Kemal Kılıçdaroğlu: Sen 28 Şubat’ın kuvözde yetiştirdiği bir adamsın.. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın kendisini 28 Şubat mağduru olarak göstermesini sert sözlerle eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, bir gazetecinin 28 Şubat soruşturması ile ilgili sorusu üzerine ”Eğer bir yerde hukuksuzluk, baskı yoksa, insan haklarının gerektirdiği şekilde herkesin yargılanmasına biz ses çıkarmayız. Bugünkü Türkiye’de adaletin olmadığına inanıyorum. Adalet yoktur. Hangi adaletten söz ediyorsunuz- Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız” dediğini belirtti.
Söz konusu konuşmasından, ”Adaleti intikam duygusuyla arayamazsınız” cümlesinin ön plana çıkarıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ”Bunu kullanarak CHP’yi ve beni eleştiriyorlar. Vay efendim, ben demokrat değilmişim. Senin CHP Genel Başakanı’na demokrasi dersi vermek haddin değildir” ifadesini kullandı.
Medyayı eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
”Bir yalaka medya var. Bugün bir şey daha ilave ediyorum. O yalaka medya ile beraber bir de ödlek olanlar var, korkuyorlar. CHP’ye gelince hepsi tam gaz, AKP’ye gelince ellerinde kalem titriyor. Demokrasi kolay kazanılan bir şey değildir. Demokrasinin bedeli vardır. O bedel ödenmedikçe demokrasi olmaz bu memlekette. Korkunun ecele faydası yoktur.
Benim söylediğimi dinlemeyecek. Okumayacak kadar da tembel. Gazetenin başlığının üzerinden yorum yapacak. Söylediğimiz, ‘demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü varsa, herkes yargılanabilir. Biz sesimizi çıkaramayız’ demiştik. Ama demokrasi, hukukun üstünlüğü yoksa ve siyasi otoritenin elinde de bir yargı varsa, kusura bakmayın buradan adalet çıkmaz.
Ben gazeteci arkadaşlara sormak isterim: Adalet duygusuyla, intikam duygusuyla adaleti arayan kişiler kimler acaba- Bunu söylesinler. Neden söylemiyorlar- Bunların demokratlığı da bir işe yaramaz, kağıttan demokrasi bunlar. Medyanın görevi muhalefet yapmak. Bu gazeteci arkadaşlarıma bir kuralı tekrar söylüyorum: ‘Köpeğin insanı ısırması haber değildir, insanın köpeği ısırması haberdir.’ Siz bu gerçeği dahi bilmiyorsunuz.
Sabahtan akşama kadar televizyon kanallarında oturmuşlar, aynı tipler. Yalaka ve ödlek tipler. Tek işleri, ‘CHP’yi nasıl eleştiririz-‘ Eleştirmezseniz namertsiniz. ‘Kininizin davacısı olun’ diyen Başbakan için ne söylediniz- Kin insanın doğasına aykırıdır. Dünyanın hangi demokratik ülkesinde özel yetkili mahkemeler savunulur. Biz bunlara karşı çıkıyoruz. Onlar özel yetkili mahkemeleri savunuyorlar, bir de demokrat olduklarını söylüyorlar. Siz demokrat değilsiniz. Özel yetkili mahkemelerin olduğu bir yerde bağımsız yargı olmaz. Onlar siyasi otoritenin talimatlarını yerine getiriyorlar.”
Türkiye’nin insan hakları karnesi Çin’den sonra en bozuk ülke olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bunun, 12 Eylül ya da 28 Şubat değil, AK Parti Hükümeti’nin görev yaptığı dönemde gerçekleştiğini ileri sürdü.
Kendisi hakkında fezleke düzenlendiğini, bunu bütün dünyanın eleştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ”Bunlardan tık bile çıkmadı. İnsanlar yakılarak öldürüldü. Dava zaman aşımına uğradı, Başbakan, ‘Olması gereken oldu’ dedi. Bu demokrat arkadaşlardan bir ses çıkmadı” diye konuştu.
