Gezi Parkının en büyük Davasını Taksim Dayanışması açıyor!
Gezi Parkı protestoları ile alakalı binlerce kişinin yargılaması devam ederken, 5 üyesine dava açılıp hakkındaki iddianame hazırlanan Taksim Dayanışması, 7 ölüm ve binlerce yaralı adına, hükümete karşı en çok büyük toplu davayı açmaya hazırlanıyor.
180 bileşenden oluşan Taksim Dayanışmasının 5 üyesi Hürriyet’e açıklamalarda bulundu.
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, açmaya hazırlandıkları dava için “Taksim Dayanışma, kent yağmasına karşı şehirlerini koruyan bir örgüt. Suç örgütü, gencecik vatandaşı öldüren, gözlerini çıkaran, binlercesini yaralayan polis şiddetinin emrini verenlerdir” diye konuştu.
Mücella Yapıcı (İstanbul Mimarlar Odası yöneticisi)
Seçimlerde sayın Başbakan bazı mega projeler açıkladı. Bir tanesi Taksim’i fiilen meydan olmaktan çıkaran projeydi. Taksim, Cumhuriyet mirası ve demokrasi hareketinin simgesidir, herkesin sözü olmalı diye çağrı yaptık. Yüz bini aşkın imza topladık, davalar açtık. Kaçak kazıyla parkın 1000 metrekaresini kestiler. Artık bir aç-kapa parkımız var. Dünya mimarları buradaydı, anlatamadık onlara. 7 gencimiz, barışçı bir hakkı savunurken polis şiddetiyle öldürüldü, bir çocuğumuz uyuyor, adalet yok ortada. İşin en acı yanı, Türkiye ayaktayken, Taksim’de dünyaya örnek bir yaşam alanı kuran vatandaşı vahşice çıkardıktan akabinde işi bitirdiler. Bir de utanmadan düzenledik, çiçek ektik diye tören yaptılar. Bizi çağırdılar o gün, gittik, gözaltına aldılar. Bunun hesabını başta Kadir Topbaş ve Kalyon inşaat vermek mecburiyetinde. Bir memlekette hekimler sokaktaki insanlara yardım ediyor diye odalarına dava açılıyorsa yargılanmamak suçtur.
Ali Çerkezoğlu (İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri)
Gezi Parkı, kent yağmasının simgesi. Taksim Dayanışması, dün ne dediyse gün içerisinde de aynısını açıklayan, talepleri meşru bir örgütlenmedir ve Gezi’nin taleplerinde bir milim oynama olmamıştır. Binlerce gencin yaralanması, tutuklanması, öldürülmesi bu süreci durdurmadı. Gezi davalarını izliyoruz, hayatını kaybeden/yaralanan yurttaşlarımızın davalarını toplumsal davaya dönüştürmek üzere faaliyet yürütüyoruz. Biber gazı gibi kimyasalların kalp, astım, KOAH vb. kronik hastalıkları olan kişiler için ölümcül risk taşıdığı çok fazla açık. Başkent Ankara’da bir yurttaşımız kalp krizinden vefat etti, ölümü yoğun biber gazının tetiklediği rapora girdi. Biber gazı, kimyasallar yasaklansın kampanyamızı uluslararası boyuta taşıdık. Taleplerimiz milyonlarca kişinin talebidir artık. Şu an bir park halkın kullanımına kapalı. Bu bile Taksim Dayanışması’nın mücadelesine yeterli bir gerekçe. Kaldı ki öldürülen gençlerin sorumluları, bu emirleri verenler, İstanbul, Başkent Ankara, Eskişehir, Hatay vali ve güvenlik müdürleri görevdeyken, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Berkin Elvan davaları bile açılmamışken dayanışmanın sona ermesi mümkün değil. Taksim Dayanışması demiştir ki gençlerin, kadınların sesini Erzurum’da, Kayseri’de, İzmir’de de duyun. Köprüyü önceki bu insanların bir derdi var. Bugün ve yarın neoliberal anlayışı, kent yağmasını, diktatoryal eğilimleri, özel yaşama karışmayı meşru gören herkese karşı Gezi ve Dayanışma dimdik ayakta kalacak. Gezi direnişi ve Taksim Dayanışması, üzerine tonlarca film, kitap, tez yazılan, bu ülkenin geleceğine umut taşıyan, gençlerine örnek olarak tarihteki yerini almıştır.
