Alman Yeşiller Partisi milletvekili Memet Kılıç, Gezi Parkı eylemeri sırasında yaşanan olayların mutlaka AİHM’ye taşınacağını söylerken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı mezhepsel ırkçılık yapmakla suçladı.
Alman Deutsche Welle haber ajansına göre, Alman Yeşiller Partisi federal milletvekili Memet Kılıç, Gezi Parkı’nda başlayan ve çeşitli kentlere yayılan protesto eylemleri konusunda sert açıklamalarda bulundu. DW Türkçe’ye verdiği demeçte eylemcilere yönelik polis şiddeti ve hükümetin tutumuyla ilgili sert eleştirilerde bulunan Kılıç, iç hukuk yolları tükendiğinde mutlaka konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınacağını, Birleşmiş Milletler Irkçılığa Karşı Mücadele Komisyonu’nun da devreye sokulmasının zamanı geldiğini dile getirdi.
Yeşiller Partisi Milletvekili Memeh Kılıç ayrıca, “Türkiye Başbakanı mezhepler üzerinden ırkçılık yapmayı kendine görev edinmiştir. Başkalarının mezhepleriyle uğraşıyordu. Şimdi bu iyice belirginleşti. Onun için bunu o noktalara taşımanın zamanı geldi diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu. ‘İlk kez avukatların avukatları gözaltına alınıyor’ diyen Kılıç, Gezi Parkı protestolarına destek veren avukatların gözaltına alınmasının akabinde meslektaşlarını koruyan avukatların da tutuklanmasını eleştirerek, “12 Eylül döneminde bile avukatların avukatlarının gözaltına alındığına tanık olmadık, bugün böyle bir hukuksuzluk yaşanıyor” dedi.
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: Zamanında askerî darbe yapanlar, ‘Biz hukuk devletini ortadan kaldırıyoruz’ dediler. Şu anki hükümet ise hukuk devletini getireceğiz iddiasıyla halka gözdağı vermeye çalışıyor, ‘Bakın ben sizin avukatlarınızı dahi yerlerde sürüklüyorum, siz kimsiniz’ demek istiyor.
Alman Avukatlar Birliği, yaşanan olayları avukatlığa yapılmış bir saldırı olarak nitelendirerek, gösteri ve fikir hürriyetinin olmadığı bir yerde hukuk devletinin de olamayacağı açıklamasında bulundu. Alman Barosu Uluslararası İnsan Hakları Birimi Müdürü Franz Peter Altemeier, Türkiye’deki gelişmeleri endişeyle izlediklerini, savunma bağımsız olmadığı takdirde adaletin tecelli edemeyeceğini ifade etti. Altemeier, “Öncelikle olanları dikkatle izliyoruz. Hukukî olanaklar sınırlı. Türk hukuk sistemi bazı şeyleri mümkün kılmıyor. Ama hukuki olanakların yanı sıra siyasi olanaklar da mevcut. Yaptığımız basın açıklamaları ve organizasyonlarla kamuoyunu harekete geçirmeye ve bu konuda hükümete politik baskı yapmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Franz Peter Altemeier, uluslarası hukukun da devreye sokulabileceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: Bireysel olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmak mümkün. Zira bu platformda alınan kararlar doğrultusunda insan hakları ihlallerine karşı savunma ve tazminat yolu açıktır. Ancak en önemlisi Türk meslektaşlarımızın gösterdiği dayanışmadır. Lütfen dayanışmanızı, birliğinizi devam ettirin. Bu resimle alacağınız uluslararası destek çok daha büyük olacaktır.