Magazin dünyasının manken şarkıcılar kervanına katılan ismi Ece Gürsel, ilk albümü ‘Yarı Farkında’ya çok güvendiğini ve herkesin kendisini geleceğin Leman Sam’ı olarak gördüğünü iddia etti. (Magazin Haberleri)

Tuğba Özay, Ayşe Hatun Önal, Gizem Özdilli, Petek Dinçöz ve Demet Akalın’dan sonra podyum dünyasından sahnelere transfer olan isimlerin arasına Ece Gürsel de katıldı. Seyhan Müzik etiketiyle bu hafta çıkardığı ‘Yarı Farkında’ adlı albümü için üç yıldır çalışan Gürsel, şarkılarını dinleyenlerin kendisi için ‘geleceğin Mazhar Alanson’u dediklerini söyledi. Albümünün prodüktörlüğünü yapan müzisyen İsmail Tunçbilek ile olan ilişkisi hakkında ilk kez GÜNAYDIN’a konuşan Ece Gürsel, “İsmail ile duygusal ilişkimiz oldu ancak şu anda dostuz. Çünkü aynı stüdyoda sürekli kavga etmekten yorulduk” dedi. İşte Gürsel’in anlattıkları…

Albümünüzün piyasaya çıkması neden bu kadar uzun sürdü?
Aslında 2009 yılının Ağustos ayında stüdyoya girdim. Ve albüm bu süre zarfında birçok aşamadan geçti. Albüm 1,5 yıl önce bitmişti. Doğru plak şirketi, doğru menajerler bulmak ve klip çekim süreçleri zaman alıyor. Bu albüm pop albümü değil, alternatif müzik; bu yüzden yazdan önce çıkarmayı istedim.

Albümünüzü dinleyenler nasıl değerlendirdi?
Çok güzel tepkiler alıyorum. Çok para harcadım, büyük emekler verdim. Zaten bu yüzden bu kadar bekledim. Herkes benden eller havaya bir müzik beklerken ortaya böyle birşey çıktı. İddia ediyorum, albümüm insanların müzik arşivinde mutlaka yer alacak. Bu albüm müzikkalite olarak güzel bir albüm. Bana sanatçı arkadaşlarım geleceğin Mazhar Alanson’u ve Leman Sam’ı diyorlar.

Kim bu sanatçı dostlarınız?
Mesela, İbrahim Tatlıses rahatsızlık geçirmeden önce benimle aynı stüdyoda çalışıyordu. İbrahim Bey albümü çok beğendi. Yıldız Tilbe ‘Yarı Farkında’ şarkısını dinledi ve “Geleceğin Şebnem Ferah’ısın” dedi. Bunlar iddialı laflar ama ben söylemiyorum, bu insanlar söylüyorlar. Tüm bunlar İsmail Tunçbilek sayesinde oldu. O bir deha. Benim için büyük şans. Ben konservatuvara gitsem bu kadar şanslı, tecrübeli olmazdım. Bu albümde bilgisayar efekti de yok. Vokalist kullanmadım çünkü albümü dinleyenlerin beni canlı dinlediklerinde de aynı sesi duymalarını istedim.

Albümünüzü İsmail Tunçbilek’in finanse ettiği söylendi. Bu sizi sinirlendiriyor mu?
Elbette kızıyorum. Çünkü bu albümün yapımcısı benim. Tüm masrafları kendim karşıladım. Param oldukça keman çaldırdım, param oldukça stüdyo kiraladım. Modellikten ve ailemden ne kazandıysam hepsini bu işe yatırdım. İsmail, müzikal birikimini benimle paylaştı, manevi desteğini inkar edemem. Ancak, yaptığım harcamalar senetleriyle ortada. Kimseye veremeyecek hesabım yok.

İsmail Bey ile birlikte misiniz?
Bu albüm iki insanın aşkıyla ortaya çıkmış bir albüm. İsmail ile iki yıl süren güzel bir beraberliğimiz oldu ancak artık iki iyi dostuz. Çünkü albümün önüne aşk dedikoduları geçsin istemiyorum. O benim için önemli bir yerde. Her zaman da öyle olacak.