Beyza Metin (Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı)
Gezi toplumun artık yeter, bana bağırma, nasıl doğuracağıma karışma, beni aşağılama, yaşam alanıma karışma diyen ortak sesiydi. Patlama noktası, kesilen ağaçlardı. Mesele sadece ağaç olsaydı, 3. köprü için 2.5 milyon ağacı kesiyorlar şu an, yer yerinden oynardı. Başbakan dışında bütün dünya bu mesajı duydu. Gezi empati yarattı, çok fazla değişik vatandaşı bir araya getirdi. Başbakan bas bas bağırıyordu, oraya AVM yapacağım diye fakat Gezi Parkı orada duruyor. KCK, Ergenekon, Balyoz gibi davalara baktığımız vakit Taksim Dayanışması’na da örgüt davası açmamaları şaşırtıcı olurdu. Yüzde 50’nin üstünde kadın katılımı vardı Gezi’ye. Anneler terlikleriyle geldiler fakat bu kez çocuklarını alıp gitmek için değil, polislerle aralarına girmek için. Ailecek suç işledik orada. Hakkımızda dava açarlarsa diyeceğiz ki; evlerinden ayakkabı kutuları çıkan sizler mi bizi yargılayacaksınız, yolsuzlukları açığa çıkmış bir iktidar mı? Taksim Dayanışması meşrudur. Oğullarınızın mal varlığına, kadın cinayetlerine bakın, suç örgütü arayacaksanız kendinizde arayın diyeceğiz. Meşru olmayan bir davada bizi yargılayamazsınız, halkla biz sizi yargılayacağız diyeceğiz.
Ender İmrek (HDP PM üyesi)
Gezi’de su yüzüne toplumsal hareket hükümeti korkuttu. Bugün bizi suç örgütü olmakla itham eden anlayışın kendisi devasa bir suç örgütü durumunda. Hem tarihin, hem çevrenin yağmalanması, 1. derece sit alanlarının 3. dereceye düşürülüp peşkeş çekilmesi, havuzlar oluşturulması ile net bu. Gezi ise halkların değişik eğilim ve yönelime sahip olmasına karşın ülkesine, toprağına, çevresine, dayanışmaya sahip çıkmasının devasa bir örneğini ortaya koydu. Ortada bir suç örgütü varsa 7 kardeşimizi katleden, 11 kardeşimizin gözünü çıkaran, binlercesini yaralayan zihniyettir. Davaya şaşırmadım. Dayanışma’nın tutumu ortada; kaba kuvveti öngören değil, değerlerimize sahip çıkan, hak ve özgürlüklerimizi talep eden, diktatörlere aman verilmeyeceğini ilan eden bir tutuma madalyalar verilmeli. Avukatlarımız ekip olarak polisin kaba kuvvet uygulamalarını, katledilen arkadaşlarımızın, gözünü kaybeden, yaralanan binlerce arkadaşımızın, Berkin Elvan’ın ve tutuklananların toplumsal davası olarak, bütün Gezi direnişine katılanların, herkesin müdahil olacağı devasa bir dava açmaya hazırlanıyor. Biz hükümeti yargılayacağız. Uluslararası düzeyde örnek oluşturabilecek, okullarda okutulacak bir davaya hazır olsunlar.
Haluk Ağabeyoğlu (HDK üyesi)
Hükümet öyle sıkışmış ki; vatana gündem gerek. Artık hukuk bulunmadığı biliyoruz. Bunlar gün içerisinde 8 büyüklüğünde bir deprem olmasını talep eder, gündem kaysın diye. Gezi bir dava açılarak, suç örgütü denilerek kirletilemez. Hükümet yalan üzerinden Gezi’ye karşı kara propaganda yürüttü. Daha Kabataş yalanı ortada yokken, Gezi sürecinde çok fazla mizansen gördük. Çadırın içine esrar koymaya çalışan polis de sonunda yakalandı. Brezilya’da ‘Aşk bitti, burası artık Türkiye’ denildiyse evrenseldir Gezi. Bu evrensellik insanlık tarihine bir armağandır. Süreç bitmedi ve şu anda kar topluyor. Bunun isyan olduğu, sistemi tehdit ettiği endişesi devlette yer etti. Gezi’ye bir ziyaretin bile isyana dönüşeceği, 1 milyon gelebileceği korkusuna neden oluyor. Gezi’de yaşanan, insanların gördüğü ve yaşadığı bir rüyaydı. 1 Mart’ta tüm forumlar bir araya geliyoruz.