Yapılan tüm işlerdeki en önemli tıkanıklık, her zaman karşılaştığımız donanım sorunudur.
Aslında donanım sorunu da tek; insan donanımlarındaki eksikliklerimiz.
Tabi dürüst olup bunun öncesine de dönersek o zaman da karşımıza;” insanı yok saymak” sorunu çıkmaktadır.
Devlet, insandan önce gelirse…
Kural, insan ve insanlık için değil devlet için olursa…
Kural, insanın güvenliği için değil iş için olursa…
İş, insandan ve insanlıktan önce gelirse…
Tersanede yüz küsur insan ölür.
Madende 19 kişi ölür.
Depremde 10 bin kişi ölür.
Her bayram trafikte 80 ortalama ölüm olur.
Neden?
Bu insanlar ölmeli ki mi toplumdaki denge sağlansın?
Yoksa kader ve taktirlere mi sığınılmalı?
Sabit olan; “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” de…
İşin ilginç yanı sağ kalanlar ise hep aynı tip insanlar!!
Bu bir basiretsizlik değil, bu bir sistematik yapıdır.
İçinde donanımlı insanların yer almadığı, alamadığı, aldırılmadığı sistematik yapıdır.
İçinde hiç bir donanım ve kalifiye yapının siyasetin üstüne çıkamadığı yapıdır.
Siyasette,
Ekonomide,
Eğitimde,
Sanatta,
Kültürde,
Sporda…
Hiçbir şekilde doğru zamanda, doğru adamlar, doğru yerde olamamıştır.
Olamazda…
Bir kural haline gelen bu kaos yukarda saydığım ölümlerin temelinde yatan gerçek olup, yaşamımızdaki hiçbir şeyin tesadüf olmadığının da içeriğidir.
Ama en büyük zayiatımız ise insan yetiştirirken bu kaosun devreye girmesidir.
Eksik genç,
Sorunlu genç,
Güvensiz gençler halini alır.
Güvensiz genç, sorunlu ve eksik insana dönüşür.
Bu insan, evlenir, çocuk sahibi olur, iş sahibi olur.
Evde, işte ve toplumun her katmanında sorunları ve yetersizlikleri yüzünden farklı çıkış yolları arar ve bulur.
…Ve her yerde kendi yetersizlikleri kadar hata yapar.
Ve kendi hatası yüzünden insanlar ölür veya zarar görür.
Ve kendi yetersizlikleri kadar insan yetiştirir.
Bu yapı organize olmuş kaos sistemine dönüşür ve kalır.
Geride ölümler, yoksulluk ve tanrıdan başka sığınılacak kapı bırakmaz.
Müslüm Gülhan
Yazarın tüm yazılarına gözat »