-”28 Şubat seni kuvözde yetiştirdi”
Konuşmasında bir anket sonucunu gösteren Kılıçdaroğlu, ”AKP’ye yakın bir araştırma grubu, ‘Türkiye’de bir suçtan tutuklanıp cezaevine konulsanız adil yargılanacağınızı düşünüyor musunuz-‘ konusunda yaptığı anketin sonucunda, vatandaşın yüzde 67,6’sı ‘Hayır’ demiş. Hangi adaletten söz ediyorsunuz-” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
”28 Şubat dönemi elbette ki yargılanmalı. İntikam duygusuyla yola çıkarsanız olmaz. O yargılama, yargılama değildir. Menderes ve arkadaşları asıldı. Mahkeme, hakim ve karar vardı ama idam edildi. Ama toplum vicdanı kabul etmiyor. Demek ki orası adalet üretmedi. Deniz Gezmiş ve arkadaşları yargılandı mı- Erdal Eren… Küçük çocuk, yaşını büyüttüler idam etmek için. Mahkeme var mıydı, vardı. Hakimler var mıydı vardı. Karar var mıydı, vardı. Sonuç idam… Toplum vicdanı kabul ediyor mu- Hayır. Özel yetkili mahkemeler de böyle. Kişi, ‘Bu belgeler sahte, bilirkişiye gönderin’ diyor. Hakim, ‘Hayır vermem, ben seni mahkum edeceğim ‘ diyor. Ve biz buna yargı diyoruz. Toplama kampında adil yargılama olmaz.
28 Şubat dolayısıyla operasyon yapılıyor. HSYK 1. Başkanı operasyonun ayrıntılarını veriyor. Nereden öğrendin sen- Böyle saçmalık olabilir mi- İflas etmiş bir yargı sistemi var.
Tayip Erdoğan ’28 Şubatta mağdur oldum’ diyor. 28 Şubat sonrasında seni kuvöz hazırladılar. Önce istifa ettirdiler seni. Sonra, ‘Erbakan’ı arkadan bıçakla’ dediler, bıçakladın. Sonra, ‘Amerika’ya gideceksin’ dediler. Yetmedi, ‘Seni biraz da hapse atalım mağdur yaratalım’ dediler. Gittin hapiste yattın buzdolabı, çamaşır makinesi, sana hizmet edecek adam, hepsi vardı. Hangi hapisten bahsediyorsun sen. Çünkü, seni yetiştirdiler. Sen 28 Şubat’ın kuvözde yetiştirdiği bir adamsın.
Zulme uğrayan birisi bir başkasına zulüm yapmaz. Demokrasilerin askıya alındığı dönemde en büyük zulmü CHP görmüştür. CHP il başkanları, ilçe başkanları öldürüldü. CHP’nin genel başkanları hapse atıldı. Şimdi kalkmış, ‘Ben hesap soracağım’ diyorsun. Senin neden hesap sorduğunu biz çok iyi biliyoruz. Senin ne olduğunu da çok iyi biliyoruz. Seni kimlerin hazırladığını, oraya nasıl getirdiklerini de biliyoruz.”
-”Suriye’de kendi yanlışının esiri oldu”-
Hükümetin Suriye politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin Suriye’de kendi yanlışının esiri olduğunu ileri sürdü. Varsayımların ve öngörülerin yanlış olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ”Bu yanlışlıkların batağına sürüklendiler, şimdi çıkamıyorlar” dedi.
Suriye konusunda CHP olarak bazı öneriler getirdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
”Dedik ki ‘Suriye’ye demokrasi elbette gelişmesi lazım. Kanın ve çatışmanın durması lazım. Çin, Rusya, İran ve Suriye’deki taraflarla Türkiye’de toplantı yapın.’ Bu teklifi ilk yapan CHP’dir. Ama yapmadılar ve ‘Biz tek başımıza çözeriz’ dediler. Ve geldiler çuvalladılar.
CHP’nin tavrı açıktır. Bizim ülkemize açıktan bir saldırı olmadığı müddetçe komşularımızla savaşı kabul etmiyoruz. Suriye’de iç savaşı körükleyen taraf olarak görmek istemiyoruz Türkiye’yi. Türkiye’nin oradaki çatışmaları engellemesi gerekiyor.
Demokrasi adına Suriye için kapısını çaldığın hangi ülkede demokrasi var- Suudi Arabistan’da mı Çin’de mi Katar’da mı İran’da mı yoksa Arap ülkelerinde mi demokrasi var- Demokrasi adına kapısını çaldığın ülkelerin hiçbirinde demokrasi yok.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın İran’da aşağılanması bizim onurumuzu kırar. Bizim ülkemizin Başbakanı İran’a gidecek, İran’daki Başbakan, ‘Hastayım’ diyecek ve bunu kabul etmeyecek. Ama aynı saatlerde iki ayrı heyeti kabul edecek. Ve sen Başbakan olarak bir gün orada bekleyeceksin. Sonra avucunu yalayarak Türkiye’ye geleceksin.
