Şarkıcı Hülya Avşar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından davet edildiği Akil İnsanlar Heyeti’ne girmeyi neden kabul etmediğini açıkladı.
Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök’ün yazısı;
ÖNCESİNDEN başlayayım.
Geçen pazartesi günü Hülya Avşar arayıp şunu sordu: “Bugün Yalçın Akdoğan arayıp, Başbakan’ın beni akil insanlar listesinde görmek istediğini söyledi. Senin fikrini almak istedim”.
Hiç düşünmeden kabul etmesini söyledim.
“Bu hem büyük bir görevdir, hem de sen ve ailen için de bir şereftir” dedim.
Dün öğle saatlerinde beni yine aradı.
48 saat düşünmüş ve sonunda Yalçın Akdoğan’ı arayıp teşekkür etmiş: “Bu tekliften gurur duydum. Ama beni affedin”.
Neden böyle bir karar aldı?
Şöyle açıklıyor:
“Ben Kürt bir babadan ve Türk bir anneden geliyorum. Her iki tarafın da hassasiyetlerini, acılarını, sevinçlerini yaşadım. Bu barışı çok eskiden beri istiyorum.
Yılmaz Erdoğan’la birlikte ilk defa Kürtçe şarkı söyleyen insanlardan biriyim.
Bu yolda verdiğim bir mülakattan dolayı yargılandım.
Civan Haco’yla ilk şarkı söyleyen insanım.
O nedenle bir aylığına akil insan olmak bana yetmiyor. Ben bir ömür boyu akil insan olarak kalmak istiyorum.
Böyle yaparsam, yani bu listenin dışında kalırsam barışa çok daha fazla hizmet edeceğimi düşünüyorum”.
ONA SORMUŞTUM ‘DEDENİN LAKABI APO DİYE Mİ YAPTIN’
Dün biraz sohbet ettik.
Yine onu ikna etmeye çalıştım. Kendisine bu teklifin yapılmasından dolayı çok gurur duyduğunu defalarca söyledi.
Sohbet sırasında aklıma geçen yıl Antalya Film Festivali jürisine seçildiğinde yaptığımız sohbet geldi.
“Güzelliğin On Par’Etmez” filmini birinci seçmişlerdi.
Film Kürt bir babayla Türk bir anneden doğma çocuğun hikâyesini anlatıyordu. Baba bir ara dağa çıkıp inmiş eski bir PKK’lı.
Ancak çocuk babasına olan tepkisini aşırı bir Türk milliyetçisi olarak gösteriyordu.
Sırf babasına inat göğsüne ay-yıldız dövmesi yaptırmıştı.
Babasına tepkisi İstiklal Marşı’nı söyleyerek veriyordu.
BİLİYOR MUSUNUZ AVŞAR’IN DEDESİNİN LAKABI APO
Hülya Avşar o gün bana, “Çoğu insan bu olaya sadece Türk veya Kürt meselesi olarak bakıyor. Oysa yüz binlerce karışık aile var. Bu yüzden ailelerin içinde savaşlar çıkıyor” demişti.
O gün kendisine şakayla, “Dedenin lakabı Apo diye mi bu filme oy verdin” deyip takılmıştım.
Hülya Avşar’ın aile üyelerinin Kürtçe lakapları var.
Ona “Malakan Cuni” diyorlar.
Leyla’nınki “Muşki”, babasının “Ello”, babaannesinin “Duduk”.
En ilginci ise dedesi. Onun aile içindeki lakabı “Apo”.
Hülya, hep “Kürtlükle bir sorunum olmadı” diyor. Babası bazı sorunlar yaşamış. Memurken sürgüne gönderilmiş. Bir gün belediye otobüsünde Kürtçe konuştuğu için kavga etmiş. Dediğim gibi, o hayatının sonuna kadar akil bir insan olarak kalmak istiyor.