CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Başbakan Erdoğan’a seslendi: 76 milyonluk Türkiye’nin bütün yurttaşlarını Abdullah Öcalan’ın ağzına baktırdın. Bundan utanmadın mı?
Partisinin grup toplantısında konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasi, barış ve huzur için hükümete çözüm önerileri sunarken, Siyasal Partiler Yasası’nın değiştirilmesini istedi. Lider sultasına son verilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, ”Milletvekillerini kim seçiyor- Liderler, masanın başında yazıyor isimleri, vatandaşın önüne koyuyor ‘bunlara oy vereceksin’ diye. Bir de ‘oy vermezsen ceza yazarım’ diyoruz” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, milletin vekillerini milletin kendisi seçmesi için Siyasal Partiler Yasası’nın değiştirilmesini önerdi.
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı bir konuşmada, ”Sevgili Diyarbakırlılar, size modern hapishane yapacağım” dediğini belirten Kılıçdaroğlu, dünyanın hiçbir ülkesinde bu şekilde bir demokrasinin görülmediğini söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, yeni cezaevleri açmak yerine Diyarbakır Cezaevi’nin, ”demokrasi ve insan hakları müzesi” yapılması gerektiğini ifade etti.
Uludere’de yaşanan olaya değinen Kılıçdaroğlu, 34 kişinin katledildiğini ancak hükümetin bu olayın üstünü kapatmak istediğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, bu konuda her siyasi partiden eşit üye sayısı ile bir komisyon kurularak, demokrasi ayıbından kurtulunabileceğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, önerilerini şöyle sürdürdü:
”Bir demokrasi harsızlığı yaşanıyor bizim ülkemizde. Vatandaş gidip ‘a’ partisine oy veriyor ama ‘b’ partisi milletvekili çıkarıyor. Oy hırsızlığı… Bunun nedeni yüzde 10 seçim barajı. Milletin oyuna saygı istiyorsan ya barajı kaldıralım ya yüzde 5 ya 1 yapalım. Oturup terör örgütü mensuplarıyla bunu konuşacağına, adam gibi yasayı getir parlamentoda konuşalım.
Herkesin inancına saygı göstereceksin, herkes nerede ibadet yapmak istiyorsa, ona bu imkanı sağlayacaksın. Bunu yapamazsın; bana demokrasinden, insan haklarından, barıştan bahsedersin.
Gizli tanık, gizli dinleme, gizli takip modası çıktı. Demokrasilerde var mı böyle şey- Özel hayatın gizliliği vardır demokraside. Bu, devletin güvencesi altındadır. Tecavüzcüyü, yalancıyı gizli tanık yaptınız. Bu demokrasi ayıbıdır. O yargıçlar o savcılar bunların altında kalacaktır. Getir kardeşim buna son verelim. Böyle rezalet mi olur-
Nevruz, Anadolu’nun geleneksel bayramıdır. Nereye gitseniz kutlanır. Yalnızca Anadolu’da değil Tacikistan’da da Özbekistan’da da Azerbaycan’da da kutlanır. Sen yasakladın nevruzu. Gel, barış olacaksa nevruzu da bayram yapalım herkes kutlasın. 19 Mayıs’ı, 23 Nisan’ı yasaklayandan demokrasi mi beklenir- Kendi ülkesinin tarihine sahip çıkmayanlardan demokrasi mi beklenir-
Bir ülkede medya özgürlüğü yoksa, vatandaşın haber alma özgürlüğü yoktur. Demokrasi, barış mı istiyorsun- Özgür medya mı istiyorsun- Gel altyapı oluşturalım, yasa çıkaralım medya özgür olsun. Senin talimatınla haber yapmasın, senin talimatınla gazetecilerin işine son verilmesin. Medyanın özgürlüğü için yasa çıkaralım. Medya özgürlüğüne saygı duyacağımıza yönelik millete taahhütte bulunalım.
