınavın sonuçlarının diğer adayların sonuç ve sıralamasını negatif yönde etkilemeksizin, yani 2017 YGS ile LYS’ye girmeye hak kazanan adayları mağdur etmeden iki sınav sonucunun birleştirilmesi teknik olarak mümkün değildir.”
YGS sınavının bir baraj sınavı olma yanında, aynı zamanda bir sıralama sınavı olduğuna işaret edilen değerlendirmede, sıralama sınavlarında, adayların aldıkları puanlara göre başarı sıralamasına tabi tutulduğu aktarıldı.
Herhangi bir sıralama sınavında başarı sırası hesaplanırken, önce adayların puanlarının hesaplandığı, sonra büyükten küçüğe doğru sıralandığı ve her adaya bulunduğu yer ile ilgili bir başarı sırası verildiği anlatılan değerlendirmede, “Aynı doğru-yanlış sayıları ve puana sahip birden fazla aday olması durumunda, başarı sırası bu adaylar için aynı olmakta, bir sonraki başarı sırası aynı sıraya sahip aday sayısı atlanarak verilmeye devam edilmektedir.” denildi.
Bu kapsamda, her adayın sıralamadaki yeri ile kendisinden yüksek puan alanların sayısını tam olarak bilebildiğine işaret edilen değerlendirmede, şu bilgiler paylaşıldı:
“Böylesi bir durumda yapılacak yeni bir sınavın puan ve sıralaması, tüm adaylar için yeniden değerlendirme işlemi yapılmasını zorunlu kılacak olup yeni sınava giren ve puanı hesaplanan her bir aday 2017 YGS sonuçları ile birleştirildiğinde, barajı geçemeyenler de dahil olmak üzere, kendisinden düşük puan almış tüm adayların başarı sırasının düşmesine neden olacaktır. Bu ise başarı sırası değişecek adayların haklı itirazına neden olacak ve yeni sınavla önceki sınavın eşdeğerliği tartışmasına yol açacaktır. Böyle bir durumda kurala uymayan görece az sayıda adayın, kurala uyanların eğitim haklarını ölçüsüz bir şekilde maddi ve manevi olarak olumsuz yönde etkilemesi söz konusu olacaktır. Bu sebeple sınav binasına kılavuzda ilan edilen zamanda gelmiş ve sınavla ilgili tüm kurallara riayet etmiş olan adayların herhangi bir mağduriyete uğramasına yol açmadan yeni bir sınavın yapılması mümkün değildir. Diğer bir konu da olası bir sınavda KDK’ya başvuran adaylar dışında bu saatlerde sınav binası önünde olan tüm adayların kapsanmasıdır ki bu konuda bir kayıt tutulmadığından bu tür durumda olan adayların tam sayısı bilinmemektedir.
Sayılan nedenlerle tavsiye kararında belirtilen ‘……117 adayın sınav saatinden önce sınav binalarında hazır bulunmalarına rağmen sınav binasına alınmamalarından doğan mağduriyetlerinin (LYS ye girmeye hak kazanan öğrenciler açısından yeni mağduriyetlere yol açmayacak şekilde) giderilmesi’nin, açıklanan bilimsel ve teknik nedenlerle mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir.”
15 dakika kuralı devam edecek
ÖSYM’nin değerlendirmesinde, KDK’nın ikinci tavsiye kararının “Sınav saatinden 15 dakika önce sınav binası önünde hazır bulunma kuralının gözden geçirilerek bundan sonraki sınavlarda benzer radikal kararların alınması durumunda ölçülü ve orantılı davranılması ve yumuşak geçiş yapılarak, adayların ve ailelerinin iletişim ve medya araçları ile yeterince bilgilendirilmeleri” ile ilgili olduğu hatırlatıldı.
Merkez tarafından yılda yapılan ortalama 40 sınavın her birinin aday kitlesinin birbirinden farklı olduğunun ve dolayısıyla tüm kuralların her farklı sınava başvuran adaylar için bir ilk olma özelliği taşıyabildiğinin anlatıldığı değerlendirmede, “Bir kural ile ilk kez karşılaşan adaylar her zaman olacaktır.” denildi.
Yıllardan beri uygulanmakta olan, istikrar kazanmış ve adayların binaya alınmamasına veya sınavlarının iptal edilmesine yol açan cep telefonu, kol saati gibi yasaklı eşyaları yanında bulundurma, sınava giriş belgesi olmadan sınava alınmayı talep etme, nüfus cüzdanı ve pasaport dışında kimlik belgeleriyle sınava girmeye çalışma gibi kural ihlalleri nedeniyle sınavı iptal edilen adaylara her sınavda rastlandığı vurgulanan değerlendirmede, şunlar kaydedildi:
“İhlalleri azaltmak için kuralların esnetilmesinin veya kaldırılmasının faydalı olmayacağı ve çözüm üretmeyeceği değerlendirilmektedir. Sınavlarda herhangi bir kuralın ihlal edilmemesi ideal olanıdır ancak bu pratikte mümkün olmadığı için ihlalleri en aza indirmeye yönelik caydırıcı tedbirler alınmalıdır. Kural ihlallerini azaltmanın en etkili yolu, kuralların ayırım yapılmaksızın tüm adaylara aynı titizlikle uygulanması ve bu konuda hiç kimseye veya aday gruplarına istisna tanınmamasıdır.
Tavsiye kararında belirtilen, 15 dakika kuralından herkesin haberdar olabilmesi için yıllara yayılmış bir yumuşak geçişin bu süreçte, ÖSYM’nin yukarıda bahsedilen adayları ve kamuoyunu bilgilendirmelerinin yanı sıra, KDK aracılığı ile de konunun basına geniş ölçüde yansıması sonucu, sınav binalarına soruların cevaplanmaya başlanma saatinden en geç 15 dakika önce gelme gerekliliği artık yeterince duyulmuş olduğu için, uygulamanın öğrenilmesi için yıllara yayılmış bir geçişe de ihtiyacın kalmadığı değerlendirilmektedir. ”