Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’deki temasları sırasında Henry Kissinger ve Rothschild ailesi üyesi James Rothschild’ın da bulunduğu bir toplantıya katıldı.
Paranın ve politikanın patronları Henry Kissinger ve Rothschild ailesi üyesi James Rothschild, Birleşmiş Millet Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme gerçekleştirdi.
Toplantıya, Dünya satranç şampiyonu Magnus Carlsen, EMEA Citi İcra Başkanı James Cowles, Lazard CEO’su Ken Jacobs ve BBVA İcra Kurulu Direktörü Jose Manuel Gonzalez gibi isimler de katıldı.
Öte yandan Bloomberg televizyonunda katıldığı programda gündeme ve ekonomiye ilişkin soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz faiz oranlarını ne kadar yüksek tutarsanız o ülkede bir defa yatırımı o denli ortadan kaldırırsınız. Yatırımın olmadığı bir ülkede bir defa kalkınmayı konuşamayız. Yatırımların olduğu bir ülkede kalkınmayı konuşabiliriz. Bizim bu kadar zorlamamıza rağmen şu anda yatırımlarda halen istediğimiz bir istikrar veyahut hız yok” dedi.
Merkez Bankasının faizleri indirmesiyle ilgili soruya Erdoğan, bankanın yaptığı faiz indirimini istikrarlı, dikkatli ve muvazeneli bir indirim olarak gördüğünü belirtti.
Şiddet içerecek ve ekonomide bir deprem etkisi yaratacak şekilde ne iniş ne çıkışların doğru olmadığını, ama bunu istikrarlı bir şekilde sürdürmenin faydalı olacağını dile getiren Erdoğan, şu anda Merkez Bankasının yeni yönetiminin göreve geldiğinden bu yana özellikle hükümetin faiz politikalarını dikkate alarak bir indirimin de onlarca yürütüldüğünü kaydetti.
Bunun yatırımcılar için özellikle çok önemli bir sinyal olduğuna inandığını ifade eden Erdoğan “Temenni ediyorum ki diğer bankalar, Merkez Bankasının vermiş olduğu bu sinyali onlar da önemsesin ve buna göre de yatırımcıların önünü açsınlar” dedi.
Türkiye’de iktidara gelmeden önce enflasyonun üç haneli rakamları aştığını anımsatan Erdoğan, göreve geldiklerinde enflasyonun gerçekten çok yüksek olduğunu, yüzde 30 civarında bulunduğunu, faiz oranlarının ise yüzde 63 olduğunu hatırlattı.
Göreve geldiklerinden bu yana enflasyonun düşmeye başladığını söyleyen Erdoğan, Gezi olaylarında faizin yüzde 4,6’lara düştüğünü, bu seviyeye düşen faizin, reel faizin çok iyi bir konuma gelmesinin enflasyonu da ciddi manada aşağıya çektiğini kaydetti.
Erdoğan, “Burada bir şey söyleyeceğim… Ben enflasyon ile faizi ters orantılı olarak görmüyorum, tam aksine enflasyon ile faizi doğru orantılı olarak görüyorum. Faizi ne kadar yükseltirseniz enflasyon da o kadar yükselir. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da onunla beraber düşmeye başlar.
Ben, 14 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı döneminde bunu takip etmişimdir ve bunu görmüşümdür. Şu anda da yine yapılan uygulamalara baktığımızda eğer enflasyon düşüyorsa faizin düşmesindendir. Yoksa sepet olayları falan bunlar o kadar etkileyecek işler değil. Bu benim inancım. Bu konudaki tespitlerimin de neticesini de aldık” şeklinde konuştu.
Faizin dünyanın bir ülkesinde farklı, bir başka ülkesinde farklı olarak değerlendirilmesi halinde yanlış yapılacağını dile getiren Erdoğan, “Şu anda ABD’deki faiz oranlarına bakalım. ABD’deki faiz oranlarına baktığımızda 0,50 gibi buralarda dolaşıyor. Avrupa’ya bakıyorsunuz 1, 1,5, Japonya eksi faizde. Bu ülkeler bakıyoruz da bu kadar düşük oluyor da faiz Türkiye’de ne için 13, 14, 15 olsun.
Siz faiz oranlarını ne kadar yüksek tutarsanız o ülkede bir defa yatırımı o denli ortadan kaldırırsınız. Yatırımın olmadığı bir ülkede bir defa kalkınmayı konuşamayız. Yatırımların olduğu bir ülkede kalkınmayı konuşabiliriz. Bizim bu kadar zorlamamıza rağmen şu anda yatırımlarda halen istediğimiz bir istikrar veyahut hız yok. Halbuki faiz düşük olmuş olsa ben inanıyorum ki yatırımcı hemen bu konuda kredisini çekecek ve yatırımını yapacaktır.
