FutbolManşetSpor

Sistem Üzerine – 1

Bali

ersin afacan1Son zamanlarda bazı teknik direktörlerimiz bir moda sistemin peşinden gitmeye başladı. O da 4-3-3.

Bu sistemi dünyada en iyi uygulayan Barcelona’yı seyredip keyif alan teknik adamlarımız, ellerindeki kadrolar sanki Barcelona kadrosuymuş gibi gereksiz bir şekilde takımlarını 4-3-3 ile oynatma çabası içine girdi.

Geçmişe baktığımızda 1966’da İngiliz Milli Takımı’nın Teknik Direktörü Alf Ramsey, 4-3-3’ü meydana getirerek takımını bu sistemle oynattı ve İngiltere Dünya Kupası’nı kazandı. Fakat az orta saha ve tek forvetin yanlarındaki hücumcuların form düzeylerine bağlı bu sistem daha sonra yerini sırasıyla “Catenaccio” (Katenaçyo) yani 1-4-2-3’e, 4-4-2’ye, “Total Futbol”a, 3-5-2’ye ve en son olarak ön liberolu 4-1-3-2 sistemine bıraktı. Sistemin pek çok tanımı yapılmıştır. Bunlardan ikisi şu şekildedir: “Sistem, bir takımdaki futbolculara verilecek taktik görevlerin oyun sırasında topluca uygulanmasıdır.”, “Sistem, bir futbol takımının maç içinde oyuncularına uygulattığı oyun düzenidir.”

Sistemlerin gelişmesinde savunma ve hücum dengesi etkili olmuştur. Aslında sistem fikrini doğuran ana faktör, teknik direktörlerin güçten ve zamandan tasarruf etmek için paslaşmaya büyük önem vermesidir. Dolayısıyla sadece bu faktörden dolayı 4-3-3 bence en son oynatılacak sistemdir. Çünkü bu sistemde taktik uygulamaları 90 dakika boyunca uygulayabilecek takım ülkemizde yok ve Galatasaray da Rijkaard’ın anlamsız ısrarı yüzünden bu sistem nedeniyle çok zorlanıyor. Belçika maçında A Milli Takımımız ilk devre bu sistemle oynadı ve üst üste pas hataları yaparak kötü bir oyun sergiledi. Daha sonra Hiddink, 4-2-3-1’e döndü ve maçı kazandık. Ayrıca takımda uygulanacak sisteme bütün futbolcuların inanmaları ve güvenmeleri takımın başarısı için şarttır. Dolayısıyla ben 4-3-3’e futbolcuların pek itibar ettiğini düşünmüyorum ve tek forvet oynamaya da karşı çıktıklarını biliyorum.

Lige 4-3-3 ile başlayan fakat bu hafta KSK maçına 4-1-3-2 ile çıkan Altay takımından yola çıkarak bence futbolun en mükemmel sistemi olan 4-1-3-2’ye değineceğim.

