1994’den beri teorik, 2001’den beri pratik olarak sporda psiko-sosyal alanları içeren zihinsel antrenörlük çalışmalarım var.
Bu süre zarfında, (futbolda, basketbolda, voleybolda ve teniste) yüksek seviyede performans sergileyen sporcuların becerilerini inceledim ve güven, odaklanma, sakinlik gibi konularda performansı etkileyen “zihinsel (mental) oyun” faktörleri hakkında bir anlayış kazandım. Dolayısıyla kıran kırana geçen bir maçta ideal performans sergilemeleri için sporcuların daha akıllı ve daha kendine güvenen bir şekilde düşünmesinde onlara yardımcı olacak taktikleri öğretiyorum ki bu tür taktikleri bu hafta Kadıköy’e çıkacak olan Galatasaraylı futbolcuların da ihtiyacı olduklarına, en son oynanan GS-A.Gücü maçında şahit olduk. Zaten Kadıköy’e çıkmış GS’nin eski futbolcuları da Kadıköy’deki yüksek baskıyı doğruluyor. Bakın Ergün Penbe demiş ki; “Kadıköy’de atmosfer ve baskı çok farklı. Bütün hafta bunu yazıyor, konuşuyor basın. Futbolcular da bundan etkileniyor.
GS’de birçok futbolcu milli takımda oynuyor. Buna çoğu hazırlıklı ama bazen elde olmayan nedenlerden hazırlıklı olunamıyor. Mesela bir derbi maçında Hasan Şaş maçın psikolojisinden kusuyordu. Yani bu şartlarda çıkıyorduk maçlara.” Hakan Ünsal da “Seyirciler öncelikle rakip oyuncuyu, hakemi etki altına almayı bilen şekilde maça hazırlanmışlar. Atmosferin tarifi bu. Diğer tarafı da oyuncular, tahrik ve sinirlendirme. GS, oradaki baskıyı daha çabuk sinire çeviren taraf oluyor. Sakin kalmayı yıllardır beceremiyor. Zaten özellikle Saracoğlu’ndaki olaya saha içindeki teknik, taktik ile ilgili değil, artık kafada kazanılan ve kaybedilen maç gibi bakıyoruz.” derken Necati Ateş “ ‘Biz yine mi kaybedeceğiz’ sıkıntısı var. Korkmasalar bence biraz daha farklı olurdu. Oradaki hiçbir maçı 11 kişi tamamlayamadık. Özhan Başkan zamanında bu kadar toplantı yapılmıyordu. Fakat Adnan Polat zamanında Fenerbahçe ile oynanacak maç için 3 kez bazen 4 kez toplantı yapılıyordu. Futbolcu hafta içi rahat olursa rahat, gergin olursa gergin çıkar maça. Mesela Arda geçen sezon çok gergin çıktı maça. Sakin bir Arda olsa maça ağırlığını koyardı.” diye yorum yaparken Hasan Şaş ise “Üst üste kaybetmenin düşüncesi ile gidince sahaya yansıyor. İlk geldikleri pozisyon gol olunca demoralize oluyor. Aslında biraz da taraftar yüzünden geriliyor. Aslında mentöre ihtiyaç olabilir. Rahat olmaları lazım. FB’li taraftarlardan hakemler de etkileniyor.” demiş. Sevgili okuyucularım, zihinsel (mental) antrenman; teknik, taktik ve kondisyon olarak maça hazırlanan sporcuyu ve takımı zihinsel olarak da maça hazırlamaktır. Dolayısıyla sporcu merkezli çalıştığım için her şeyi bir kenara bırakıp Ergün, Necati ve Hasan’ın dediklerinden yola çıkarak şunu rahatça dile getirmeliyim ki GS’nin Kadıköy’de oynayacağı her FB maçından önce ciddi şekilde mental antrenmana ihtiyacı var.
GS’li futbolcuların Kadıköy’e çıktıklarında dış uyarıcılardan olumsuz şekilde etkilenmeden maça odaklanmaları, yüksek özgüvene sahip olmaları, sakin ve huzurlu bir zihinsel duruma bürünüp iyi bir performans sergilemeleri için mental antrenman yapmaları şart. Mesela ben GS ile çalışıyor olsaydım öncelikle birebir ve küçük grup toplantıları ile futbolcuların duygularını anlamaya çalışıp maça taşıdıkları düşünceleri tespit ederdim. Sonra da “Gözdağı Vermek”, “Maç Kaygısı”, “Maç Öncesi Isınmada Gergin Olmak”, “Maçta Stresi Kontrol Altına Almak”, “Sporda Boğulmak”, “Başarısızlık Korkusu” gibi temel mental antrenman konularına değinirdim. Dolayısıyla GS’yi ne teknik direktör F.Rijkaard, ne Başkan A.Polat ve yöneticiler, ne de futbolcuların kendileri Kadıköy’e zihinsel açıdan hazırlayabilir…
Ersin Afacan