GündemManşetPolitikaTürkiyeUzak Doğu

Kemal Kılıçdaroğlu: Söz verdim bir daha bu adama başbakan demeyeceğim

Bali

Kemal Kılıçdaroğlu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çanakkale’de konuştu. Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için ‘Söz verdim, bir daha bu adama başbakan demeyeceğim’ dedi.

Partisinin Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitinginde konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bazı kişilerin “Yasaklarla, yolsuzlukla mücadele edeceğim” diyen bir partiye oy verdiğini ama şimdi “halk için değil cebi için çalışan bir iktidarla” karşı karşıya kaldıklarını ileri sürdü.

Hep beraber düşünmek gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Söz verdim, bir daha bu adama ‘başbakan’ demeyeceğim. Her şeyi görüyorsunuz, bütün dünyanın gözü önünde oluyor, Amerika’dan Japonya’ya kadar herkes ülkede olanı biteni görüyor. Onlarca ses kaydı yayınlandı, hiçbirisine ‘Sahte değil’ demediler. Ne zamanki kendinin ses kayıtları çıktı, başladı. ‘Efendim bu yalandır’. Sen yalan söylüyorsun başçalan” diye konuştu.

Siyasete başladığı gün, mal varlığını internet sitesinden açıkladığını dile getiren CHP lideri, şunları kaydetti:

“Herkesin zengin, varlıklı olmasını isteriz, tek bir koşulla, alın teriyle kazanılıyorsa bir sorun yok. Başçalan, mal varlığını açıkladı mı? Çocuklarının, kardeşinin mal varlığını açıkladı mı? Başçalana bir tavsiyem var, benimle uğraşmayı seviyor. Eskiden derdim ki ‘Erkeksen çık televizyona karşıma’. Artık bir hırsızla karşı karşıya gelmeme herhalde sizin izin vermemeniz gerek. Bir hırsızla televizyon kanalında yan yana gelmeyi uygun görür müsünüz? Ben uygun görmüyorum. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenle nasıl yan yana geleyim? Üstelik tek başına da malı götürmüyor, aile boyu götürüyorlar. Daha önce de zaten sloganları öyleydi. Ne diyorlardı? ‘Büyük düşünün’ yani ‘Büyük götürün’ diyorlardı. Büyük götürüyor onlar da.”

“Artık adı ‘başçalana’ çıkan bir insanın Türkiye Cumhuriyeti’nde başbakanlık koltuğuna oturmaması gerekir” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

NationalTurk World Son Dakika

“Buradan, Çanakkale’den söylüyorum; sende ar, haya, utanma duygusu, Allah korkusu varsa o koltuktan derhal ayrıl. Emekçi kardeşlerime sesleniyorum, sizin aylığınız neden düşük? Birisi 30 milyon avro götürürse fatura size çıkacak. Çiftçi kardeşlerime sesleniyorum, ektiğiniz ürünün karşılığını neden alamıyorsunuz? Bir adam, 30 milyon avro bir günde dağıt dağıt bitmiyor, arta kalanı bu. Bunu götürüyorsa sen malının karşılığını alamazsın. İşsiz kardeşlerime sesleniyorum neden iş bulamıyorsun? Eğer bu hırsız daha iktidarda kalırsa sen yine işsiz kalmaya devam edeceksin.”

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

CHP lideri, değişim vakti geldiğini ifade ederek, “Gün, kendimize gelme, Türkiye’yi ayağa kaldırma, ülkemize, demokrasimize sahip çıkma günüdür. Eğer bunları yaparsak babalarımıza, dedelerimize, şehitlerimize verdiğimiz sözü yerine getirmiş oluruz. O nedenle AK Parti’ye oy verenlere sesleniyorum; gün, helal süt emmişlerin iktidara taşınma günüdür. Gün, sizden alınan her kuruşla ilgili size hesabını veren bir iktidarın iktidara getirilme günüdür. Gün, bugündür. Hep beraber bunun mücadelesini, kavgasını yapacağız” dedi.

