Heyecan dolu bir NBA haftasını daha geride bıraktık. Zorlu maratonda All-star yaklaşırken takımların son durumları hakkında daha net fikirler oluşmaya başladı.
Cleveland Cavaliers’ın 3 galibiyet fark ile lider bulunduğu Doğu konferansında ligin henüz yarısı bile gelmemişken birçok şey netleşmeye başladı. Cleveland, Boston, Atlanta ve Orlando çok büyük bir aksilik olmaz ise saha avantajlarını ele geçirecekler.Hidayet’in ağırlığını yavaştan koymaya başladığı Toronto ve sıkıntılı olan guard bölgesine Alston takviyesi yapıp ilk maçta bundan iyi verim alan Miami 5 ve 6. sıralar için en büyük aday konumunda. Bu sezon iyi kadrosunu Ben Gordon hariç muhafaza eden ancak hayal kırıklığı yaratan Bulls’ta tam işler yoluna girmişken arka arkaya alınan yenilgiler koç Del Negro’nun koltuğunun sallanacağı dedikodularını yeniden alevlendirdi.Her ne kadar Derrick Rose bir allstar edasıyla oynasa da takım arkadaşlarının ona uyum sağlayamaması sebebiyle takımını istenilen düzeye çıkaramamakta. Bir başka temsilcimiz Ersan İlyasova’nın takımı Milwaukee Bucks ise inişli çıkışlı performansını devam ettiriyor. Gerçi Doğu’daki bu rezil tabloda inişli çıkışlı istikrarsız bir tablo bile playoff için ümit taşımaya yetecek gibi durmakta. Doğu’nun durumu o kadar içler acısı ki; Doğu’da playoff tablosunun içinde yer alan Chicago Bulls ve Charlotte Bobcats takımlarının deplasmanda aldığı galibiyet sayıları(3) ile Batı grubunda yer alan ve ligin en az galibiyet alan ikinci takımı olan Minnesota’nın deplasmanda aldığı galibiyet sayısı aynı. Şu an konferansın en tepesinde bulunsalar da Cleveland’ın istikrarsızlığı baş ağrıtıyor onlara. Staples Center’da Lakers’ı yenip, Carmelo’suz Denver’a, Nowitzki’siz Dallas’a yenilmek epey can sıkıcı durum olsa gerek. Aynı şekilde Orlando ve Atlanta’da oldukça enteresan yenilgiler alıyor. Boston ise bu sezon geçtiğimiz yıla göre daha mücadele ediyor fakat sakatlıklardan henüz yeni kurtuldular. Onların durumunu görmek için sanırım allstar sonrasını bekleyeceğiz.
Herkesin playoff şansının sürdüğü Batı konferansında ise Lakers liderliği devam etmekte. Artest’in sakatlığında savunma anlamında zorlanıyorlardı, o iyileşti bu kez Gasol sakatlandı ve bu seferde hücumda zorlanmalar başladı. Yinede Lakers’ın Kobe’nin insanüstü performansıyla konferansı lider bitirme olasılığı oldukça fazla. Özellikle Portland’a değinmek istiyorum. Batum, Outlaw, Rudy Fernandez, Blake, Przybilla, Oden gibi rotasyonun çok çok değerli oyuncuları sakat olmasına rağmen çok iyi iş çıkarıyorlar. Takımın sağlam yıldızları Roy, Miller ve Aldridge ise sakatlıkları olmasına rağmen forma giyiyorlar. Bu özverileri umarım onların saha avantajını ele geçirmelerine yardım eder. Texas takımlarının bu yıl biraz sönük performans gösterdiği konuşuluyordu 2-3 hafta evvel. Ancak Dallas aralarından sıyrıldı ve konferans ikinciliğine kadar yükseldi. Nowitzki’nin kolundaki bandajın çıkmasıyla daha iyi yerlere gelecekleri kesin. Memphis, Clippers, Sacramento, Hornets gibi güçlü fakat diğer rakiplerine göre kadroları daha mütevazi olan takımlarda playoff için büyük yarış vermekte. Suns ise Nash’in mükemmel liderliğinde yoluna devam ediyor. Ara sıra ilginç yenilgiler alsalar da iyi bir takım oldukları kesin. Son dönemde Amare’nin müthiş formu ve diğer oyuncuların ekstra katkıları takım için olumlu bir gelişme. Utah’ı sona saklamak istedim. Takımın ruhsuz oyunu ve kötü savunmasını bir tarafa bırakacağım. Utah yıllardır Deron Williams’a genç ve yetenekli bir yedek guard arıyordu. Maynor ile bu fırsatı bulmuşlardı ancak çok yanlış bir stratejiyle onu yollamak zorunda kaldılar. Bu durum belki kısa vadede onlara ekonomik olarak getiri sağlamış olabilir ama şu sıralarda Deron Williams’ın sakatlığı sebebiyle oynayamıyor olması ve Price’ın zaten sınırlı yeteneğine birde sakatlığının eklenmesi ‘’Maynor’ı ne diye gönderdik’’ sorularını sordurmaya başladı
Jazz seyircisine. Eğer ki Williams’ın sakatlığı ciddiyse ve bu yüzden maçlar kaybedilirse, Utah GM’i Kevin O’Connor,Utah’ta nasıl insan içine çıkacak merak ediyorum.
Herkesin keyifli,zevkli ve heyecan dolu NBA geceleri geçirmesi dileğiyle…
Mert Kaya