Manşet

Züğürt Tesellisi

Bali

emre golluSıcak bir yaz mevsimini sporla dolu dolu yaşıyoruz. Farklı branşlardaki büyük organizasyonlar peşi sıra geliyor. Futbolda Dünya Kupası heyecanı bitti, İspanya’nın şampiyonluğuyla birlikte zihinlerde vuvuzelanın kulakları tırmalayan sesi ve jabulani isimli topun aldığı ilginç falsolarla gerçekleşen goller kaldı.

Dünya Kupalarının daimi favorileri olarak gösterilen Brezilya, Arjantin ve İtalya bekleneni veremezken, İngiltere ve Fransa da hayalkırıklığı yaratmaktan öteye gidemedi. Avrupa takımları turnuvaya erken veda edecek derken çeyrek finalde bunun tam tersi gerçekleşti, Uruguay’ın haricindeki Güney Amerika takımları evlerinin yolunu çıkarken Avrupa kıtasının üç temsilcisi yarı finalde yerlerini aldı. Finali de iki Avrupa takımı oynadı.

Futbollarıyla kupaya ağırlıklarını koymaları beklenen Lionel Messi, Cristiano Ronaldo, Wayne Rooney, Kaka, Didier Drogba gibi yıldızlar bekleneni veremezken, başta Uruguay’ı adetâ sırtında taşıyan Diego Forlan ile birlikte David Villa ve Mesut Özil, kupanın parlayan yıldızları oldular. Özellikle Millî Takımımızın yeralmadığı bu turnuvada, Almanya forması giyen Türk asıllı Mesut Özil, spor kamuoyumuzun ilgisini üzerinde topladı.

Kendisi Gelsenkirchen doğumlu olup ailesinin kökeni Zonguldak’a dayanan Mesut’un, A Milli Takım düzeyinde Türkiye’nin mi yoksa Almanya’nın mı formasını giyeceği gündemde uzun süre yerini korumuş, en sonunda Mesut tercihini, 21 yaş altı ve 19 yaş altı milli takımlarında forma giydiği Almanya’dan yana kullandığını açıklamıştı. Aslında Mesut’un yaşamına ve kariyerine bakıldığında bu tercihi şaşırtıcı olmamalıydı, çünkü her şeyden önce Mesut kendisini Alman gibi hissettiğini belirtiyordu. Tercihini de doğup büyüdüğü ve futbola başladığı ülkenin formasını giymeye devam etmekten yana kullanıyordu. Bu tercih, özüne dönüp anavatanını tercih eder mi beklentisi içinde olanları üzerken somut gerçeği de göz önüne koyuyordu. Mesut, Dünya Kupası’nda Almanya forması altında yıldızlaştı, Türk spor kamuoyu ise onun kökeninden dolayı kendine pay çıkartıp deyim yerindeyse tam bir züğürt tesellisi buldu. Oysa ki Mesut’un futbol olarak bu düzeye gelmesini Almanlar sağlamıştı.

Almanya formasıyla mücadele eden Mesut’un yanı sıra İsviçre Milli Takımı’nda da Türk asıllı üç oyuncu forma giydi: Takım kaptanlığı yapan Gökhan İnler, Eren Derdiyok ve yakından tanıdığımız Hakan Yakın. Bu üç isim arasında dikkatinizi Gökhan İnler’e çekmek istiyorum. Gökhan, kendisi gibi gurbetçi olan Önder Çengel ile birlikte 2004-2005 sezonu öncesinde Fenerbahçe’nin hazırlık kampına katılmıştı. Bu iki oyuncuyla önce sözleşme imzalanmış ancak daha sonra teknik direktörün onları yetersiz bulması gerekçesiyle serbest bırakılmışlardı. Gökhan ve Önder Beşiktaş ile de antrenmanlara çıktılar ve yine beğenilmeyince İsviçre’ye geri döndüler. Geçen zaman zarfında Gökhan’ın geldiği nokta ortada. İki büyük kulübümüzün yaklaşımı düşünüldüğünde tam bir güler misin ağlar mısın misali.

Gerek Mesut’un gerekse Gökhan’ın kariyerleri ve geldikleri noktalar gösteriyor ki hem spor kamuoyu hem de toplum olarak züğürt tesellisini bırakıp gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor. Bir yandan Milli Takımımızın, kendisinden çok daha zayıf takımların bulunduğu bir Dünya Kupası’na neden gidemediğini iyi irdelemeli, diğer yandan da Avrupa’daki gurbetçilerimizin çocuklarını elimizden basitçe ve ucuzca nasıl kaçırdığımızı enine boyuna sorgulamalıyız. Yoksa, genç yetenekleri kaybetmeye devam eder, devşirmelerden medet umar, malumun ilanı misali başarılar hayal olunca da züğürt tesellilerine sarılmaya devam ederiz.

Emre Göllü

NationalTurk World Son Dakika
Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 79) Error, group does not exist! Check your syntax! (ID: 66)
yunanistan golden visa yurt disi emlak 2024
Konserler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Maldivler Turu
Başa dön tuşu