-“Demokratik yollardan bunların hesabını soralım”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Benim her soruya yanıtım var, her soruya cevap veririm” dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her soruya cevap verir mi, verebilir mi? Hani bir bakan vardı, 700 bin liralık kol saati… Kimden aldı? Zarrab’tan aldı? Hani bir bakan vardı. Oğluna telefon ediyor sabahın köründe, ‘Oğlum kaç lira var’ diyor, ‘Baba 3-5 kuruş var’ diyor. ‘Oğlum kaç lira var’ diyor, ‘Biraz var’ diyor. ‘Oğlum sana soruyorum kaç lira var’ diyor. ‘Baba 1 trilyon civarında bir para var’ diyor. Şimdi bunların tamamı doğru, tamamı gerçek. Bir bankanın genel müdürünün evinde, ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar gerçek. Artık bunların üstü örtülemez, bunlar kapatılamaz. Dünyanın hiçbir ülkesinde devletini soyan bir başbakan, başbakanlık koltuğunda oturamaz. Başbakanlık koltuğu, namuslu insanların oturduğu koltuktur, hırsızların oturduğu koltuk değildir. Dünyanın her tarafında Türkiye, hırsız bir başbakan konuşuluyor. Böyle bir şey olamaz böyle bir şeye izin vermemeniz gerekir. Bizim için 30 Mart önemlidir. Türkiye’yi hırsızlardan, yolsuzluk yapanlardan temizleyeceğiz. Onun için güç birliği yapmamız lazım.”

Kılıçdaroğlu, günün ayrışma günü olmadığını dile getirerek, “Gün, beraber olma, birlik olma, Türkiye’yi haramilerden temizleme günüdür. Gelin hep beraber Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinde birleşelim. Gelin hep beraber ülkemiz için çalışalım, ülkeyi aydınlığa çıkaralım, dünyaya bizi rezil eden bu başçalandan Türkiye’yi kurtaralım, demokratik yollardan bunların hesabını soralım demokrasi budur” diye konuştu.

“Esnaf, çiftçi, emekli, işçi, temiz bir Türkiye mi istiyor? Adresi belli, adres 6 ok, adres CHP, adres değişimin partisi, adres Türkiye’nin partisi” ifadesini kullanan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Eğer bir ülkede o ülkenin başbakanı ve bazı bakanları birlik olup devleti soyuyorlarsa bilin ki o ülkede farklı bir yönetim var. Türkiye’de bir dikta yönetiminin olduğunu defalarca ifade ettim. Başındaki kişinin de bir diktatör olduğunu defalarca ifade ettim. Diktatörlerin temel özellikleri vardır. Birincisi şudur; diktatörler dini siyasette kullanırlar, insanların en temiz manevi duygularını siyasette kullanırlar. Diktatörler, yeri geldiğinde ‘Camilerde içki içiliyor’ diye iftira da atarlar. Çünkü diktatörlerin temel özelliği, insanları ayrıştırmak, kutuplaştırmaktır. Kavgayla, kanla, yalanla beslenirler. En büyük özellikleri, dini siyasete alet etmektir. Oysa herkesin inancına sayglılıyız, herkesin inancı benim başımın üstüne. Hiç kimseyi inancından ötürü asla ötekileştirmedik. Herkesin inancına, kimliğine saygı gösterdik ve göstereceğiz. Altını özenle çiziyorum hiç kimsenin giysisiyle, kimliğiyle uğraşmadık ve uğraşmayacağız. Türkiye’de mi yaşıyorsun? Başımın üstünde yerin var. Sorunun mu var? Gel beni bul, ben senin sorununu çözeceğim. Ben şunu düşünüyorum, önce halk zenginleşecek, halkın cebi para görecek, halkça bölüşeceğiz. Önce üretip çalışacağız, alın teri dökeceğiz ve hakça bölüşeceğiz. Herkes kazanacak. Eğer Diyarbakır’da bir çocuk, İzmir’de bir genç, Edirne’de biri işsizse önce benim çocuğum değil önce o çocuklar iş bulacak.”

