NationalTurk yorumcusu ve Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Müslüm Gülhan’ın bu haftaki ‘Kadın ko(r)kusu’ başlıklı yazısı;
Her yaşanılan coğrafya sosyal anlamda ilişkilerin içeriğini belirler.
Yanlışlarla doğruların karıştığı bu topraklarda ise bize düşen pay; erkek egemen yapının çilesi oluyor.
Erkeklerin egemenliğini, iktidarını ve çıkarlarının önem arz ettiği bu düzen, kadını erkeklerin iktidarını kuvvetlendirici araç olarak görülür.
Eşit yaşam koşulları ve mücadelesi sistematik olarak ortadan kaldırılmıştır.
Her türlü erkek iktidarlarında toplumu dizayn etmek için kadınların üzerindeki yaptırımlar örnek vaka olur.
Kadın nezaketinin ve sevgisinin içeriği hiçbir zaman anlaşılmaz. Kadının bu genetik yoğunluğu her zaman zayıflık olarak algılanır ki; ereklerin en zayıf yönü ve açmazı bu olmasına rağmen…
Kadının sahibi olarak kendini görmesini ‘aşk’ olarak algılar.
Doğurganlığındaki kutsallığı; onun tanrılar katında dahil şeytan ile eş değer olarak lanse edilmesine neden olmuştur.
Halbuki, onun doğurganlığı; erkeğin doğa ile verdiği çıkar savaşında denge unsurudur, erkek fark etmese bile… Erkeklerin acımasız iktidar hırsı, kadın ve doğa dahil her türlü varlığı ve olguyu meta haline dönüştürür.
Feodal toplumların beşeri ilişkileri ile çıkar ilişkileri iç içe geçmiştir, hiçbir zaman ihtiyaç duyulmayan kültürel unsurlar neredeyse yok hükmündedir. Bu zayıflık erkelerin maço kimliğine ulaşmasının yolunu oluşturmakta olup, kadın ve diğer cinsiyetlere karşı egemen ihtirası, çelişkide şiddetti kullanmayı hak olarak görür.
Sonuç; kadın ve karşı cinslerin öldürülmesidir.
Asıl acımasızlık ise gelişmişlik görüntüsü altındaki insanların sıkıştığı zaman, kendini kurtarmak için bastırmış olduğu maço davranışlarına başvurabilmesidir.
Üzülecek durumsa; bu kişilerin toplum tarafından sevgi ve saygı ile bağlı olduğu örgütlerin başında, onlar adına karar verecek durumda olmasıdır.
Maalesef Beşiktaş başkanı da içinde bulunduğu krizden çıkabilmek için bastırılmış maço duyguların kullanma yolunu seçmiştir.
Kadınların sokak ortasında öldürülmesinin artık sistematik kurgu haline geldiği yaşamda, bir kulüp başkanının kadını zayıflık unsuru olarak lanse etmesi, sadece kaba bir davranış değil aynı zamanda kadına şiddetin referans olasılığıdır.
Hadi futbolu rezil edebileceğiniz kadar elbirliğiyle rezil ettiniz. Artık bunu da kabullendik, ama hiç olmazsa cinsiyet ayrımcılığı yapmayın. Tamam; size kimse dokunamaz, arkanız sağlam! Hani “biat” ve “sadakat” vurgusundan dolayı…
Genel kurul üyeleri bile Süleyman Seba’ya laf söylerken sesini çıkarmıyor ki; her şey bitmiş olmalı.
Futbol adına beklentiyi bitirdiniz, bari kadınlardan elinizi çekin.
Sahi siz hiç aşık oldunuz mu?
Müslüm Gülhan / NationalTurk