MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Kandil ile AKP arasında kırmızı telefon hattı mı var? Bu doğrudan görüşmeyi kimlerle, ne zaman yapmıştır Sayın Başbakan ve AKP Hükümeti? Bunu açıklamak zorundadır” dedi.
Vural, düzenlediği basın toplantısında, İstanbul ve Mardin’in Midyat ilçesindeki saldırılara değinerek, 7 Haziran 2015’ten beri 550 şehit verildiğini anımsattı.
Askerin, polisin, korucunun ülkeyi korumak için canını vermekten kaçınmadığını belirten Vural, “Ama soruyorum, bu süreçte valilerin ellerini bağlayanlar, bombaların yerleştirilmesine göz yumanlar, Çözüm Süreci edebiyatı yapanlar ne zaman bedel ödeyecek? Bu süre içerisinde terörle mücadeleyi zafiyete uğratanların kimler olduğunu ve bu bedeli nasıl ödeyeceklerini aziz milletimiz sormaktadır.” diye konuştu.
Yaşanan durumun, bitmiş terör örgütünü cesaretlendiren politikaların getirdiği tablo olduğunu anlatan Oktay Vural, terörle mücadelenin güçlendirilmesi gerektiğini bildirdi.
“Bir taraftan Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Terörle mücadele kıyamete kadar sürecek’ diyerek adeta terörle birlikte yaşamımız gerektiğini söylerken, Sayın Başbakan, büyük gaflet eseri terör örgütüyle müzakereden bahsedebilmektedir. Yazıklar olsun” ifadesini kullanan Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başbakanımız, askerimiz ve polisimizi katleden terör örgütüyle bir müzakere ve konuşmadan bahsedebilmektedir. Bu bile iftar sofralarının idrakinde olunmadığını, kıymetinin bilinmediğini ortaya koyuyor. Başbakan, ‘terör örgütünden (silahları bırakabiliriz, konuşalım) diye doğrudan, dolaylı haberler geliyor’ diyor. Başbakan’ın bu açıklaması, terör örgütünü doğrudan doğruya muhatap almaktır, yeni Habur, yeni Oslo, yeni Dolmabahçeler hazırlığıdır. Bu açıklama, eli kanlı katillerle müzakere masası oluşturmak için yer yapma girişimleridir. Milletimizin böyle bir iradesi yoktur. Biz bu yollardan geçtik ve bedelini ödüyoruz. Bu hangi akla hizmettir, kimin kafasıdır? Oğlum bina okur, döner döner yine okur. Dönmüş dolaşmış, yine terör örgütüyle doğrudan ve dolaylı görüşme zemini oluştuğunu itiraf ediyor.”
“Bir başbakana, terör örgütünden nasıl doğrudan doğruya haber geliyor? Terör örgütüyle ne zaman görüştünüz ey hükümet?” diyen Vural, şunları söyledi:
“Sayın Başbakan, teröristlerle ve onların uzantılarıyla doğrudan, dolaylı haberleşme kanalı oluğunu ifade ediyor. Bir terör örgütünün muhatabı hükümet nasıl olabilir? Nasıl bir Sayın Başbakan, terör örgütüyle doğrudan haberleşme yaptığını söyleyebilir? Şehitlerin kanları kurumadan bu nasıl ifadelerdir, nasıl gaflettir? İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Kandil ile AKP arasında kırmızı telefon hattı mı var? Bu doğrudan görüşmeyi kimlerle, ne zaman yapmıştır Sayın Başbakan ve AKP Hükümeti? Bunu açıklamak zorundadır. Hangi akil adamlar, hangi balıkçılar bulanık suda balık avlamak için yine devreye sokulmuştur? Son derece vahimdir. Bir Başbakan’ın terör örgütünden doğrudan ve dolaylı haber geldiğini söylemesi, terör örgütü ile hükümet arasında bir ilişki olduğunun itirafıdır. Çözüm Süreci’ni buzdolabından indirme görevi saray tarafından Başbakan’a mı verildi? Sayın Başbakan, bu iş havuz yönetmeye benzemez.”
Terörle müzakere, pazarlık ve ilişki kurulamayacağını, terör örgütünün muhatabının Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olamayacağını kaydeden Vural, eli kanlı terör örgütünün elini sıkanların ve sıkma niyeti olanların, o kanda kendilerinin boğulacağını bilmesi gerektiğini bildirdi.
– “Müzakere zemini oluşturmak için birtakım faaliyetler”
Vural, “Bütün bunlar terör örgütüyle bir müzakere zemini oluşturmak için birtakım faaliyetlerin olduğunu göstermektedir. Sayın Başbakan şehit kanları üzerinden müzakere masalarına oturmak gibi bir ihanet… Milletimiz bu gök kubbeyi başlarına yıkar. Bir Başbakan, ‘gel, buyur konuşalım’ diyor. Neyi konuşacaksın sen? Bayrağı, egemenliği mi konuşacaksın, üniter devleti mi pazarlık konusu yapacaksın? Size bu hakkı kim verdi? AKP ve Başbakan, bu sözlerini düzeltmeli. Bunlar AKP Hükümeti’nin kafasının karışık olduğunu ortaya koymaktadır. Sen git o görüşmelerini havuzda kimlerle yapıyorsan yap. Devlet yönetmek ciddi bir iştir.” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde kurşun kovanı atılmasına ilişkin soru üzerine Vural, teröre karşı safları güçlendirmeleri gerektiğini belirterek, terör örgütünün toplum içinde ayrışma ve fay hatlarını kullandığını, bu nedenle herkesin üslubuna dikkat emesi gerektiğini kaydetti.
Oktay Vural, “Bu üslupta Sayın Binali Yıldırım’ın ifadeleri, Kılıçdaroğlu’nun ‘hapiste yatan DHKP-C’li ile ifadeleri… Bunları televizyonlarda söylemenin ne anlamı var, kime mesajdır? Cenaze töreninde yapılanlar da kesinlikle doğru değildir. Orada terör örgütüne karşı saf tutuyorsak, o safların bozulmaması gerekiyor. Bunun arkasında nasıl organizasyonlar var, elbette açığa çıkacaktır.” dedi.
Hedefin terör örgütü ve bölücüler olması gerektiğini vurgulayan Vural, şöyle konuştu:
“Cenaze törenine gelen bir muhalefet liderine yapılması gereken, orada acıları paylaşma iradesi ortaya koymaktır. Bu tip mevzi organizasyonlar yapılır. Bütün bu süreçlerin bir numaralı sorumlusu, terör örgütüne karşı zafiyet içinde olan politikalardır, çözüm süreçleridir. Sorumluluk sahibi olanların bunların bedelini ödemesi gerektiği açık ve nettir. Terörle mücadele konusunda bir numaralı sorumlu hükümettir.”
Vural, dokunulmazlıklar konusundaki Anayasa değişikliğinin son gün imzalamasını doğru bulmadıklarını belirterek, “Daha kararlı olup, gönderildiği anda imzayı koyması gerektirdi Sayın Cumhurbaşkanının. Bu tereddüdün de 15 güne mal olması, terörle mücadelede uzantılarına karşı yargının harekete geçmesini 15 gün geciktirmiştir. Bu gecikme doğru olmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın 15 gün neden beklettiğini, neden son gün imzaladığını açıklaması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan’ın her soruya yanıt verdiğini anlatan Vural, “Doğrudan nasıl bir mesaj gelmiş. Kriptolu telefonlar vardı, Kandil’e giden. Kriptolu telefonlar çalışıyor mu? Doğrudan haber gelmesi, görüşmek demektir.” ifadesini kullandı.