Sportif alanda zihinsel performans antrenörlüğü yapan NationalTurk yorumcusu Ersin Afacan’ın ‘Küstüm Oynamıyorum – 3’ başlıklı yazısı;
27-Ağustos-2013 tarihinde “Küstüm Oynamıyorum” adlı bir makale yazmıştım ve demiştim ki “Volkan Şen, hüngür hüngür ağlayarak sahadan ayrıldı. Peki Volkan’ın bu davranışının mental açıklaması nasıl olur?”
Daha sonra 07- Nisan-2014 tarihinde yine aynı başlıklı bir makale yazdım ve bu sefer kahramanımız Selçuk İnan’dı. O makalemde ise şunları yazmıştım “GS-FB maçında Galatasaray’ın kaptanı Selçuk İnan, tribünlerin kendisini sürekli ıslıklaması ve çektiği şutun ardından Mancini’nin kendisine kızmasına tepki gösterdi ve oyundan çıkmak istedi. Bu tepkiye kızan Mancini, oyuncusunun geri oyuna dönmesini söyledi. Selçuk İnan oyundan çıkmakta ısrar etti. Drogba, Sneijder hatta Fenerbahçeli Gökhan Gönül’ün ısrarlarına rağmen oyuna dönmeyen Selçuk İnan oyundan çıkarken yaptığı hareket futbol sahalarında az görülecek cinstendi. Selçuk İnan oyundan çıkarken formasını ve kaptanlık pazubantını çıkarttı ve Tugay Kerimoğlu’na verdi. Selçuk daha sonra soyunma odasının yolunu tuttu.”
Yukarıdaki profesyonellikle bağdaşmayan bu davranışlara, bu hafta oynanan FB-BJK maçında tribünlerin kendisini ıslıklaması ve “Sow, Sow” diye tezahürat yapmasına kızan Emenike’nin formasını çıkarıp soyunma odasına gitmesi eklendi.
Peki, profesyonel bir futbolcuya yakışmayacak şekilde davranıp takım arkadaşlarını sahada yalnız bırakan Volkan, Selçuk ve Emenike’nin bu davranışının mental açıklaması nasıl olur?
Öncelikle Emenike’nin sözleşmesi acilen feshedilmelidir. Çünkü Fenerbahçe, “Dingo’nun Ahırı” değil. Yabancı futbolculara performans için çok fazla para ödeniyor. Sahadan kaçsın diye bu paralar ödenmiyor. Yoksa Volkan, Selçuk, Emenike derken yaptırımsız kalan bu davranışlar yaygınlaşmaya başlayacak.
Olayın mental açıklamasında “Stres” boyutu bir önem oluşturmaktadır. “Baskı Altında İyi Performans Sergilemek” benim mental antrenmanlarda stres konusunda ele aldığım egzersizlerden biridir. Genç sporculardan tutun da tecrübeli profesyonellere kadar hemen her sporcu, belirli dönemlerde, yarışmanın ve seyircilerin yoğun baskısı altında duygularının ve huzurunun kontrolünü kaybedebiliyor. Bu sorunu yaşayan sporcular, özellikle maçta rahat hareket edemez. Hata yapmaktan korkarlar ve adeta yaprak gibi titrerler.
Dolayısıyla duygusal kontrolden mahrum bir zihinsel durumda maç oynadıkları için yeteneklerine uygun performans sergileyemezler. Peki profesyonel sporcular, yarışmada sakinlik ve dengeyle oynamayı nasıl öğrenecekler? Elbette bir uzmanın yardımıyla. Sporda psiko-sosyal alanda çalışan ve mental antrenman konusunda tecrübeli olan bir zihinsel performans antrenörü nezaretinde, bilişsel ve davranışsal terapi ilkeleri doğrultusunda sezon boyu çalışan sporcu, mental sorunları çözmede çok fazla zorluk çekmez.
Bizim mental antrenmanların felsefi temelini oluşturan Stoacı felsefenin temsilcilerinden Roma İmparatoru Marcus Aurelius, öğretmeni Epiktetos’tan şunu öğrenmiştir: “Bizi rahatsız eden olaylar değil onları görüş biçimimizdir.” Dolayısıyla M.Aurelius der ki “Düşünceni yok et, şikayetin de yok olur. ‘İncitildim’ şikayetini ortadan kaldır, incinme de ortadan kalkar.”
Makalemi filozof Epiktetos’un “Düşünceler ve Sohbetler” adlı kitabından bir alıntı ile bitiriyorum: “Bir taşa küfret; neye yarar bu? Taş seni duymaz. İşte bu sebeple taşı taklit et ve sana edilen küfürleri duyma”
Ersin Afacan / NationalTurk
https://twitter.com/mentaldestek