“Şimdi ne dönemi başladı? Alo Fatih dönemi başladı” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ne diyor? ‘Hemen bu yayını kesin’ diyor. Yaşar Nuri hoca konuşuyor, ‘Ya bu niye konuşuyor, hemen kesin’ diyor. Alo Fatih ne diyor? ‘Emredersin efendim, derhal, hemen keseceğiz’ diyor ve kesiyor. 630 milyon dolarlık medya havuzu oluşturdular. Gazeteleri birilerine peşkeş çekiyorlar. Birileri alacak, haber yapacak, halkı kandıracaklar. O gazetelerin adı ‘havuz gazetesi’. O gazeteleri almayacağız. Gazetelerin arkasında baş çalan var nasıl olsa. O, önce müteahhitlere ihale veriyor, sonra salma salıyor, paraları alıyor, medya patronlarına veriyor. Geldiğimiz noktaya bakın. Bu gazetelerden birinin genel yayın yönetmeni açıyor telefonu, bankanın genel müdürüne, ‘Süleyman, 2 milyon liraya, eski parayla 2 trilyon lira, ihtiyacım var. Gönder, çalışanların maaşlarını ödeyeceğim’ diyor. Sen kimin bankasına telefon ediyorsun? O banka bir kamu bankası. Orada bu ülkenin insanlarının alın teri var. O bankanın tüm mülkiyeti kamuya ait. Sen kendi bankanın genel müdürüne mi telefon ediyorsun? Ona telefon edemez. Gerçeği, doğruları görmeniz için söylüyorum. Şimdi onlar, kamu bankalarından besleniyor.”

– Medya patronlarına çağrı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, medya üzerinde baskı kurulduğunu savundu.

Medya patronlarına seslenen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Buradan bütün medya patronlarına çağrı yapıyorum; ya adam gibi yayın yaparsınız ya gün gelir biz hesabını sorarız. Sizin göreviniz halka doğruları anlatmaktır. TBMM’de konuşuyoruz, Başbakan’ın ‘Trilyonları sıfırlayın’ diye oğluyla yaptığı konuşmaları veriyoruz. Korkudan yayınlarını kesiyorlar. Korkmayacaksınız, yürekli olacaksınız. Unutmayın, bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi var. Diktatörlerin bir özelliği daha var; yalan söylerler halkı kandırmak için. Bakın Hitler’e, dünyanın yalanını söylemiştir. Bir de bakın baş çalana, o da dünyanın yalanını söylüyor. Ne söyledi? ‘Camide içki içildi’ dedi, yalan çıktı. Caminin imamı diyor ki; ‘Ya yok böyle bir şey.’ ‘Hayır var’ diyor. Ya imam söylüyor kardeşim, bütün hayatını dine adamış bir insan söylüyor. ‘Bu camide içki içilmedi’ diyor ama o yalan söylüyor. Kabataş’ta başı örtülü bir kadıncağıza sözde 100-150 kişi saldırmış, gövdelerinin üst tarafı çıplak, dövmüşler, 6 aylık çocuk, o da yalan çıktı. Görüntüler çıktı, ‘hayır’ diyor. ‘Rapor var’ diyor. Ya görüntü kardeşim, gözüme mi inanayım sana mı inanayım? Sen zaten yalancısın, zaten yalan söylüyorsun. O da yalan çıktı.”

Kılıçdaroğlu, Urla’daki villa iddialarına da değindi.

Bu iddialar üzerine internette araştırma yaptıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Urla’da villalar. Hani villa uğruna devletin valisini satan adam. ‘Efendim o villalar 35 yıldır orada var’ diyor. Google’a baktık, 2 yıl önce bile o villa orada yok. Bırakın 35 yılı, yeni yapılmış. Peki niye yalan söylüyor? Halkı kandırmak için. En son yalanı ne? Oğlu Bilal ile konuşuyor. 5 ayrı konuşma. Bakın bugüne kadar yayınlanan konuşmalardan hiçbirine kimse ‘Bu sahtedir, bu montajdır’ demedi. Herkes dinledi, konuşanlar bile seslerini bile çıkarmadı. İlk kez bu baş çalanın telefon konuşmaları çıkınca önce bir sessizlik, herkes bir şok yaşadı. Ya bir ülkenin başbakanı bunu yapabilir mi? Kimse kulaklarına bile inanamadı. Düşünün yani. Ya hırsızlık var da boyutu bu kadar olmaz. Resmen devlet soyuluyor. Çıktı ertesi gün, ‘Bu montajdır’ dedi ve yalan söyledi. Ben çıktım şunu söyledim; ‘Ağrı Dağı ne kadar gerçekse bu konuşmalar da o kadar gerçektir.’ Neden? Sen zaten hırsızlık yapıyorsun, bilmeyen mi var bu ülkede, herkes biliyor bunu. Sonra ne oldu? O havuz medyası, ‘Efendim Amerika’dan şu firma, şu firma açıklama yaptı, bunlar montajdır diye.’ En son Amerikalılar da dayanamadılar, ‘pes’ dediler ya, ‘Biz hiçbir açıklama yapmadık kardeşim, bunun montaj olduğunu kim söylüyor, bunlar gerçek gerçek’ diyor. Amerikalı söylüyor bunu, ne söyleyeyim ben şimdi buna?”

