İmamoğlu: 8 yaşındaki kızımın çocukluğunu ıskalayamam
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, eleştirilere neden olan kayak tatiliyle ilgili açıklama yaptı. İmamoğlu, “Zaten 1 kişi var siyasette, kendisini adamış, koşuyor. Çocuklarıma vakit ayırmam lazım. Hayat gelip geçiyor. 8 yaşındaki kızımın çocukluğunu ıskalayamam. O çocuğun ruhunda bu eksikliği yaşatan baba olmak istemem” dedi.
Elazığ depreminin ardından Erzurum Palandöken’de ailesiyle kayak yaptığı için eleştirilerin hedefi olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu, CHP Erzurum İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.
Bina önünde kendisini alkışlarla karşılayan partililerle tokalaşan İmamoğlu, salonda bekleyenlerle de sohbet etti. Burada açıklamalarda bulunan İmamoğlu, İstanbul’a dönüş günü olduğunu, 3 gün boyunca çocukları ve eşi ile birlikte olduğunu söyledi.
İmamoğlu, “Her zamanki dobralığımız, titiz ve temiz ruhumla anlatacağım. Yetmezse basın mensupları soru sorarlar. Son 400 günde aileme, bu tatil dahil 8 gün ayırabildim. Şimdi ben anlıyorum, Ekrem İmamoğlu 1 gün de tatil yapsa konuşacaklar, 2 gün de. Canı yananlar var. İstanbul Belediyesi’ni kaybetmenin bazı insanlara verdiği rahatsızlık var” dedi.
Herkesin olduğu gibi kendisinin de değer verdiği kutsalları olduğunu belirten İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Vatanım, bayrağım, inancım ve ailem. Ailem, benim kutsalım. Aileme başka bir değer veririm. Ailemle bir arada olmamanın, olamamanın üzüntüsünü yaşarım. Çocuklarımı siyasi manzarama sokmam. Zaten 1 kişi var siyasette, kendisini adamış, koşuyor. Eşim, çocuklarım, kendi varlıklarını sürdürsün isterim. Benim çocuklarıma vakit ayırmam lazım. Hayat gelip, geçiyor. 8 yaşındaki kızımın çocukluğunu ıskalayamam. Ergenlik çağını yaşayan oğlumun bu çağlarını ıskalayamam. O çocuğun ruhunda bu eksikliği yaşatan baba olmak istemem. Bir arada olmak, 2-3 gün buluşmak baba olarak sorumluluğum.”
‘Ben Elazığ’daki sorumluluklarımı yerine getirdim’ diyen İmamoğlu, tatil eleştirileriyle ilgili şunları söyledi:
“Deprem oldu, geçerken depreme uğradı’ gibi komik, anlaşılmaz, üzücü ifadeler oldu. Ben yas tutmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen insanım. İnsanların acısını paylaşmanın ne demek olduğunu bilen insanım. Herkes kendini bilsin. Depremin haberini alır almaz koşup AFAD’a giden biriyim. Ben gittiğimde vali bey ordaydı tek başına. Ne yapmamız gerekir noktasında, 4-5 saatini AFAD’da geçiren belediye başkanıyım. 200’ün üzerinde personel, 27 aracı hemen yola çıkardık. Ben de ertesi sabah Elazığ’a geldim. O gün eşim ve çocuklarımla 25 gün önce planladığımız Erzurum tatiline başlayacaktık. Eşim de benimle beraber geldi. O günü Elazığ’da geçirdik. Ekiplerimiz nerede, nasıl çalışıyorlar onu inceledik. İnsanların acısını hissetmeye çalıştık. Saat 23.00’e kadar sahadaydık. Gece Elazığ’da kaldım. Ertesi sabah ayrılıp Pertek ilçesine ve Tunceli’ye gittim. Orada bir süredir kayıp olan Gülistan kızımızın ailesini ziyaret ettim, acılarını paylaştım. Tunceli Belediye Başkanı’nı ziyaret ettim. Pülümür’e gittim, akşamında da Erzurum’a vardım. 26 Ocak gecesi Erzurum’a geldim. 27, 28, 29 Ocak’ı Erzurum’da, Palandöken’de geçirdim. Yürümek gibi koşmak gibi kayağın da spor olduğunu biliyorum. Kayak, zil takıp, oynamak değil. 3 gün boyunca eşim ve çocuklarımla spor yaptım, sohbet ettim, dertleştik, paylaştık. 3 günümü çocuklarımla beraber geçirdim.”
İmamoğlu, Palandöken’deki tatilini paylaşmak istemediğini ancak kendisiyle fotoğraf çektirenlere yönelik çirkin yorumlar ve tepkiler üzerine Erzurum’da olduğunu paylaştığını aktardı.
Bugün akşam saatlerinde görevinin başında olacağını kaydeden İmamoğlu, İstanbul’un önemli sorunları olduğunu ve konuşmak için de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu istediğini söyledi.
İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı’ndan randevu istiyorum. ‘Depremi konuşacağım’ demiştim. İstanbul’un deprem sorunu var. Seçildiğimin ikinci haftasından itibaren bunu istiyorum. Başkaları kanal konuşmak istiyor, ben hâlâ depremi konuşmak istiyorum. 100 binlerce insanımızın canı tehdit altındadır. İstanbul depremiyle ilgili Sayın İlhan Kesici güzel dedi; ’60- 70 milyar dolar maliyeti var’ dedi. Ben ‘500-600 milyar dolar İstanbul depreminin Türkiye’ye bedeli olur’ diyorum. Ekonomik etkileri, moralsizlik, motivasyon, bütün ticari unsunlar, turizm yıllara sarih etkileri 500-600 milyar doları bulur. Sayın Cumhurbaşkanı çağıracak bizi bir masanın etrafına; sağdan-soldan laf yetiştiren parti sözcülerini değil, bizi çağıracak. Sayın Cumhurbaşkanı’na milyonlarca Türkiye insanı oy verdi, bana da milyonlarca İstanbullu oy verdi. Deprem işini 5 yılda çözeriz. Bütün kaynakları seferber edersek ülkem adına ben hazırım. Siyasi beklentisi olmadan depremi bir milli mesele haline getirip, seferberlik ilan ederek çözüme hazırız” dedi.