Ama yüksek olduğu zamanda bu yatırımı yapmaları mümkün değildir. Şu anda buna rağmen bizim yatırımcımız yatırım yapıyor. Örnek olarak diyorum ki örnekler ABD, Japonya ve Avrupa. Buralara bakalım ona göre bizler faiz oranında mümkün olduğunca bunu aşağıya çekelim” değerlendirmesinde bulundu.
Kurlarda bazılarının beklediği gibi bir patlamanın aleyhte olmadığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Darbe girişiminden sonra bile kurlar kendini korudu ama bizim temenniniz daha düşük olsun ama şu anda istenilen noktada değil. ‘Çok yükselecek, patlayacak’ diyenler de bundan beklenen neticeyi onlar da alamadılar. Böyle bir durum da söz konusu olmadı. Şu anda bu istikrar korunur ve biraz daha TL değerini koruma süratiyle süreç devam ederse, inanıyorum ki Türkiye’de ekonomideki büyüme…
İlk altı aylık büyüme oranı gayet iyi bir konumda 3,8. Türkiye 29 çeyrekte devamlı büyümüş. Eksi asla hiç yok. Bu çok önemli bir gösterge. Niye? Mali disiplin devamlı var. Bir defa istikrar, güven buna hep dikkat ettik. İstikrar ve güveni koruduğumuz ve mali disiplinle hareket ettiğimiz için hem yatırımcı ürkmedi hem de büyüme oranında istenilen seviyede olmasa da hep şu andaki 3,8 gibi oranı yine darbe sonrası ortamda bile yakalamış olduk.”
“Dürüst olun diyorum, onları dürüstlüğe davet ediyorum”
Türkiye’deki ekonomi politikalarında son dönemde yaşanan değişimle ilgili ise Erdoğan, Merkez Bankasının şu anda döviz rezervinin son dönemdeki haliyle 123 milyar dolar, göreve geldiklerindeki döviz rezervinin ise 28 milyar dolar ve IMF’ye olan borcun 23,5 milyar dolar olduğunu hatırlattı.
Başbakanlığı döneminde IMF’ye olan borcun sıfırlandığını, Merkez Bankasının döviz rezervinin, görevi bıraktığı ana kadar 136 milyar dolar kadar çıktığını, şu anda son olarak 123 milyar olduğunu, bunu daha iyi bir noktaya gelmesini arzu ettiklerini anlattı.
Erdoğan, Merkez Bankası yönetiminin bu konuda bu rezervi daha da artıracaklarına inandığını, çünkü gün be gün gerek hükümetin gerekse yatırımcıların devlete olan güvenini tazelediğini ve tazeledikçe de çok daha iyi bir yere taşınacağını söyledi.
Dünyadaki kredi kuruluşlarının, istisnaların bir kenarda konulması halinde, politik açıklamalar yaptığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Çökmüş bitmiş ekonomileri yükseltirken öbür tarafta diri, duran ayakta duran, yatırımlarına devam eden bir ülkeyle ilgili bakıyorsunuz ya donduruyor ya da şöyle kıl payı da olsa düşürme yoluna gidiyor. Bu saygın bir duruş değil. Bir defa kredi derecelendirme kuruluşlarının kesinlikle siyasi davranmaması lazım. Bu ekonomik etiğe de aykırıdır. Olması gereken neyse bunu açıklamaları lazım.
Bunu açıklamıyorlar. Bu yanlış bir şey. Başbakanlık dönemimde de bunu çok açık söyledim. Cumhurbaşkanlığı dönemimde de söylüyorum. ‘Dürüst olun’ diyorum, onları dürüstlüğe davet ediyorum. Dürüst olsanız da olmasanız da Türkiye ekonomisi zaten güçlü, dimdik ayakta ve ayakta durmaya devam edecek.”
Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi konusundaki soruya ise Erdoğan, “Hiç umursamıyorum, bazıları yanlış yapıyor. Bunu kasıtlı yapıyorlar. Ekonomisi çökmüş bitmiş yerler bakıyorsunuz 4 barem birden yükselttiler, bunları hep yaşadık. Hangi ülkeler olduğunu biliyorsunuz bunları söylememek gerek yok ama Türkiye hiç bir zaman bu tür sıkıntıları yaşamadığı halde Türkiye ile ilgili bakıyorsunuz donduruyor. Olmaz böyle bir şey. Bu dürüst bir şey değil” dedi.