Mevlâna Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Nuri Şimşekler ‘Ne olursan ol gel’ sözlerinin Mevlana’ya ait olmadığını söyledi. Şimşekler ayrıca Mevlana’nın hümanist olmadığını da iddia etti.
Doç. Dr. Nuri Şimşekler YeniŞafak gazetesinden Nuray Çakmak’a konuştu.
İşte o röportajdan çarpıcı bölümler:
Mevlâna hazretlerinin ‘hümanist’ olduğunun iddia edilmesi ve bu şekilde yansıtılmaya çalışılması konusunda neler düşünüyorsunuz.
Öncelikle net olarak belirteyim ki Mevlâna bizim anladığımız şekilde batılı düşüncesinin dikte ettiği bir hümanist değildir. İnsanı asla tanrılaştırmaz, Tanrı’nın insanda cüz yani parça olarak var olduğuna dikkat çekerek ‘Ben ona kendi ruhumdan üfürdüm’ ayet-i kerimesine binaen her insanın Allah’tan bir parça, bir cevher taşıdığının üzerinde durur. Onun için önemli olan kişinin hangi milletten, hangi toplumdan olduğu, sosyal ve maddi konumunun ne olduğu değil içindeki bu cevherine, özüne ne kadar tabi olduğudur. Mevlâna’nın insan sevgisi de bu tabi olma oranına göredir.
Yine Mevlâna’ya göre kötü insanlar bile güzel insanların ayırt edilebilmesi için kutlu bir görev yerine getirir. Zıd zıddıyla bilinir düsturu gereğince Ebu Cehil olmasaydı Peygamber efendimizin güzelliği görünemeyebilirdi. Mevlâna’ya göre kesin olarak iyi ya da kötü insan yoktur. Herkes yaratılışı gereği Yüce Allah’ın nurunun tamamlanmasına hizmet eder. Ona göre bu kötü kişiliklerden ders çıkarıp onlar gibi olmamak önemlidir. Çünkü Yüce Allah bunları bir misal olarak önümüze koymuş ve tercihi kişinin iradesine bırakmış ve dolayısıyla bir imtihana tabi tutmuştur, tutmaktadır. Kısacası Hz. Mevlâna’nın ‘yaratılmıştan şikâyet, Yaradan’dan şikâyettir’ sözü diyeceklerimizi özetler.
‘Ne olursan ol yine gel’ cümlesinin Mevlâna hazretlerine ait olmadığına dair birçok görüş var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz. Mevlâna hazretlerinin kendine ait birçok özlü sözü olduğu halde kaynağı hakkında şüpheler olan bu söz neden bu kadar çok kullanıyor sizce?
Evet, bu söz son elli yıldır kullanıla gelir olmuştur, öncesinde yoktur. Mevlâna’nın tüm şiirlerinin yer aldığı 1368 tarihli Mevlâna Müzesi’ndeki yazmada bu rubai yoktur. Bilimsel olarak hazırlanan divanlarda yoktur. Çok sonraları istinsah edilen bir yazma nüshanın kenarına sonradan farklı bir yazı ile derkenar olarak yazılmış ve oradan alınarak kullanılmaya başlanmış. Aslında bu rubainin aynısı Mevlâna’dan 170 yıl kadar önce yaşayan Horasan bölgesi mutasavvıflarından Ebu Said-i Ebul Hayr’ın divanında da görmekteyiz. Yine birkaç şairin divanında da bu rubai mevcut. Tam olarak kime ait olduğunu tespit etmek zor, ama Hz. Mevlâna’ya ait olmadığı kesin gibi.
Bu rubaideki anlam insanları öyle kuşatıyor ki, ötekileşmeden, daha önceki yapılan kötü işlerden umutsuzluğa kapılmadan yeni bir başlangıç imkânı sunduğu için insanların hoşuna gidiyor. Bir de tabi turizm amaçlı olarak ‘gel’ davetiyle Konya’ya gelme söz konusu işleniyor. Ancak buradaki ‘gel’ sözü vahdete, birliğe ve Yüce Allah’ın davetine, ilahi aşka gel, demektir. Eski yanlışlardan, günahlardan soyunup, tövbe ederek arı duru vahdet ırmağına dalmak için gel, demektir. Bu rubaiden bunların anlaşılması gerekirken adeta ‘Mevlâna Türbesine-Müzesi’ne’ gel gibi bir anlam yükleniyor, bu da yanlıştır. Kime ait olursa olsun bu rubai ‘Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz’ ayetinin bir tefsidir, o şekilde anlaşılmalıdır.”
Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 104)