Pazartesi günü oynanan Trabzonspor-Ç.Rizespor maçında Volkan Şen, oyunun durduğu esnada taç kenarında bir taraftarın kendisine sarf ettiği sözlerin ardından gözyaşlarını tutamadı. NationalTurk yorumcusu Ersin Afacan’ın yazısı;
Volkan, hüngür hüngür ağlayarak sahadan ayrıldı. Peki Volkan’ın bu davranışının mental açıklaması nasıl olur?
Ülkemizde bu tip olaylara pek çok örnek vermek mümkündür. Küfür, sporumuzun bir gerçeği ve ileride de bu tip olayların yaşanacağı kesin. Bizim çalışma alanımız açısından bu tip olayların “konsantrasyon” konusuna girdiğini söyleyebilirim. Profesyonel sporcuların maç oynanırken maçın gidişatına değil de tribünlere odaklanması ve dikkatini kendisine söylenenlere kaydırması ciddi bir eksikliktir.
Olayın “kendini kontrol” boyutu ise daha önemlidir. Böyle bir durumda, sporcularıma “incinme ile zarar görme” arasındaki farktan bahsediyorum. Çünkü sporcular, incinmemeyi öğrenirse kendilerini çok sayıda kaygıdan ve belki de zarardan koruyabilir. Taraftarlar, sporun içindeki insanları incitmeye çalışırsa özellikle sporcuların incinmeyi reddetme seçenekleri var. Sadece bunu nasıl yapacaklarını bilmeleri gerekiyor.
İnsanlar kendi rızaları olmadan incinemezler. Yani iradeniz dışında zarar görebilirsiniz ama iradeniz dışında incinemezsiniz. Mesela sizden borç alan birisi borcunu ödemezse zarar görürsünüz ki bu durum iradeniz dışındadır. Fakat siz bu duruma “aptal yerine konuldum” tarzında yorumlar getirirseniz incinmeyi kabul etmiş olursunuz.
Bizim mental antrenmanların felsefi temelini oluşturan Stoacı felsefenin temsilcilerinden Roma İmparatoru Marcus Aurelius, öğretmeni Epiktetos’tan şunu öğrenmiştir: “Bizi rahatsız eden olaylar değil onları görüş biçimimizdir.” Dolayısıyla M.Aurelius der ki “Düşünceni yok et, şikayetin de yok olur. ‘İncitildim’ şikayetini ortadan kaldır, incinme de ortadan kalkar.”
Bu felsefeden yola çıkarak sporun içindeki insanlara, bir hakaretin oyundan çıkmak gibi bir misilleme için haklı bir sebep olmadığını öğretmek gerekir. Sporcularıma, sözlerle incinmelerini önleyebilmek için onların kendilerine ait ahlaki bir öz değer geliştirmelerine yardımcı oluyorum. Böylece başkalarının onlar hakkındaki düşünceleri ve söyledikleri, kendi düşünceleri ve hayatlarında önemli olan insanların düşündüklerinden daha az önemli oluyor.
Olayın “Stres” boyutu da ayrı bir önem oluşturmaktadır. “Baskı Altında İyi Performans Sergilemek” benim mental antrenmanlarda stres konusunda ele aldığım egzersizlerden biridir. Genç sporculardan tutun da tecrübeli profesyonellere kadar hemen her sporcu, belirli dönemlerde, yarışmanın yoğun baskısı altında duygularının ve huzurunun kontrolünü kaybedebiliyor. Bu sorunu yaşayan sporcular, özellikle maçta rahat hareket edemez. Hata yapmaktan korkarlar ve adeta yaprak gibi titrerler. Dolayısıyla duygusal kontrolden mahrum bir zihinsel durumda maç oynadıkları için yeteneklerine uygun performans sergileyemezler. Peki profesyonel sporcular, yarışmada sakinlik ve dengeyle oynamayı nasıl öğrenecekler? Elbette bir uzmanın yardımıyla. Sporda psiko-sosyal alanda çalışan ve mental antrenman konusunda tecrübeli olan bir zihinsel performans antrenörü nezaretinde, bilişsel ve davranışsal terapi ilkeleri doğrultusunda sezon boyu çalışan sporcu, mental sorunları çözmede çok fazla zorluk çekmez.
Makalemi filozof Epiktetos’un “Düşünceler ve Sohbetler” adlı kitabından bir alıntı ile bitiriyorum: “Bir taşa küfret; neye yarar bu? Taş seni duymaz. İşte bu sebeple taşı taklit et ve sana edilen küfürleri duyma”
Ersin Afacan / NationalTurk