Nükleer anlaşmada kim ne kazandı?

İran

İran’la BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya (P5+1 ülkeleri) arasında Viyana’daki nükleer müzakerelerde anlaşmaya varılmasını AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, anlaşma sonucunda ABD’nin de, Batılı ülkelerin de, İran’ın da farklı alanlarda kazanımlar elde ettikleri görüşünde.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr Hasan Basri Yalçın, anlaşma sayesinde ABD’nin nükleer enerji üretiminin sınırlandırılması ve İran’ın sürekli kontrol altında tutulacak olması gibi kazanımları olduğunu, İran anlaşmayı kabul etme sebebinin ülkeye uygulanan ekonomik ve diplomatik ambargoların kaldırılmasına duyduğu ihtiyaç olduğunu söyledi.

Uluslararası silah denetçileri yoluyla İran sürekli kontrol altında tutulacağını belirten Yalçın, “İran nükleer enerji üretiminin her safhasını, BM silah denetçilerine açmayı kabul etti. İran artık sürekli Batılı mekanizmaların kontrolü altında olacak” dedi.

Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nursin Ateşoğlu Güney, Obama’nın yaptırımlar sayesinde anlaşmaya varıldığına dair açıklamasını hatırlatarak, şunları söyledi:

“Aslında yaptırımlar İran’ın nükleer programda eriştiği noktayı engellemedi. Ama evet bu yaptırımlar zaman içinde İran’ı masaya getirdi. İran masaya geldiğinde nükleer alanda belli bir kapasiteye gelmişti. Anlaşma sonucunda sivil amaçlı nükleer enerji için uranyum zenginleştirme hakkını kazanan İran, aynı zamanda bunu kısıtladı”

ABD’nin bu anlaşmayı çok istediğini savunan Güney, “İran’ın nükleer kapasitesini daha da geliştirmesi ihtimali vardı. Bunun sonucunda bir askeri müdahale veya çatışma gibi tercihler kalıyordu. Ayrıca uluslararası toplumun onayladığı bir anlaşma olunca bu anlaşmaya rağmen İsrail’in bir askeri müdahalede bulunması da engellenmiş oldu” ifadesini kullandı.

Stratejik Düşünce Enstitüsü Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Programı Koordinatörü Doç Dr. Mehmet Şahin ise anlaşmada kazananın ABD olduğu görüşünde. ABD’nin nükleer müzakereler sayesinde gerilim yaşadığı İran’ı küresel sistemin sorunu haline getirdiğini ifade eden Şahin, ABD’nin yaptırımlarla İran’ı istediği çizgiye çekerek ülkedeki değişimin de önünü açtığını belirtti. Şahin, anlaşmanın Batı açısından bir diğer getirisinin ise Ortadoğu’da silahlanma yarışının önüne geçilerek İsrail’in bölgenin tek nükleer gücü olarak kalmasının sağlanması olduğunu söyledi.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Şaban Kardaş, nükleer anlaşmaya varılmasının ardından ABD’nin ilk kazanımının önemli bir gerilim kaynağını ortadan kaldırdığını ve bu sayede ABD’nin Ortadoğu politikasında bundan sonrası için büyük bir esneklik kazandığı değerlendirmesinde bulundu.

İran ile kötü ilişkilerin pek çok noktada ABD’nin bölgedeki opsiyonlarını sınırlandırdığını söyleyen Kardaş, “İran’ın nüfusu ve ekonomik potansiyeli düşünüldüğünde önemli bir güç. İran’ın gücü, ABD’nin kullanabileceği bir potansiyel taşıyor” dedi.

Kardaş, “İran açısından ise nükleer programı ötelemiş olacak. İran öncelikle mali yaptırımlardan kurtulmuş olacak. Onun da ötesinde İran’ın uluslararası toplumla ilişkilerinin normalleşmesinin İran’a pek çok açıdan büyük etkisi olacak. Enerji altyapısına yatırımlar, teknolojik yenilenme, uluslararası finansal sisteme yeniden entegrasyon İran’ın kazanımları arasında” ifadesini kullandı.

Washington merkezli Ulusal İran-Amerikan Konseyi Başkanı Trita Parsi, anlaşmanın diplomasi ve yumuşak gücün, ABD eski Başkanı George Bush döneminin sert ve askeri çözümleri destekleyen anlayışına galip geldiğini gösterdiğini belirterek, “Tarihi bir anlaşma. Sadece İran için değil, tüm bölgenin jeopolitiğini değiştireceği için tarihi. İran’ın güçlenmesi, bölgede Irak ve Suriye krizlerinin gidişatını da etkileyecek” değerlendirmesinde bulundu.

Hem İran’ın hem de P 5 artı 1 ülkelerinin anlaşmadan kazançlı çıktığını savunan Parsi, “Elbette ki anlaşmanın kalıcı olması, uygulanması sonucu belirleyecek. Kalıcı olursa uzun vadede tüm bölge kazanır. Kaybedenler sadece anlaşmaya karşı çıkan Suudi Arabistan ve İsrail oldu” diye konuştu.

MEF Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu ise müzakerelerden iki tarafın da kazandığı bir sonuç çıktığını belirterek, “Her iki taraf da kazanan durumda. ABD ve Batılı ülkelerin İran’ın nükleer silah sahibi olmasının ardından bölgedeki diğer ülkelerin de nükleer silah üretmek istemesine dair endişeleri giderildi. İran da anlaşma sayesinde uranyumu barışçıl amaçlarla geliştirdiğini ispat edecek fırsatı elde etti” ifadesini kullandı.

İran ile Birleşmiş Milletler’in (BM) beş daimi üyesi ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın oluşturduğu 5+1 ülkeleri arasında uzun süredir yürütülen müzakerelerde dün anlaşmaya varıldığı bildirilmişti.

İran’ın nükleer programına ciddi sınırlamalar getiren anlaşmaya göre, İran’a yönelik tüm yaptırımlar Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından yürütülecek doğrulama işlemine paralel olarak kaldırılacak.

Anlaşma gereği İran, nükleer silah geliştirmesine katkıda bulunabilecek fakat Ar-Ge çalışmaları dahil hiçbir eyleme girişmeyecek, nükleer madde ve malzeme tedariğiyle ilgili konularda sadece BMGK tarafından onaylanan kanalları kullanabilecek. Bunlara karşılık İran’a yönelik BM yaptırımları dahil tüm yaptırımlar, UAEA tarafından yapılacak doğrulama işlemlerine paralel olarak kaldırılacak. Ne AB ne de ABD yeni ambargo kararı almayacak.

Exit mobile version