Diyarbakır’da BDP’lilerin başını çektiği grup Kürt isyancı Şeyh Sait’in asıldığı meydanda cuma namazı kıldıktan sonra çadır kurmak istedi. BDP’li milletvekili Bengi Yıldız yerlerde sürüklendi.
BDP’nin sivil itaatsizlik eylemleri devam ediyor. Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda yaklaşık 4 bin kişi toplandı. 1925 yılında çıkardığı Kürt isyanının ardından idam edilen Şeyh Sait’in asıldığı Dağkapı Maydanı’na halı ve battaniye seren grup cuma namazı kıldı. BDP’lilerin sivil cuma olarak nitelediği namaz öncesinde sivil giyimli imam Kürtçe konuşma yaptı. İmam konuşmasında Türk İslam sentezine karşı olduklarını, camilerle bir sorunlarının bulunmadığını dile getirerek “Kimse bize din dersi vermesin. İslamı yeniden yazacak halimiz yok. Barış gelsin istiyoruz” dedi.
Tüm camilerden daha önce kılınan cuma namazının ardından BDP’liler Demokratik Çözüm Çadırı kurmak isteyince olanlar oldu. Çadır kurulmasına izin vermeyen polislerden birinin yumruklanması üzerine Dağkapı meydanı karıştı. Polis gruba tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti. Arbede sırasında başlayan şiddetli dolu yağışı üzerine grubun büyük kısmı dağıldı.
Olaylar yatıştıktan sonra meydana BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile birlikte gelen BDP Grup Başkan Vekili Bengi Yıldız elindeki çadır direğini bırakmayınca polisle arasında kargaşa çıktı. Milletvekili Bengi Yıldız ve demiri bırakmayan polisler arasında arbede çıkarken Bengi Yıldız demirle birlikte yerde metrelerce sürüklendi. Tam bu sırada polislerden birinin telsizinin kaybolduğu öğrenildi. Polisler meydandan ayrılanların üzerini aramaya başlayınca BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gruba dönerek telsizi kimin aldığını sordu. Ancak aramalardan sonuç alınamadı ve telsiz kayboldu.
Diyarbakır Valiliği’ne yürümek isteyen gruba polis yine izin vermedi.
Önce alıştırırlar…
Görüntülere…
Görüntülerle seslere…
Görüntülü seslere ve hareketlere…
Yavaş yavaş alışırsınız sessizliğe, tepki vermemeye…
Beyaz takkeyle gezenlere…
Türbana, çarşafa ve peçeye…
Çokeşliliğe…
Sevgisizliğe…
Tahammülsüzlüğe…
Oğulların gemiciklerine…
Çevrenizde olup bitenlere yavaş yavaş alışırsınız.
Sonra…
Evlatların televizyonlarına…
Gelinlerin ve eşlerin ortaklıklarına…
Erkeklerin, kadınların ayrı ayrı oturmasına…
Taş yapıya…
Yakınlarının ve kendilerinin yaptığı yolsuzluluğa…
Çevrenizde olup bitenlere yavaş yavaş alışırsınız.
Sonra da uyuşursunuz…
Yavaş yavaş uyuşursunuz…
İçinizden bile tepki duymaz olursunuz…
Demokrasi dedikleri buda, ben mi yanlış biliyorum diye kuşkulanırsınız…
Burası Türkiye, Türkiye’de olur böyle şeyler diyerek gülüp geçersiniz…
Bizde böyle deyip boş vermeye başlarsınız…
Geçmişe dalıp gitmişken, geleceği kaybetmekte olduğunuzu fark edemezsiniz…
Alışırsınız…
Uyuşursunuz…
Bir yandan istiklalimizi, hürriyetimizi kazandık diye kutlarsınız…
Öte yandan Çanakkale savaşını yıllar sonra kaybettiğinizi bile fark etmezsiniz…
Çevrenizde olup bitenlere yavaş yavaş alışırsınız.
Kaybetmek mi?!
Nasıl yani?
Neyi kaybediyorum?
Neyi kaybediyoruz?
Kurgu…
Önce alıştırma…
Sonra uyuşturma…
Yüzünüze demokrasi derler, arkanızdan iş çevirirler…
Yüzünüze çok kültürlülük derler, arkanızdan bölerler…
Yüzünüze değişim derler, arkanızdan soyarlar…
Yüzünüze gelişim derler, arkanızdan bakarlar!
Çevrenizde olup bitenlere yavaş yavaş alışırsınız.
Önder Gürbüz
http://www.gurbuz.net