Beşiktaş camiasının önde gelen isimlerinden Hasan Arat, tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren, ekonomik yönden dibe vuran Beşiktaş’ta camiayı uyanmaya davet etti.

NTV Spor Radyo’da yayınlanan Bülent Yüksel ile Sportif Görüş programına katılan Hasan Arat, Yıldırım Demirören yönetimini ağır sözlerle eleştirdi. “Bu işlere kendi şirketiniz gibi bakamazsınız” diyerek Yıldırım Demirören’i eleştiren Hasan Arat, “Beşiktaş zamanında memur maaşıyla yaşayan bir başkan seçerek ayakta kalmayı başarabilmiştir… Bugün Beşiktaş, bir kişinin veya grubun malı olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir… Şu kadar para verdim diye her dakika insanların suratına çarpa çarpa kongre üyelerini sersemlettiler… İsteyen istediği gibi hareket edemez. ..Mali genel kurullarda gelir hesap verir… Muhalefeti dinlemek zorundadır… Siz seçiliyorsunuz diye kimse size sonsuz hürriyet vermiyor… Beşiktaş’ta bazı değerler kayboldu…” dedi.

İşte Hasan Arat’ın çarpıcı açıklamaları;

Dün gazeteciler özgür basın için bir yürüyüş yaptı. Bütün ünlü gazeteciler katıldı. Sizce spor medyası özgür mü? Siz istediğinizi, hiç kimseye hakaret etmeden hukuk kuralları çerçevesinde gerekli eleştiriyi yapıp tespit ettiğiniz bir meseleyi yazdığınızda veya konuştuğunuzda kulüp yöneticileri, federasyon yöneticileri tarafından medya kuruluşlarının sahiplerine bu kişiyi görevden alın, bu kişi yazmasın diye bir baskı geliyor mu? Bunları taraftara yuhalatırım diye bir baskı geliyor mu? Sizce Türkiye’de en fazla sayfa ayrılan, en fazla zaman, para ayrılan spor medyası özgür mü? Kamuoyuna gerçekleri aktarabiliyor mu? Bu birinci şekilde halka doğru bilgi gitmesi için medyanın tam anlamıyla özgür olması lazım. Baskıdan uzak.

Bedavaya giden futbolcuların hesabını kimse sormadı!

Beşiktaş kamuoyunun doğru bilgilendirilme mecburiyeti var. Bunun birinci ayağı da yönetimdir. En son mali genel kurulda Amerika’daydım. Bilirsiniz hiç kaçırmam. Büyük de bir mücadele veririm. Mücadelemin başlangıcı da hep sahte üyelerle ilgilidir. Kulübün mayasını bozan bu sahte üyeler gerçek üyelerin de ortaya çıkmasını engellemiş, onları eritmiş, pasif bir duruma getirmiş. Bugün Beşiktaş, bir kişinin veya grubun malı olma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Bu tehlikeye dur diyecek yer de genel kuruldur. Gidişat öyle bir noktaya geldi ki ben istediğimi yaparım, nasıl olsa kulübü de borçlandırdım. Şu kadar da para verdim diye her dakika insanların suratına çarpa çarpa kongre üyelerini sersemlettiler. Bugün müthiş transferler yapıldı. Arkasından bedavaya giden futbolcuların hesabını kimse sormadı.

Beşiktaş kendi yörüngesinden çıktı

Mali genel kurula gidiyorsunuz. Yıldırım Demirören yönetimlerinin son 7 yıldaki mali kurullarına dönün bakın. Neler konuşmuş. Ya Fenerbahçe, ya Galatasaray veya federasyona yüklendiğiniz zaman genel kurulun yönü değişir ve genel mevzuların içine girilir, soru sorulamaz hale gelir. Bu yıl da aynı şey oldu. Kimse gelip sorgulamasın diye zamanında bayram günü, derbi günü mali genel kurul yapıldı. Bugün Beşiktaş camiası bu yönetim şekline inancını yitirdi. Geçici, saman alevi transferlerle, büyük para harcamalarla, şovlarla, medyada aşırı yer almayla ki bazı yöneticiler bunu en büyük hedefleri olarak görüyordu, e ne oldu? Beşiktaş kendi yörüngesinden çıktı.

