CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan’ın Alman vakıflarıyla ilgili açıklamalarını sert sözlerle eleştirerek Erdoğan’ı gerçekleri açıklamaya çağırdı.

“Bir başbakan karnından konuşmaz” diyen Kılıçdaroğlu, “Vakit geçirmeden hemen bugün ima ettiği CHP’li belediyelerin isimleriyle birlikte bildiği her şeyi ayrıntıyı gizlemeden, atlamadan kamuoyuna açıklasın. Önce PKK’ya kaynak aktarıldığı söyleniyor. Ancak Başbakan 24 saat geçmeden çark ediyor. Lafları cımbızlamışlar, düşünün Başbakan medyadan şikayet ediyor. Sayın Başbakan’a bir çağrıda bulunuyorum. Bir Başbakan karnından konuşmaz” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ı açıklama yapmaya davet ederek “Şerefli bir Başbakan’ın yapması gereken budur. Üzerine tekrar basarak söylüyorum, şerefli bir Başbakan bu konuda ne bilgi ne belge varsa gizlice benimle değil Türk halkıyla televizyonların ve basının önünde vakit geçirmeden acilen paylaşsın. Aksi takdirde şerefli Başbakan görevini ihmal etmiş olacak ve suç işlemiş olacaktır. Başbakan’ı suçüstü yakalanmanın korkusu ve telaşı sarmıştır.” diye konuştu.

Deniz Feneri e.V. soruşturmasına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Defalarca sordum, o cenahtan tık yok. Ben dayanamıyorum bir daha soracağım. Deniz Fenerindeki köstebek bakan kim Sayın Başbakan. Bir çık anlat Allah aşkına. Bir bakan köstebeklik yapar mı arkadaşlar, arama yapılacak önceden haber veriyorlar. ‘Aman ha geliyorlar arama yapmaya dikkatli olun. Belgeleri imha edin.’ Kim yapıyor bunu, ey şerefli Başbakan. Çık, bu konuları anlatsana, bir dinleyelim.”

22 tane kanun hükmünde kararname çıkartıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Çoğunluğu olan bir siyasal partinin kanun hükmünde kararname çıkarması bir demokrasi ayıbıdır.” dedi. Kanun hükmünde kararnamenin 12 Eylül ürünü bir anlayış olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Hani bunlar 12 Eylül’e karşıydılar. Tam aksine 12 Eylül ürünü düşüncelerin yanında yer alan bir siyasal anlayış var. Parlamento işlevsiz bırakıldı ve kanun hükmünde kararnameler çıkartıldı.” diye konuştu.

Bakan yardımcılıkları uygulamalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Eskiden KİT’lerde arpalıklar vardı. Seçimi kaybedenler, yandaşlar KİT’lerin yönetim kurullarına atanırdı. Birer araba, birer sekreter, dolgun maaş. Her şey verilirdi. KİT’ler özelleştirildi, yağma dönemi bitti. Ne yapacaklar? Şimdi bakan yardımcılıkları oluşturuyorlar. Yağma düzenini bakanlıkların içine taşıdılar. Eski milletvekilleri, seçime girmiş kaybetmiş olanlar, hepsi şimdi bakan yardımcılıklarına atandılar. Niçin atandılar, bakan yok mu? Var. Ya eskisi yanlıştı, ya yenisi yanlış. Yandaşlara devletin kaynağını ayırmak, onlara devletin kaynağını vermek, yağmayı bu şekilde meşrulaştırmak doğru mu? Yeni bir yöntemle yola çıktılar. Kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları arpalığa dönüştürdüler.”

Bu süreç içerisinde anayasaya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Anayasa Mahkemesi yürürlüğü durdurma talebini şu ana kadar karara bağlamış değil. Anayasa Mahkemesi öyle anlaşılıyor ki, yetki yasasının süresinin dolmasını bekliyor. ‘AKP çalışsın, anayasaya aykırı düzenlemeler yapsın, ben sesimi çıkarmayım’ düşüncesi…” eleştirisinde bulundu.

Bu anlayışın yargıya güveni azalttığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bu anlayış Anayasa Mahkemesi’nin temel işlevinin anayasaya aykırılıkları görmek değil, görmemek anlayışıdır.” ifadesini kullandı.