Yazar Orhan Pamuk’un Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin açılışına davet edilmesi üzerine Komünist Gençlik çok sert bir açıklama yayınladı.
Komünist Gençlik, Orhan Pamuk’un Boğaziçi Üniversitesi’nde Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin açılışına katılacak olmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Nâzım bu müsamereye sığmaz” dedi.
Komünist Gençlik’in açıklaması şöyle;
“15 Aralık’ta Boğaziçi Üniversitesi, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin açılışını yapıyor. Nâzım adının bir araştırma merkeziyle yaşatılması fikri, bizleri ancak sevindirebilir.
Ancak açılışta konuşma yapmak üzere davet edilen ismin Orhan Pamuk olması, kibarlaştırarak söyleyelim, “pes artık” dedirtmiştir.
Kim nasıl tanırsa tanısın, biz Orhan Pamuk’u Ortadoğu’da emperyalizmin gözünü diktiği coğrafyalarda, kanla sulanan girişimlerin ortağı olmakla tanıyoruz. Orhan Pamuk Suriye’ye yönelik saldırganlığın “entelektüel” boyutlarından birisi olan bir bildiriye imza atmış ve “sonunuz Kaddafi gibi olur” deme cüretini göstermiştir. Tam da Amerikan füzelerinin Suriye’ye çevrildiği bir anda yapılan, adlı adınca tetikçiliktir.
Tetikçiliği yapılan ise, Irak’ta, Afganistan’da ve başka coğrafyalarda, sayıları milyonlarla anılan masum insanların katilidir. Tam da Nâzım’ın “yabancının roketi” diye tanımladıklarıdır, Orhan Pamuk’un yan yana durduğu… Nâzım yaşamı boyunca, bu roketi yenecek olanların safında durmuştur.
Orhan Pamuk, “putları yıkan” şairin putlarından birisidir. Nâzım Hikmet’i anlatmak Orhan Pamuk’a düşmez.
Sabahattin Eyüboğlu’nun ‘Bütün çağlarda yazarın soylusu ezilenden yana, soysuzu ezenden yana olmuştur’ deyişini hatırlarız. Nâzım Hikmet bir yandadır, Orhan Pamuk diğer yanda…
Hepsi bir yana, bu açılışta yeterince gerçekçi olunması gerekir.
Nâzım Hikmet’i mi anacağız? Din derslerinin müfredattaki yerinin her geçen gün genişlediği günümüzde, “din dersleri hocasının resmini yapan kurşun kaleminle yık, Mızraklı İlmihalin yeşil sarıklı iskeletini…” diyerek çocuklara öğüt veren şairi de analım.
Nâzım Hikmet’i mi anacağız? Dönemin “Erdoğan’ı” Adnan Menderes için ” Milletimin en talihsiz gecesi, ana rahmine düştüğünüz gecedir” ” diyen aydını da analım.
Nâzım Hikmet, her şeyin yanı sıra, bu dizelerdir.
Evet, Nâzım kimsenin “üzerine zimmetli” değildir. Aynı partinin, o zamanlar yasaklı olan komünist partinin üyeleri olsak da iddiamız bu değil. Nâzım Hikmet bu memleketin şairidir.
Ama bu onun değerlerinin bir çırpıda görmezden gelinmesine sessiz kalacağımız anlamına gelmez. Yukarıdaki büyük tezatı hasır altı edip Orhan Pamuk’la yapılacak bir müsamere, Nâzım’ı, onu hiçbir zaman anlamayacak olması yanı sıra, onunla karşı kamplarda yer alan birisine anlattırmak olur.
Nâzım Hikmet’in adının yaşatılmasına evet, değerlerinin çöpe atılmaya çalışılmasına hayır!”