Devlet Bahçeli’den sert açıklamalar

devlet bahceli aa e1336474654993Devlet Bahçeli’den sert açıklamalar… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan ve hükümeti sert sözlerle eleştirdi.

Anneler Gününü kutlayan ve ”Biliyoruz ki her anne bir dua, bir bağlanış ve bir sabırdır” ifadesini kullanan Bahçeli, ”Bir yanda ‘analar ağlamayacak’ diyen, diğer yanda ağıtları yurdumuzun dört bir tarafına teşmil eden vicdansızları annelerimizin gözyaşlarından doğacak öfke dalgası silip süpürecektir. Son bir ayda 11 eve düşen ateşin alevi, İmralı’da şerefini, Kandil’de haysiyetini ve peşmergenin kucağında itibarını kaybedenleri mutlaka yakacak ve siyaseten kül edecektir” diye konuştu.

”Milli günler, bayramlar ve kutlama haftalarının, Başbakan’ın öncülüğü ve talimatlarıyla Adalet ve Kalkınma Partisi tahribatına ve yarma harekatına uğradığını” öne süren Bahçeli, ”Ayağı yerden kesilen hükümet, işi gücü bırakmış, milletimizin başta ekonomik sorunlarını hasıraltı yaparak, milli kimliğimizin bileşenlerine ve milletimizin göz bebeği özel gün ve bayramlara kirli elini uzatmıştır” dedi.

Bahçeli, şöyle devam etti:

”Türk milletine mal olan ne kadar değer varsa altından girip üstünden çıkan iktidarın, her şeyi allak bullak etme konusunda sanki birilerine verilmiş sözü ve senedi vardır. 23 Nisan’ın çocuklarımızla ve milli egemenlikle bütünleşmesi, 19 Mayıs’ın gençlerimizle kucaklaşması, 30 Ağustos’un Türk askeriyle birleşmesi ve 29 Ekim’in milletimizle örtüşmesi hükümetin bizce bilinen nedenlerden dolayı kimyasını bozmuştur.

Yapılan yeni düzenlemeyle soğuk, soluk, renksiz, heyecansız ve milli bayramların alanını daraltan değişiklikler, her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti’nin hayat damarlarını tıkamak ve cansız düşmesini temin etmeye dönük hıyanet hamlesinden başka bir anlama gelmemektedir. Sözüm ona 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim’de devlet değil, halk resmi geçit yapacaktır. Burada kasıt Türk askeridir, hedefte millet değerlerine bıçak darbesi vurmak vardır. Peki, bugüne kadar milli gün ya da bayramları kutlayan, coşkuyla benimseyen, caddeleri, alanları, sokakları şenlik yerine çeviren kim ya da kimlerdir- Türk askerinin bayram kutlama hakkı yok mudur- Sayın Başbakan, nedir senin amacın- Amacın rejim ve sistem değişikliğini yavaş yavaş hayata mı geçirmektir-”

Devlet Bahçeli, ”iktidara göre, 1930’lu yılların faşist devlet modellerinden alınan tören ve geçit merasimleri ileri demokrasi vuruşlarıyla normale ve olması gerektiği yere getirildiğini” ifade ederek, ”Hatırlatırım ki Gazi Mustafa Kemal’i faşist diktatörlerle aynı kefeye koymak, dolaylı olarak aynı sıfatı layık görmek ayıp ve büyük vebali olan çirkefliktir. Asıl Führer özentisinin, duce sevdalısının kim olduğunu bugünlerde milli vicdanlar görmekte ve şahit olmaktadır” dedi.

”Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisinin Türkgücü Ülkü Spor’un açılışında sarf ettiği, ‘Biz de eskiyiz, otomobilimiz de eski’ sözünü diline doladığını” ifade eden Bahçeli, ”Bizim eskiliğimiz olgunluk, sadelik, tecrübe ve görmüş geçirmişlikle ilgilidir. Biz, dününü ve içinden çıktığı milletinin mazisini inkar eden gömlek değiştirenlerden Allah’a hamd ederim ki hiç olmadık. Biz de eskiye hayranlık, geleceğe, gerçek yeniliğe umut ve çağrı vardır” şeklinde konuştu.