Eğer Ömer Seyfettin’in Pembe İncili Kaftan kitabını okusaydın bir ülkenin onuru nasıl kurtulur, çok daha iyi anlardın.”
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın her tarafla görüşerek anlaşmasını imzaladığını belirten Kılıçdaroğlu, ”Kim bölgesinde lidermiş- Senin liderliğin artık su götürür. Sen bırak bölgede lider olmayı, sen bu ülkede bile lider değilsin. İran’a gidip kapıda bekleyeceksin. Hangi liderlikten söz ediyorsun- Eğer dış politikaya at gözlüğü ile bakarsanız, duvara çarparsınız” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye’nin yalnızca Esed rejimi demek olmadığını, Suriye’nin aynı zamanda İran, Çin, Rusya demek olduğunu, bu gerçeklerin, büyük fotoğrafın görülmesi gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, mal varlığını CHP’nin internet sitesinde yayımladığını ifade ederek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, ”Sen yolsuzluk yapmadığını söylüyorsan, mal varlığına güveniyorsan Kemal Kılıçdardoğlu’nun yaptığını aynen yap, AKP’nin internet sitesine koy” diye seslendi. Kılıçdaroğlu, ”CHP Genel Başkanı bu kadar yolsuzluklardan bahsediyor, 27 yılı aşkın süredir devlette görev yaptı, SSK’da da görev yaptı, acaba burada bir şey bulabilir miyiz” denilerek, ”müfettiş ordusunun görevlendirildiğini” söyledi. Kılıçdaroğlu, müfettişlerin raporunda, SSK Genel Müdürlüğü dönemindeki bütün ihalelerde, ”Yapılan genel incelemeler sonucunda konu hakkında yapılacak bir işlem bulunmadığı” sonucuna varıldığını belirtti.
Erdoğan’a, ”Babamdan da dedemden de kul hakkı yemeyeceksin, boğazından haram lokma inmeyecek diye yetiştirildim. Ben senin gibi değilim” diye seslenen Kılıçdaroğlu, yolsuzlukla mücadele etmenin, insan haklarını korumanın bir yolu olduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, geçen yasama döneminde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın, okul yapılması için verdiği paraların ”yandaşlara nasıl peşkeş çekildiğini” Meclis kürsüsünden ispat ettiğini ifade ederek, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında gensoru verdiklerini anımsattı. Kılıçdaroğlu, ”O Hüseyin Çelik şimdi Van’a bile gidemiyor, Van’dan milletvekili adayı olarak gösterilmedi, kardeşinin hesaplarını Van’da versin” dedi.
Erdoğan’ın, seçim meydanlarında, ”Bizim etrafımızda yolsuzluk yapanlar şimdi yok” dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ”Demek ki senin etrafında yolsuzluk yapanları itiraf ettin. Senin bakanlarından birine kefilim Ali Coşkun, diğerlerine değilim. Diğerleri, çocuklarına ‘hayır biz yolsuzluk yapmadık, bu Başbakan yalan söylüyor’ diyorsa, dava açsınlar. Hiçbiri dava açamaz, gıkını çıkaramaz. Çünkü tamamı Başbakan’ın söylemi üzerine yolsuzluk yapmış, yolsuzluk batağına girmişlerdir. Ben söylemiyorum, Başbakan söylüyor” diye konuştu.
-”AKP’nin eline su dökemez”-
Kılıçdaroğlu, zorunlu eğitimi kademelendirerek 12 yıla çıkaran kanuna işaret ederek, burada 24 ve 25. maddelerle yolsuzluk olduğunu söylediklerini anımsattı. ”Hayır yolsuzluk yok” denildiğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
”2030 yılına kadar götürecekleri malın miktarı 20 milyar dolar. Şimdi ‘Biz yolsuzluk yapmıyoruz’ diyor. Erdoğan’a bir soru soracağım, bu ihaleleri Kamu İhale Kanunu dışına niye çıkarıyorsun- Cevap var mı, tık yok. Senin yolsuzluk dosyalarını açsak, parti mensuplarının yolsuzluk dosyalarını üst üste koysak, Recep Tayyip Erdoğan’ın boyunu aşar. Bu kürsüde İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı yaparken İstanbul Valiliği’nin gönderdiği yazıyı da açıkladım, tık yok. Cevap, ‘O yazı gizli, nasıl açıklarsınız.’ Sen yolsuzluk yapmışsın, devletin valisi söylüyor, ses yok. Yolsuzluk yapanlara kim olursa olsun izin vermeyeceğiz, kararlılıkla üstüne gideceğiz. Yol, köprü yaptık diyeceksiniz, geçiniz onları siz. O yolları, köprüleri nasıl yaptığınızı, ihaleleri kime verdiğinizi herkes çok iyi biliyor.
