İstanbul’daki Bostancı Gösteri Merkezi dün ilginç bir zirveye ev sahipliği yaptı. Uluslararası Marksist-Leninist Parti ve Örgütleri Konferansı’nın (CIPOML) enternasyonal yolunda 20. yıl şenliği İstanbul’da düzenlendi.
Radikal’den Barış Avşar’ın haberi;
Sovyetler Birliği’nin ABD ile giriştiği rekabetin gölgesinde uzun süren bir ‘soğuk savaş’ dönemini yaşayan enternasyonal komünist hareket, bu savaşın SSCB’nin 1991’deki ‘çözülme’siyle sona ermesinin ardından tamamen ortadan kalkmış gibi görünüyordu. Ancak çok değil üç yıl sonra farklı ülkelerde komünizm davasını sürdüren partiler İspanya, Dominik ve Ekvador partilerinin başlattığı ‘birlik’ gayreti sonucunda bir araya gelip, ‘Uluslararası Marksist-Leninist Parti ve Örgütleri Konferansı’nı kurdu. İşte dün akşam İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi’nde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da katıldığı bir etkinlikle bu bir araya gelişin 20. yılı kutlandı.
Bu kutlama öncesinde, sabah saatlerinde düzenlenen toplantının buluşma noktası ise Taksim’di. Artık tamamen Arap turistlerin hakimiyetine geçmiş görünen otellerden birinin toplantı salonunda 21 ülkeden gelen parti ve örgütlerin temsilcileri ile Türkiye medya ve akademi dünyasında ‘konuya vâkıf’ isimler kahvaltılı bir toplantıda buluştu. Konferans adına konuşan Ekvador Marksist Leninist Komünist Partisi Birinci Sekreteri Pablo Miranda, ülkesindeki önemli muhalif odaklardan biri olarak Rafael Correa hükümetinin halka ve kendilerine yönelik baskısını anlattı. Batı basınında daha çok “Chavez gibi” bir, “ABD karşıtı” olarak görünen Correa’nın yüzlerce muhalifi nasıl hapishane ve yargılama ile sindirmeye çalıştığını söyledi. Bu “ABD karşıtı (!) baskıcı rejimler”le ülke yönetmek öyle görünüyor ki dünyanın farklı noktalarında da popüler!
Kolombiya’dan destek
Sonra komünist misafirler soruları yanıtlamaya başladı, ülkemiz medyasında Güney Amerika denince akla gelen ilk isim olan Metin Yeğin; Ekvador, Brezilya, Meksika, Dominik, Kolombiya, Venezuela ve Peru’dan oluşan kıta temsilcilerine, Suriye’deki Rojava Kürt bölgesinde IŞİD’e karşı (İspanya iç savaşına benzeyen) direnişi takip edip etmediklerini sordu. Benzer bir soru da Türkiye’deki çözüm sürecinin, ‘benzer’ bir atmosferin hükümetle-FARC arasında yaşandığı Kolombiya’da nasıl görüldüğüyle ilgiliydi. Yanıtları Kolombiya Komünist Partisi/ML Genel Sekreteri Daniel Espinoza’dan geldi: “Dünyanın bu bölgeleriyle ilgili ülkemizdeki haber kaynakları çok sınırlı ancak gelişmeleri Türkiye’deki EMEP’li yoldaşlarımızdan öğreniyoruz. Kobane’deki direnişi elbette destekliyoruz. Kolombiya’da da burada da hükümetlerin uzun yıllardır gerilla mücadelesi veren gruplarla anlaşması gerektiğini savunuyoruz.”
Sonraki soru yazar Faik Bulut’tan: “Arap dünyasında solcu, devrimci, sosyalist partilerin şansı ne?” Sorunun muhatabı, “Arap Baharı”nın başladığı ama Libya, Mısır, Suriye gibi ülkelere göre çok daha ‘sakin’ ilerlediği yeni Tunus’ta önemli bir siyasi aktör olarak ortaya çıkan “Halk Cephesi”nin güçlü ortağı Tunus Emekçileri Partisi’nin milletvekili Jilani Hammami… Yanıtı şöyle, “Arap ülkeleri dünyanın en zengin petrol yatakları ve Avrupa ile Asya arasındaki konumlarıyla her zaman stratejik önemi yüksek bir merkez oldu. Irak, Libya ve Suriye’de son dönemde yaşanan emperyalist işgal ve müdahaleler de bunun en açık kanıtlarıdır. Fakat Araplar bu duruma bağlı olarak ‘devrim’ fikrine hep yakın oldu. Ve bu yüzden de karşılarında hep dünyanın en gerici rejimlerini buldular. Bugün bizler artık bunu değiştirmenin gayretindeyiz…” Hammami’nin sözlerindeki iddianın bir karşılığı olduğunu ülkesinde geçen ay yapılan seçimlerde Halk Cephesi’nin aldığı yüzde 15’lik oy ve parlamentoda kazanılan 16 sandalye ile görmüştük. Bunun üzerine dün yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde (aynı zamanda akrabası olan) adayları Hamma Hammami’nin alacağı sonucu da eklemek gerekir.
Ancak, “20. yıl”da görünen o ki başta Tunus olmak üzere, Ekvador, Brezilya ve Burkina Faso gibi farklı merkezlerde yakın zamanda yaşanan halk hareketleri içindeki etkinlikleri ile ‘demodeler’; kapitalizmin yine son yirmi yılda insanlığa ‘verdikleri’ de düşünüldüğünde hiç de ‘tamamen oyun dışı’ kalmamış. ‘Devrim’ de sadece yeni çıkan cep telefonu modelini anlatmak için kullanılan bir söz değil!