İsteyen istediği gibi hareket edemez

Bu işlere kendi şirketiniz, kendi iş yeriniz, kendi hayatınız gibi bakamazsınız. Olaylara sosyolojik olarak farklı bakmakta fayda var. Buna farklı baktığınız zaman da daha fazla doğru yapma şansınız ortaya çıkar. Yani burası kimsenin malı değil. İsteyen istediği gibi hareket edemez. Mali genel kurullarda gelir hesap verir. Muhalefeti dinlemek zorundadır. Siz seçiliyorsunuz diye kimse size sonsuz hürriyet vermiyor. 7 yıldan bu yana kulübün getirildiği borç batağı, bir de üstüne şu kadar para verdim diye camiayı tehdit etmek, buraya nasıl olsa kimse gelemez diye düşünmek, bunlar hep yanılgıdır.

Beşiktaş camiası bu rüyadan uyanacak

Toplumda bunun nice örnekleri vardır. Bu toplum önemli bir toplumdur. Bu toplum ne kadar sıkıntı çekerse çeksin ayakta kalmıştır. Hem de memur maaşıyla yaşayan bir başkan seçerek ayakta kalmıştır. Süleyman Seba bunun örneğidir. Geçmişi küçümsemeyeceksin, tarihine bakacaksın. Beşiktaş camiası da biraz silkinecek, bu pembe rüyadan uyanacak. Ve bugünü sorgulayacak. Gençler de dönüp bakacak, neler olmuş diyecek. Şimdi İnönü Stadı konuşuluyor. 1998’de bu stadın Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden nasıl alındığına bakacak. Rahmetli Cenk Koray’ın o zamanın dev basın, medya patronlarının karşısına çıkarak, Uzanlar’ın karşısına çıkarak nasıl meydan okuduğuna dönüp bakacak. O zaman kıymetini daha fazla anlayacak. Yani biz bir dönem yaşıyoruz. İnanılmaz bir dönem yaşıyoruz. Bu dönemin bedeli çok acı oldu. Ama bunun toparlanma vakti de çok uzak olmamalı.

Bugün Beşiktaş’ta birisi bu meselelerle uğraştığı zaman başkan geçiyor basının karşısına 45 saniye, 1 dakika süren bir suçlama yapıyor, çekiyor gidiyor. Son 7 senede kaç kere böyle hareket yaptığına bakın. Medya bütün gündemini kulüple takımla geçiriyor. İnsanlara inanılmaz suçlamalar yapılıyor. Yani burada medyanın adalet terazisinde dikkatli olması lazım. Sadece insanlar muhalefet olduğunda dinlenmemeli. İnsanlar fikir sahibi olduğunda da dinlenmeli.

Düzeni neye göre bozdunuz?

Mustafa Denizli gönderildiğinde biz çıkıp dedik ki bir gecede bir insanı bu derece hasta yapamazsınız. Siz karar verdiniz, hasta yaptınız ve yolladınız. Herkes her şeyin nasıl olduğunu biliyor. Ve çıktı yöneticiler, bugünkü yönetim inanılmaz suçlamalarda bulundu bunu söyleyenlere. Bundan birkaç gün önce Mustafa Denizli, teklifler geliyor sağlığım iyi dedi. Şimdi madem öyleydi. Bu düzeni bozarken neye göre bozdunuz.

Beşiktaş’ın değerleri kayboldu!

Ben Beşiktaş takımını izlerken Türk oyuncuları cımbızla mı arayacağım. Beşiktaş bu kadar kötü netice alınca mı benim gençlerim sahaya sürülecek. Beşiktaş’ta neler oluyor kimse sorgulamıyor. Beşiktaş’ta kaç tane yabancı oynuyor dönün bakın. Beşiktaş’ın ruhuna uygun mu? Bugünün futboluna uygun olduğunu iddia etseniz bile bu kadar yabancının oynadığı bir takımda kendi takım kaptanınızı bu şekilde yollamak doğru mu? Kim güvenecek size? Beşiktaş’ta bazı değerler yerinden oynadı. Bazı değerler kayboldu. Bu değerlerin geri gelmesi lazım.

Medya doğru bilgiler verirse insanlar fikir sahibi olabilir. Ama medya bilgi verirken o günün rüzgarına göre hareket ederse toplum bir müddet sonra okuduğuna da inanmıyor. Beşiktaş kulübünde böyle bir tehlike vardır. Seba’nın söylediği gibi kulübün bir gün birilerinin tamamen kontrolüne geçme tehlikesi vardır. Madden ve manevi olarak vardır. Manevi olarak çözülmeler başlamıştır. Herkesi kendine gelmeye ve gerçekleri görmeye davet ediyorum. Bu kadar vurdumduymazlık, bu kadar istediği gibi hareket eden yönetim olamaz artık. Sürekli futbolda başarıya endeksli bir yönetim tarzı gelişti. Ve bu yönde harcanan tonlarca paranın hesabını kimse soramıyor.