NationalTurk yorumcusu ve Haliç Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Müslüm Gülhan’ın ‘Futbol Topu’ başlıklı yazısı;
Çevresi 68 ile 70 cm, ağırlığı 410 ile 420 gr…
Ve milyonlara hitap eden bir güce sahip… Demokrattır… Herkese eşit davranır…
Asıl sizin onun sosyal ve teknik gücüne bakmanız lazım! Onun kimseyle bir alıp veremediği yoktur, sorun; onunla oynayanların ve oynatanların onu anlayabilmesidir. Sevimlidir ki herkes onu ele geçirmek için koşar. Öyle birine bağlanıp kalmak gibi derdi yoktur, çok rahat herkesle birlikte olabilir!
Renk, dil, din ayrımı yapmaz.
O da çocuklarla eğlenmeyi çok sever, insancıl bir yönü de vardır.
Sosyal anlamda kişileri birtakım standartlara ayırarak; renk tutkusu yaratır.
Siyasi olarak; genelde faşist diktatörlerin elinde o da gaddar rolü oynamak zorunda kalıyor. En çok sıkıldığı şey siyasi araç olarak kullanılmaya çalışılmasıdır?
Sinirlendiği zaman dilimleri ise; kendini teknik direktör sanan birtakım adamların abuk-subuk oynatma istekleriyle karşı karşıya kaldığı andır. Fena tutulur (… ) egosu yüksek, eğitimi düşük model çalıştırıcılara…
Adeta canı yanar…
Çünkü onun da özel anları vardır; o gol olmak istiyor, o da orgazm olmak istiyor…
Ama onunla mastürbasyon yapmaya çalışanlara illet oluyor!
Top deyip geçmeyin?..
Ülkelerin genel spor kültür anlayışı ve futbola bakış açıları ona başka ve farklı anlamlar yükler. Bu onun nasıl anladığının dışavurumdur, tabi bu farklılıklarda onun kendi amacına katkıda bulunanlar olduğu gibi, onu anlamayanlar da olmaktadır.
Onu anlayamayanlar; hadi faşist diktatörler belli de… Ya işin içinde olup da onu anlayamayanlar. Özellikle bu aralar bizim ülkede; Yıldırım ve Fatih isimlerine çok tutuk!
Ne yapsalar onu mutlu etmeye yetmiyor!
O da normal olmak istiyor; ama bu ikili o kadar çok anlamsızlıklar yüklemek istiyor ki; inanın bir gün sibopunu çekip kendini havaya uçuracak.
Zaten bu ülkede yeterince anlamsızlıklar var, hiç olmazsa; “ekmek elden su gölden” olan ortamda o da rahat etmek istiyor.
Çünkü insanların kandırılmasına illet oluyor, onu en rahatlatan an; Ulusal Takım’ın maçlarında ve kulüp takımlarının Avrupa’daki maçlarında, gerçeklerin ortaya çıktığı zamandır. O da Türkiye Ligi maçlarında olmaktan nefret ediyor. Şu ara, buralarda bir tek Sneijder ile mutlu olabiliyor, zaten bunu da oldukça belli ediyor. “Bir ara size en mutlu olduğum yer Almanya’yı anlatayım” dedi…
Ve seke seke gitti…
Müslüm Gülhan / NationalTurk