– Uluslararası medya kuruluşları

Yolsuzluk iddialarının üzerinin örtülemeyeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:

“Manisa’da genç bir arkadaşımız, üniversite öğrencisi herhalde bilmiyorum, çantasında bir bez var, üstünde ‘Hırsız var’ yazıyor. Savcı yakalamış hemen, ‘Sen Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ediyorsun’ diye. Ya üzerinde ismi yok. Bir yerde ‘hırsız’ sözcüğü geçtiği zaman akla kimin geldiğini siz de biliyorsunuz ben de biliyorum artık. Şimdi Allah aşkına bu ülkenin en azından nüfusunun yarısı, adamın hırsız olduğuna inanıyor. Eğer bir ülkenin nüfusunun yarısı, eğer bir başbakanın adı yolsuzluklara ve rüşvete bulaştığına inanıyorsa o kişinin orada kalmaması lazım. O kişinin izzeti ikbal ile görevinden ayrılması lazım. ‘Ben yargıya gideceğim, yargıda aklanacağım, hesabını vereceğim çünkü ben hiçbir şey çalmadım’ demesi lazım. Diyor mu? Demiyor. Savcıları, polisleri, emniyet müdürlerini, valileri değiştirdi. Ne yaparsan yap ne söylersen söyle artık bu yolsuzluğun üstü örtülemez, mesele budur artık.”

Uluslararası medya kuruluşlarının da bu konuya ilgi gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Sadece bu, Türkiye’de rezil olmadı tabii. Bütün dünya medyasının konusu, bütün dünya bundan bahsediyor, yolsuzluk yapan bir başbakandan bahsediyor, adı yolsuzluğa bulaşmış bir başbakandan bahsediyor. Dün Fransız gazeteci geldi yanıma, baş çalan diye kullanıyor deyimi. Artık herkes bunu biliyor, bütün dünya literatürüne baş çalan olarak geçti. Benim merak ettiğim şu değerli yurttaşlarım, gerçekten merak ettiğim şu; bir insan şu veya bu şekilde bir töhmet altında kalırsa başkasını suçlamaz. Mahkemeye başvurur, aklanmak ister. Geçmişte olmuştur bu. Bakanlar olmuştur, hemen istifa etmişlerdir, ‘Beni Yüce Divana gönderin, ben gidip aklanmak istiyorum’ demişlerdir ve gitmişlerdir, aklanmışlardır. Hiç kimse de onlara bir şey söylememiştir ama bunlar tam tersini yapıyor. Telefon ediyor, ‘Belgeleri yok edin.’ Öğütücü getiriyorlar, belgeleri yok etmek üzere. ‘Paraları sıfırlayın.’ Neyin parasını sıfırlıyorsun sen baş çalan? Bir başbakan evinde, miktarını tam bilemiyoruz ama 1 milyar dolar civarında bir para olduğu söyleniyor, en son Bilal oğlanın ifadesiyle ’30 milyon avro kaldı, hepsini tüketemedik, sıfırlayamadık’ diyor. Bir başbakanın evinde bu para ne gezer arkadaşlar, nasıl olur bu para?”

Yerel seçimler için partisine destek isteyen Kılıçdaroğlu, herkesin, çocuğunu, Türkiye’yi, temiz siyaseti düşünüp elini vicdanına koyarak sandığa gitmesi gerektiğini belirtti.

Maçlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu