“Futbol sektöründe pisliğe bulaşmayan bir Allah’ın kulu yok”
Eski MİT mensubu Prof. Dr. Mahir Kaynak’ın Ömer Lütfi Mete ile yaptığı söyleşiden bir bölüm, Türk futbolunun durumu hakkında çok çarpıcı ifadeler içeriyor.
İşte Mahir Kaynak’ın Türk futbolu hakkında anlattıkları;
Mahir Kaynak; Garip bir görüş belirtmek durumundayım
Soru; Ülkemizde çok uzun zamandır futbolla mafyanın iç içe olduğu hep söylenegelir. Şikeden tutun da hakemlerin ayarlanmasına kadar birçok spekülasyon ve hatta ispat edilmiş olay vardır. Ortada büyük bir rant olduğundan dolayı mı mafya bu işlere el atıyor?
Mahir Kaynak: Futbolumuz, Türkiye’nin en kirli sektörü olmasına rağmen burada, bütün bir sistemi etkileyebilen, istediği yönde kullanabilen ve tek elden yönetilen örgütlü bir mafyanın bulunduğunu sanmıyorum.
Futbol Camiasının tepeden tırnağa kirli ve perişan olduğundan hiç şüphem yok. Fakat bu kirlilik bir örgütün, bir mafya yapılanmasının yol açtığı, kaba güçle veya fesat yöntemleriyle meydana getirdiği bir kirlilik değildir. Burada bütün unsurların lağıma batmışlığı söz konusudur. Öyle ki dışarıda iken tertemiz olan biri bu lağıma girdiği takdirde muhakkak feci şekilde kirlenecektir. Böyle nice insan bilirim, tertemiz olmalarına rağmen futbol dünyasının içine girdikten sonra az veya çok pislikten etkilenmişlerdir. En iyisi, pisliği göz yumma şeklinde kirlenmedir ki futbol sektöründe pisliğin bu türünü yaşamayan bir Allah’ın kulu olduğuna inanmam.
Medyamız bu pisliğin tam göbeğinde
Medyamız bu pisliğin tam göbeğinde olduğu için meseleyi doğru teşhis edemez, etmez. Medya ‘futbol mafyası’ deyimini kullanıyorsa bunun, pisliği kendi dışında gösterme kurnazlığından veya aptallıktan başka bir açıklaması yoktur.
Futbolda mesela ‘hakem mafyası’ diye bir deyim kullanılır. Bunlar aslında futbol camiasının kirlilik biçimini ve boyutlarını doğru teşhis etmeyi engelleyen gündelik medya yumurtlamalarından başka bir gerçeklik arz etmezler.
Peki, bu, hakem camiasının temiz olduğu anlamına mı gelir?
Hayır, ama hakem işlerindeki kirlilik bir mafya etkinliği türü değildir, onu anlatmak istiyorum. Bir alanın mafyası o sektörü geçim veya çıkar yeri olarak benimseyen örgütü ifade eder. Liman mafyası dersiniz mesela.
Bu, limandaki işlerden yasa dışı çıkar elde etmeye odaklanmış özel bir yapılanmayı belirtir. Otopark mafyası dersiniz, bu da yasa dışı olmakla beraber bir iş ve iştigal türüdür.
Futbol dünyamız Ahlaksızlık içinde yüzmektedir!
O alanın bir veya birden çok mafya örgütü olabilir. Şehrin otoparklarını pay ederler veya tek elden yasa dışı gelirini sömürürler. Oysa ‘hakem mafyası’ dediğiniz zaman, işi ve gelir kapısı hakem ayarlamak ve maç satmak, sattırmak olan bir organize suç türünü anlayabilir miyiz? Hayır, böyle yerleşik bir çark yoktur.
Fakat bu futbol camiamızda hakem ayarlanır, maç satılır, maç alınır, ligden düşme ve küme yükselme gibi düzenlemeler tezgahlanır. Bunlar bir mafya örgütü eliyle olmaz. Çok sayıda kirli unsurun keşmekeşi içinde gerçekleşir bu namussuzluklar. Hakem ayarlayan, maç satan veya sattıran kişi bazen bir siyasetçi, bazen gazeteci, bazen eski futbolcu, bazen bir sivil toplum örgütü lideri olabilir.
Demek istediğim şudur:
Futbol dünyamız ayrıca bir mafya örgütüne ihtiyaç kalmayacak derecede yaygın bir kirlilik, ilkesizlik ve ahlaksızlık içinde yüzmektedir.
Bu camianın en kirli unsuru da bana göre futbolda ahlak satıcılığı yapan medyadır. Futbolcusundan hakemine, yöneticisinden seyircisine kadar her unsuru eleştiren, güya temizliğe, dürüstlüğe, başarıya ve iyiliğe çağıran futbol medyası, aslında fanatik kulüp taraftarlığı yüzünden kirliliğin beşiği olmaktadır.
Şöyle birazcık sahmete katlanıp sağlıklı bir sorgulama yapsanız, medyada futbolun erdem bekçiliği rolünü oynamaya çalışan gazetecilerin kendi kulüpleri lehine ve rakipleri aleyhine en tiksinti verici duygular içinde yüzdüğünü görürsünüz ki bu kurumlardaki insanların yüzde doksanından fazlası şöyle bir algı içindedir:
“Rakip takım şike yaparsa kötüdür, ama benimki yaparsa o kadar kötü değildir.”
Yaygın duygu budur.
“Benim yöneticim şike yapmıştır, ama onu açığa vursam tuttuğum takım zarar görür, ben zarar görürüm…”
Medyadaki centilmenlik ve temiz oyun arzusu laftadır
Bu duygunun yaygınlığını nereden biliyorum? Görüyorum! Yıllarca futbol medyasının içinde bulundum. Futbolda fanatik olan herkes bu duygudadır. Medyadaki centilmenlik ve temiz oyun arzusu laftadır. Her muhabir ancak tuttuğu takımın en büyük rakibiyle ilgili kirliliği kovalar. İstisnalar elbette vardır ama ezici çoğunluk takım tutmada holigan hissiyatına sahip bulunduğu için kirliliğin bir numaralalı besleyicileri medyadadır.
Holiganların futbol ahkamcısı ve yorumcusu olabildiği bir camiada kirlilik, hatta iğrençlik kaçınılmazdır. Orada ayrıca mafyaya ihtiyaç yoktur, hatta bildiğimiz anlamıyla Türkiye tipi mafya örgütleri dahi bizdeki futbol ahkamcılarından daha temizdir. Hiç değilse mafyacı erdem satmaya kalkışmaz!