Peki ilk başlarda neden inkar ettiniz. Evli olduğu için mi?
İsmail ile tanıştığımda aramızda bir şey yoktu, o benim çok eski bir arkadaşım. Onlar benimle çalışmaya başladıktan bir ay sonra boşandılar. Bizim yakınlaşmamız çok sonra başladı . Bunun benimle ilgisi yok. Ayrıca kimse karısını başka bir kadın için bu kadar kolay boşayamaz. Ben kimsenin yuvasını yıkmadım. Romanlar’da boşanmak o kadar kolay değil. Baksanıza bazılar hâlâ boşanamadı. Ayrıca İsmail evlilik adamı değil çünkü çok yoğun çalışıyor. Özgürlüğüne düşkündür. Biz birbirimize iyi yol arkadaşı olduk.

Yuva yıkan kadın olarak anılmak sizi yıprattı, değil mi?
Yıpratmaz mı! Bilip bilmeden yazıp çiziyorlar. Kimse benim için bir şeylerini yıkmış falan değil. Gamze (Tunçbilek’in eski eşi) benim klibimi izleyip, arayıp, iyi iş çıkardığımızı söyleyip tebrik ediyor.

İsmail Bey ile Hüsnü Şenlendirici’nin arasını da sizin bozduğunuz söyleniyor…
Bu söz konusu bile değil. Hüsnü ile aramda bir şey olmadı ki benim için tartışsınlar. Albüm için buluşmuştuk. Ayrıca Hüsnü ile İsmail görüşüyorlar. Yeni albüm için dayanışmaları var.

Albümdeki tüm şarkıları kendisine ait olan Ece Gürsel, “Yıllardır podyumda nasıl yalnızsam, burada da öyle olmak istedim. Bir şeyleri tek başıma başarmak istedim. Ayrıca MSG’ye (Musiki Eseri Sahipleri Grubu) üye oldum çünkü 70 tane şarkım var, hepsini istifledim” dedi.

İsmail Bey ile nasıl dost kaldınız? İkimiz aynı çatı altında çok kavga ediyorduk. Baktık ki sevgimiz çok yıpranıyor o zaman durup biraz dinlenmek lazım dedik. İsmail zor adamdır. Aynı işi yapan insanların aynı catı altında birbirlerinden etkilenmesi çok normal. İstemesenizde aranızda bir etkileşim oluyor.
İleride yeniden sevgili olabilir misiniz? İlerde ne olur bilemiyorum. İsmail ile kendi durumumla ilgili olarak da kapıları tamamen kapatmış değilim.

Aynı evde mi yaşıyorsunuz?

Hayır, ben ailemle yaşıyorum.

“Mankenden şarkıcı olmaz” eleştirileri sanırım sizin albümünüzle birlikte artık “Besteci olur mu olmaz mı?” tartışmasına dönüşür…

Bunu söyleyen insanlara sesleniyorum, siz hayatınız boyunca ne yaptınız yahu! İki satır cümle mi kurdunuz! Ben birçok internet sitesinde yazılar yazıyorum. Ama insanların bana karşı bir önyargısı var. Benim kızdığım şey; beni dinlemeden analiz yapmaları. Bir dinle be adam, bak bakalım ne yapılmış, şarkıların altyapıları nasıl… Ama yok, oturdukları yerden vurun abalıya modeli tarzlar bunlar. Beni herkes eleştirebilir ama saygı çerçevesinde. Her türlü olumlu ya da olumsuz fikre açığım. Ama bu albümde benimle birlikte çalışan önemli müzisyenlerin olduğunu da unutmadan eleştirilerini yapsınlar.

Mankenliğe devam edecek misiniz?
Tabii devam edeceğim. Çünkü benim asıl mesleğim buydu. Ben 13 yıl buradan para kazandım. “Ben artık şarkıcıyım, bana manken demeyin” dersem kendimle çelişkiye düşerim. Ayrıca yaptığım işten çok memnunum.

Röportaj: Sabah