dunga romario1970’den beri Dünya Kupası kazanamayan Brezilya, 1994’de ABD’de yapılan Dünya Kupası’nı kazanmak istiyordu. Bunun için, diğer turnuvalarda olduğu gibi kolayca gol yiyip elenmelerini önleyecek ve onlara rahat maç kazandıracak bir sistem gerekliydi. Bu yeni sistemde amaç; sağlam savunma, zengin orta saha, az sayıda gibi görünen ama hareketli forvet, sahanın tamamını en elverişli biçimde kaplama ve böylelikle enine-boyuna parsellendiğinde en dar ve en genişlerde üçlü bir oyuncu bloğu sağlama yani topun bulunduğu her yerde üçlü bir baskı kurma ve bütün bunların sağladığı topa kolayca uzun süre sahip olabilmekti. İşte, Carlos Alberto Parreira, Brezilya’yı Dünya Kupası’na 4-1-3-2 sistemiyle hazırladı. Parreira, 24 yıldır devam eden savunma sıkıntılarını ortadan kaldırmayı, oyun alanına iyi yayılmayı, topa sürekli sahip olmayı planladı. Sabır üzerine kurulu bu sistemle rakiplerin sabrı taşacak ve böylece doğacak açık ve boşluklardan gol pozisyonu üretilecekti. Yani bu sistemle rakip defans bloğunda yeterli boşluklar bulunup istenilen zamanda ya kanatlardan ya da göbekten hücum yapılacaktı. Ayrıca ceza alanına yaklaşıldığı anda pas verip gol pozisyonuna girecek oyuncu yoksa kaleye şut atılacaktı. Amaçlanan her şey gerçekleşti. Brezilya, kupayı aldı. Brezilya şu futbolculardan kurulmuştu. Taffarel= (4) Jorginho-Ricardo Rocha-Ricardo Gomez-Branco= (1) Dunga= (3) Mauro Silva-Rai-Zinho= (2) Bebeto-Romario. Özellikle sistemin ön liberosu büyük bir takdirle övüldü. Brezilyalılar, kalecinin önünde oynayan, işsizlikle yargılanan, kuvvetli takımlarla zayıf takımların maçlarında gereksiz oyuncu görüntüsü veren, emekliliği gelmiş futbolculara futbolda sonbahar primini tanıyan sarkık liberoyu orta alana çekerek bu bölgenin ortasındaki zaafiyete son verdi. Böylece kanatlarda da zaafiyet oluşmadı. Savunmanın göbeğinde görevli olanlar da sürekli önden ve yandan destek aldı. Ayrıca rakibin hücumlarında takım, sahasına çekiliyor ve ön libero kendi yarı sahalarının ortasından itibaren ilk müdahaleyi yapıyor. Ön liberonun önündeki orta saha elemanı yani orta üçlünün göbeğindeki futbolcu, kısa mesafeye gidip gelip hem orta alana hem forvete destek veriyor, top dağıtımını yapıp oyunu ve hücumu yönlendiriyor. Böylece daha az efor harcıyor. Kanatlar, orta sahanın kenarlarından destekli olduğundan hücuma katılmada rahatlıyor ve 3-5-2’deki gibi fazla yıpranmıyor. Böylece sağ ve sol bekler sürekli çizgiden rakip kaleye gidiyor. Defanstaki iki stoper sabit oynuyor ve sadece kornerler ile kanatlardan yapılacak serbest vuruşlar öncesinde rakip kaleye gidiyor. Yan yana oynayan, alan markajı yapıp birbirlerinin kademesine giren bu stoperler, sağ ve sol bekler ile ön libero sayesinde rakip oyuncular ceza alanının içerine kolay kolay giremiyor. Bu sistemin en önemli avantajı hücuma çıkıldığında 8 oyuncunun hücuma katılması, defansa çekildiğinde ise 9 oyuncunun savunma yapmasıdır. Bu turnuvadan sonra başta Latin Ülkeler olmak üzere bütün dünyada bu sistem yayılmaya başladı. Türkiye’ye ise bu sistemi ilk getiren teknik adam, bu sistemin babası olan Carlos Alberto Parreira oldu. Parreira’nın teknik direktörlüğünde Fenerbahçe, 6 sezon sonra 1995-96 sezonunda şampiyon oldu.

İşte FB’nin şampiyon kadrosu: Rüştü=(4) İlker-Uche-Högh-Halil İbrahim=(1) Kemalettin=(3) Tayfun-Oğuz-Erol=(2) Boliç-Aykut.

NationalTurk World Son Dakika

Fatih Terim liderliğinde 2000 yılında UEFA Kupası’nı alan GS de 4-1-3-2 ile oynuyordu. Taffarel=(4) -Capone-Bülent-Popescu-Hakan Ünsal=(1) Suat=(3) Okan-Hagi-Emre=(2) Hakan Şükür-Arif.

yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024

Lafı fazla uzatmadan kendi fikrimi tekrarlamak istiyorum. 4-3-3 sistemi oynanması en zor sistemdir ve bizim ülke futbolunun yapısına uymaz. Dolayısıyla sistemler, hiçbir zaman değişmez katı ve kesin kurallar değildir. Ercan Ertemçöz’ün yaptığı gibi bazen sistemde değişiklik yapmak gerekebilir. Çünkü futbol, yaşayan bir spordur ve devamlı gelişmektedir. Bu nedenle her zaman yaratıcı olanlar ve yeni fikirlere itibar edenler başarılı olacaktır……

Ersin Afacan

Yazarın tüm yazılarına gözat »

Maçlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu