Moda Sistem : 4-2-3-1
Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan bir sosyal bilim uzmanı olan NationalTürk yorumcumuz Ersin Afacan’ın bu haftaki “Moda Sistem : 4-2-3-1” adlı yazısını sizlerle paylaşıyoruz:
Moda Sistem : 4-2-3-1:
BJK futbol takımının teknik patronu Schuster’i oynattığı 4-3-3 sistemi nedeniyle eleştirdiğimiz oldu. Alman çalıştırıcı ligin ikinci devresinde takımın oyun sistemini 4-2-3-1 olarak değiştirdi. Peki ülkemizde son yıllarda çok sık rastladığımız 4-2-3-1 sisteminin özellikleri nedir? Bu sistemde dörtlü savunma, önlerinde savunma ağırlıklı ve geriden oyun kurabilen oyunculardan oluşan iki tane ön libero, onların önünde forvet özelliği olan yani çalım, şut, top sürmek gibi hücum özellikleri bulunan ve hem kanatları kullanan hem de oyun içinde yer değiştirerek oynayan üç tane oyuncu ile en ileride tek forvet var. Ön liberolar hem önlerindeki arkadaşlarının hem de hücuma çıkan beklerin güvenliğini sağlıyor. Ayrıca her atakta mutlaka bir ön libero hücuma katılıyor. Dolayısıyla bu sistemde iki ön liberoya biraz daha fazla yük biniyor.
Mesela 2006 Kasım ayında Barcelona, Xavi ve Edmilson ile 2 ön libero, önlerinde de Messi, Deco ve Ronaldinho ile 3’lü, en önde de Eto’o ile tek forvet oynuyor ve önlerine geleni dağıtıyorlardı. Çünkü hücuma çok hızlı gidebiliyor, yer değiştiren ve asist de yapabilen santrforları ile skor üretiyorlardı. Ama Eto’o sakatlanınca, hedef santrfor özelliğinden başka bir becerisi olmayan, ağır Guddjohnsen ile bu işi daha zor yapmaya başlamışlardı. Chelsea bile Sheva’dan vazgeçip, 2 ön libero ve tek forveti Drogba, arkasında Ballack ile 4-2-3-1 sistemine geçmişti. Real Madrid de geçmişte Nistelrooy ile önde tek oynamayı, arkasına 3’lü blok koymayı çoktan kabullenmişti. Yani 4-2-3-1 sistemi, makine gibi işlemesi ve doğru adamları kullanması durumunda çok başarılı.
Bu sistemi sadece Beşiktaş değil FB ve GS’de uygulamaya çalışıyor. Aslında bu takımlar, 4-2-3-1 ile oynamaya çalışarak süper ligdeki diğer takımlara ve alt liglerdeki takımlara kötü örnek oluyor. Sorun onları uygulatan ve uygulayanların beceriksizliğinde. Çünkü teknik direktörler biraz da korkunun sonucu olarak bu sistemi seçiyorlar ve futbolu defansif olarak oynatıyorlar ama takımları yine gol yiyor ve yine defans sorunları yaşıyor.
Bu sistemde futbolcular orta ve uzun mesafeli pasla oynamak, bireysel özelliklerini daha çok kullanmak zorunda. Fakat mental antrenman yapmadıkları için zihinsel yetenekleri gelişmemiş futbolcularımızın maç stresi nedeniyle kas gerginlikleri artıyor ve koordinasyonları bozuluyor. Bu da pas hatalarına ve sisteme uymayan pozisyon yerleşmelerine sebep oluyor. Dolayısıyla 4-2-3-1 sistemi, bizim futbol yapımıza uymayan ve bugünkü futbol kültürümüzle oynamakta çok zorlanacağımız bir sistemdir.
Peki en uygun sistem hangisidir? Bence 4-1-3-2 sistemidir. 1994’de ABD’de yapılan Dünya Kupası’nı kazanan Brezilya Milli Takımı’nın Teknik Direktörü Carlos Alberto Parreira’nın ortaya koyduğu sistemde amaç; sağlam savunma, zengin orta saha, az sayıda gibi görünen ama hareketli forvet, sahanın tamamını en elverişli biçimde kaplama ve böylelikle enine-boyuna parsellendiğinde en dar ve en genişlerde üçlü bir oyuncu bloğu sağlama yani topun bulunduğu her yerde üçlü bir baskı kurma ve bütün bunların sağladığı topa kolayca uzun süre sahip olabilmektir. GS’nin de 4-1-3-2 sistemi ile UEFA Kupası’nı aldığını hatırlayın…