24 ve 25. maddeler, yolsuzluk maddeleridir. Adına da FATİH Projesi diyorlar. Fatih Sultan Mehmet’i niye karıştırıyorsun. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kurtardı, sen İstanbul’u soydun. İstanbul’u öyle bir ranta teslim ettin ki siluetini bozdun. Fatih Sultan Mehmet, bugünkü İstanbul’u görse ağlardı. O rant anıtlarını görüyor musun Erdoğan. İstanbul’un silueti ranta teslim edildi, vicdanın sızlıyor mu- 20 milyar dolarlık hortum yaparsın Kur’an’ı perdelersin, sonra FATİH dersin, Fatih Sultan Mehmet’i perdelersin. Ne Allah’tan korkuları var bunların, ne de kuldan utanıyorlar.
Yolsuzluk konusunda hiç kimse, hiçbir siyasi parti AKP’nin eline su dökemez, burada haklarını teslim edelim. Yaptıkları yolsuzlukların türünü Patent Enstitüsü’ne tescil ettirseler, Patent Enstitüsü 24 saat çalışsa, başka işlere ayıracak zamanı kalmaz. Bunlarda her türlü numara var. Kamu İhale Kurumu’nun içine yolsuzluk çetesi kurma kimin aklına gelirdi, bunlar onu da yaptılar. Yolsuzlukla mücadele kurumu içinde yolsuzluk yapanlar var. Aklınıza fitreden yolsuzluk yapan, kurban yolsuzluğu aklınıza gelir miydi, zekat yolsuzluğu yine bunların eseri. Şimdi kalkmışlar, ‘Biz yolsuzluk yapmıyoruz’ Sen onu külahıma anlatacaksın.”
-”Sır küpü de var para küpü de”-
Kılıçdaroğlu, mal varlığını devletin resmi kağıtlarını doldurarak CHP’nin internet sitesine koyduğunu anımsatarak, kimden alacağı, kimden borcu olduğu, evinin ada paftası, çocuklarının mal varlığının burada bulunduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a, ”Sen yolsuzluk yapmadığını söylüyorsan, mal varlığına güveniyorsan Kemal Kılıçdardoğlu’nun yaptığını aynen yap, AKP’nin internet sitesine koy” diye seslenerek, şöyle devam etti:
”Koyabilir mi- Nerden koyacak, koyamaz. Kul hakkı yiyen adamdan, yoksulun, fakir fukaranın hakkını yiyenlerden korkun. Bunlardan, dini siyasete alet edenlerden bu memlekete hayır gelmez. Artık bunu herkesin bilmezi lazım. Recep Tayyip Erdoğan ve kırk haramiler. Aynen devam ediyor. Kırk haramiler kervanında her türlü adam var; sır küpü de var para küpü de var, hepsi var. Bunların bir de yolsuzluk marşı var, Erdoğan, mikrofonu görünce dayanamaz; beraber yürüttük biz bu yollardan… Beraber yürüttüler, gözünüz doysun arkadaş, dünyalığınızı yaptınız, yedi sülalenize de yetecek mal varlığınız var. Ne istiyorsunuz bu milletten, yeter artık. Bunu söylüyorum, rahatları kaçıyor.
Erdoğan’da yeni bir fobi oluştu; Kemal Kılıçdaroğlu fobisi. Ben muhalefet partisi lideriyim, normal olarak bir iktidarın yaptığı yolsuzluk, ahlaksızlık, hırsızlıkları anlatmak zorundayım, görevim de zaten bu, adı üstünde muhalefet partisi. Peki Erdoğan’ın görevi ne, muhalefet partisine muhalefet etme görevini üstlenmiş. Sabah kalkıyor Kılıçdaroğlu, akşam yatıyor Kılıçdaroğlu, gece rüyada görüyor Kılıçdaroğlu, sabah afakanlar basıyor ne oldu diyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu sen yattığın her saniye rüyanda göreceksin, hiç endişen olmasın. Bu fobinin tedavisi yok. Korkunun ecele faydası yok, yolsuzlukların üzerine gideceğiz Erdoğan rahatsız olsun diye gideceğiz.”
Bir gencin, aç ve açıkta olduklarını, işe girmek için referans olması gerektiğini söylemesi üzerine Kılıçdaroğlu, ”Dikkatli ol, dışarıya çıkarken Silivri’ye gidebilirsin” diye karşılık verdi.