Bahçeli, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliğiyle gerçekleştirilen, ”Okul Sütü-Akıl Küpü Projesi” dahilinde Türkiye genelinde okullarda verilen sütlerde bazı sorunlar yaşandığını ileri sürdü.

”Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti, süt dağıtımını başlangıçta yalnızca kendi döneminde yapılan ve uygulanan bir proje olarak sunmaya kalkışmış ve yalanda yine rakipsiz olduğunu göstermiştir” ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Oysaki okullarımızda süt dağıtımının yeni bir uygulama olmadığı bilinen bir gerçektir. 1984 yılından beridir değişik dönemlerde okul çağındaki çocuklarımıza süt dağıtılmış ve dengeli beslenmelerine destek olunmuştur. En son olarak da bizim hükümet olduğumuz dönemde ‘Okul Sütü Projesi’ hayata geçirilmiş ve yaklaşık bir milyon öğrencinin süt içmesi sağlanmıştır. Şurası açıktır ki süt dağıtım projesi son derece hayırlı ve faydalı bir uygulama olup, mutlaka devam ettirilmelidir. Ancak içinde bulunduğumuz günlerde, çok sayıda evladımızın süt içtikten sonra hastanelik olması üzerinde de mutlaka durulmalı ve konunun tüm boyutları acilen aydınlatılmalıdır.

Süte su katmaya heves eden ve tarihi geçmiş sütleri fırsattan istifade ederek elinden çıkarmaya çalışan hükümet yönlendirmeli sütü bozuklar varsa adalet bunların yakasına yapışmalı ve gereğini mutlaka yerine getirmelidir.”

-”Sarkozy dersini aldı”-

Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Bahçeli, ”Türk milletine ‘katliamcı’ yaftası vurmaya çalışan Sarkozy lazım gelen dersini almıştır. Buna rağmen, yeni seçilen Fransa Cumhurbaşkanı’nın da Türkiye dostu olmadığı hepimizce bilinmektedir. İşin daha da kaygı verici yanı seçim propaganda döneminde Ermeni lobilerine verdiği sözlerinin hala tazeliğini korumasıdır. Bizim beklentimiz Türkiye-Fransa ilişkilerinin istikrara ve dengeye kavuşması, hassasiyetlerimize karşılıklı olarak saygı ve riayet edilmesidir” diye konuştu.

Bahçeli, Yunanistan’da seçimlerde siyasetteki iki büyük partinin eridiğini ve hezimete uğradığını dile getirerek, ”Kemer sıkma politikaları, IMF ve AB baskısı anlaşıldığı kadarıyla komşu ülkede ters tepmiş ve Yunan halkı faturayı siyasetin iki büyük aktörüne kesmiştir” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın, Suriye’ye müdahale edilmesini davet eden beyanlarının da sürekli ivme kazandığını öne süren Bahçeli, şöyle konuştu:

”Kilis’te Suriyeliler’in geçici olarak ikamet ettiği Öncüpınar Konteyner kentini ziyaret eden Başbakan’ın, Suriye yönetimine muhalefet eden tavrı devam etmiş ve ne anlama geldiği muamma olan bir zafer vaadi verdiği görülmüştür. Suriyeliler’e zulmedenlerin hesabının sorulacağını ifade ederken, açıktan Esad’a muhalif tutumunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bize göre, Başbakan Erdoğan geri dönülmez bir yola girmiştir. Esad düşmanlığıyla adeta Suriye’nin içindeki muhalif gurupların görevli sözcülüğüne küresel çevrelerin teşvikiyle soyunmuştur. Bir başka ülkenin, hele hele en uzun sınır komşumuz olan bir ülkenin içişlerine bu kadar müdahil olmak musibetleri ve tehlikeleri eninde sonunda üzerimize çekecektir.”

Exit mobile version