Maalesef, çeyrek yüzyıldır, halkımızın on binlerle ifade edilebilecek sayıda evladı, ölüyor ve ölmeye de, devam ediyor.
Hepsine Allah rahmet eylesin ve acılı ailelerine de, yine Allah sabır ve dayanma gücü versin…
Her gün ölüm, her gün kan ve maalesef, artık yüreğimiz kaldıramıyor, bunca acı ve gözyaşını…
Bu, çözümsüzlükten beslenip boy salan, sürün cem de ki, tarifsiz acılarımız, maalesef, izahtan yoksundur.
Bu yara, ülkemizin gelişimi önündeki, en büyük kangren ve en önemli engeldir.
Ve şu da unutulmamalıdır ki, maalesef, bu uzun süreç boyunca, her anlamda, her şey ama her şey, sadece bizden götürmektedir. Yani, tüm bu olan biten her şeyin, tek kaybedeni, maalesef yine bizleriz.
Birkaç gündür, koca, koca devlet adamlarımızın ve her yöreden aydınlarımızın vb. bu işi doğru algılayıp, doğru reçeteler sunmaktaki aczi de, bu işin geleceği ile ilgili olarak, ümitsizliğimizi hepten katlamaktadır.
Çeyrek yüzyıldır sürüp giden bu çözümsüzlük buhranı ve beraberindeki kan ve şiddet, et ve tırnak misali olmuş, ülkemizdeki zengin çeşitliliğin, zedelenmesinde ki, en önemli fay hattıdır, aynı zamanda.
Yalnız, bu oldukça uzun seyreden, çözümsüzlük süresince, bu ülkede, bu işin çözümsüzlüğüne, göz yummuş bulunan, bu güne kadar gelmiş geçmiş, tüm mevkililerin, bu işte vebalinin olacağını da, tarih, yeri ve zamanı geldiğinde, ortaya koyacaktır.
Burada, göz ardı edilmemesi gereken, en önemli etkenlerden biri, artık hakkıyla, doğru açılım reçetelerinin, yine hakkıyla, bir an önce oluşturulmaya çalışılmasıdır. Ve yine, bu yöndeki samimiyette, göz ardı edilmeden.
Yine, çok önemli bir diğer etkende, ülkemizin, her anlamda, AB yolundaki tüm reform ve iyileşmelerinin, yine hakkıyla ve firesiz tamamlamasının, her açıdan, tüm ülkemiz problemlerinin çözümüne, olağanüstü katkı sağlayacağıdır.
Yani doğru olan, hiçbir demokratik iyileşmeden, geri adım atılmamalıdır…
Hadi hayırlısı…
Sinan Adıgüzel