Koç Üniversitesi’nden öğrencilerle beraberdik. Öğrencilere sordum, ‘(Türkiye’de medya özgür) diyen arkadaş el kaldırabilir mi-‘ dedim. Salondan tek bir el kalkmadı. Demokrasi önce insanın kafasında, ruhunda olacak. Medyayı baskı altına alacaksın, sonra ‘demokrasi’ diyeceksin.
Hal böyleyken diyebilirler ki ‘yeni mi aklınıza’ geldi. Ne söylüyorsak, söylediğimiz her cümlenin arkasında olduk. Bu söylediklerimizin tümüyle ilgili kanun teklifi var CHP’nin.
Sözümüz sözdür. Başkalarının yaptığı gibi bugün söyleyip ertesi gün vazgeçmeyiz. ‘Yalancıdan Başbakan olmaz’ demiştim.”
Bütün bunlara rağmen gazetecilerin, ”CHP’nin çözüm öneriler nedir-” diye sorduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ”Pes… Raporlarla anlatıyoruz duymuyorlar, görmüyorlar bizi. Üç maymunları oynamak medya mensuplarına, demokrasiye yakışmaz. Bir Allah’ın kulu da kalkıp şu soruyu sormuyor: ’11 senedir iktidarlar ve başında Recep Tayyip Erdoğan var. Bırakın bir sayfayı, yarım sayfalık çözüm önerilerini gören var mı-‘ diye. Recep Tayip Erdoğan ne diyor: ‘Bana güvenin’ diyor. Tek söylediği o. Sabah, akşam, günün 24 saatinde her gün yalan söyleyen adama nasıl güveneceğiz biz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
”Recep Tayyip Erdoğan’a şunu sormak isterim: 76 milyonluk Türkiye’yi, bütün yurttaşları Abdullah Öcalan’ın ağzına baktırdın. Bundan utanmadın mı-
Recep Tayyip Erdoğan’a ve hükümetine güvenmiyoruz. ‘Neden CHP konuşmuyor-‘ diye saldırıyorlar. 300 milletvekili var. Onlardan tık yok. Neden söylemiyorsunuz. CHP’liler konuşur. Yeri ve zamanı gelince konuşurlar.
Süreçten kimsenin haberi yok. Bakanların da haberi yok. O milletvekillerinin zaten dünyadan haberi yok. Geçenlerde biri söylemiş, ‘Meclis’te sıkıldım. Sadece el kaldırıp indiriyorum’ demiş. Önemli bir görev yapıyor. Belki kilo da verir. El kaldırıp indirdiğiniz yasadan haberiniz yoksa, vatandaş sormayacak mı ‘neden el kaldırıyor, indiriyorsunuz’ diye. Parlamentoyu bu kadar aşağılamak bir milletvekiline yakışır mı-
Bizim temel kaygımız hayal kırıklığıdır. Telafisi imkansız sorunlara yol açar hayal kırıklığı. 2004 yılında Erdoğan Brüksel’de müzakerelere başlamak için imza attı geldi. O dönem sağ duyulu ses yine CHP’den çıktı. Sayın Baykal, ‘Bu anlaşmanın altına imza atmayın’ dedi. Ama bastı imzayı geldi.”
Bazı gazetelerde bunun üzerine ”Avrupa ihtilali” manşetleri atıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, ”Ne oldu- AB, derin bir hayal kırıklığı oldu. Sizi uyaran kimdi- ‘Yanlış yapıyorsunuz’ diyen kimdi- Türkiye’ye geliyorsunuz ve yazı gönderiyorsunuz, ‘İmza attım ama şuraya karşıyım…’ Neden imza attın o zaman-” diye konuştu.
”Karşımızda bir değil iki Erdoğan var” diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın farklı zamanlarda bazı konularda yaptığı açıklamalarının yer aldığı görüntüleri izletti. Kılıçdaroğlu, bu görüntülerin, hükümet tarafından yapılan şikayet sonucunda Türkiye’nin alan adında internet üzerinden yayınının durdurulduğunu belirterek, ”Kendi kasetini, sözlerini yasaklamak isteyen Başbakan. Yalancıdan Başbakan olmaz” ifadesini kullandı.