Televizyon ve gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Referandumda MHP’nin oy kaybettiği yönündeki değerlendirmelerin hatırlatılması üzerine Bahçeli, partisinin biraz sabırlı ve soğuk kanlı bir siyasi kurum olduğunu söyledi. Hemen aceleyle, gelişi güzel değerlendirmelerden kendisini uzak tutan bir siyasi kurum olduğunu dile getiren Bahçeli, Polis Akademisi’nde demokratik açılım toplantılarına katılan bir köşe yazarının “MHP’nin Güneydoğu’da belirli bir gücünün bulunmadığını, İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinde, önemli bir oy ve taban kaymasına sebep olacağını ve gerileme sürecine girip, belki de dağılma ihtimallerinden bahseden” değerlendirmelerde bulunduğunu hatırlattı.
“MHP, referandumda en fazla darbeyi alan partidir. MHP önemli ölçüde taban kaybetmiştir. MHP kalelerini kaybetmiştir. MHP, muhtemel bir seçimde barajı aşıp aşamayacağı tehlikesi vardır.” yönündeki yorumları da hatırlatan Bahçeli, “MHP linç konusuyla karşı karşıya bırakılmak istenmiştir. Buralar düşündürücüdür. Basın mensupları geçici sonuçlar henüz belirgin hale gelmeden bir değerli gazetecinin, 3 Eylül işaretini, işaret fişeği kabul ederek, özellikle referandum akşamı, o saatte MHP’yi masaya yatırıp böyle paramparça edebilecek bir anlayış zannediyorum MHP’nin oy oranı üzerindeki tartışmadan ziyade, MHP’ye bakışı bir kez daha gözden geçirmemize ve bu kişilerin hangi amaca yönelik değerlendirmelerde bulunduğunu düşünmekte yarar var diye düşüncesindeyiz.” dedi.
“AKP KOOPERATİFİ KURULMUŞ OLDU”
Başbakanın AK Parti’nin bir güven oylamasına muhatap olmaması gerektiğini, referandumun bir AK Parti projesi olmadığını defalarca tekrarladığını ifade eden Bahçeli, Başbakan ile çok sıkı ilişkiler içinde olanların “Yüzde 42’nin içerisinde MHP ancak yüzde 6-7 civarındadır.” diyerek hükme varmalarının gerçekten Türkiye ve basına ahlakı açısından büyük talihsizlik olduğunu savundu.
Yapılan değerlendirmelerin bilimsel olmadığını ileri süren Bahçeli, “Sayın Başbakan 2011 seçimlerinden sonra, geniş kapsamlı bir anayasa değişikliği değerlendirmesinde bulunmuştur. PKK’yla anlaşmayı yayarak mı, yoksa hazmettire hazmettire mi görüşmeleri sürdürecek, yoksa seçim yatırımı mı görmüş olacağız. Kaygılarımız ve endişelerimiz sürmektedir. Sayın Başbakan, ‘hayır’ oyu verenleri sayıyor. ‘Mümkün olduğu kadar da bir araya gelemeyecek insanlar hayır verdi’ diye iddiada bulunuyor. Sayın Başbakan, Saadet ve Büyük Birlik Partisi’ne teşekkür ediyor, bağımsız Ülkücüler diye bir tanımlama geliştirmiş onlara teşekkür ediyor, Kürt aydınlarına teşekkür ediyor, arkasında da kendi parti yöneticisine teşekkürü tamamladıktan sonra, odalara teşekkür ediyor, STK’lara teşekkür ediyor, sivil inisiyatife teşekkür ediyor. Bunlar zaten ‘evet’ oyu vereceklerini vurgulamışlardı. Buradan bir destekle, muhalefet güven oylamasıyla konuyu ilişkilendiriyor. ‘Şimdi ne diyecekler?’ diye konuşmasında soruyor. Sınırlı sorumlu AKP kooperatifi kurulmuş oldu. Bu yolla da AKP, sekiz yıllık iktidarı döneminde, PKK açılımı veya demokratik açılımı çalışmalarında gerçekten güven oyu almıştır.” diye konuştu.
“BAŞBAKAN UÇUYOR”
Bahçeli, şöyle devam etti: “Şimdi soruyorum. AKP’nin amblemini ‘evet’te görmüyorsunuz da, ‘hayır’da MHP’nin amblemini görmeyen, yüzde 42’yi CHP’ye kaydırmakla hangi siyasi projenin adımını atıyorsunuz. Bunu açıklamanızı bekliyoruz. Bu açıdan zihin bulanıklığı yaşanmaktadır. Sayın Başbakan 12 Eylül’den sonra uçmaya başlamıştır. Yakalamak çok zordur. Bunu çok daha iyi göreceğiz. İlk cümlesi başkanlık sistemiyle başlanmıştır. Nabız yokluyorlar. Geçmiş dönemlerle bu böyle oluyor. AKP bir gerilim stratejisi uyguluyor. Bir konu ortaya atıyor. Ondan sonra bir kahve içimdeki dinlenme gibi siyasi ortamı dinliyor. Bu sürede halkı ikna edebilme kararını aldıktan sonra ya ileri gidiyor ya da geri gidiyor. MHP’nin bir gün millet iradesinden sağladığı destekle, ülke yönetiminde bir sorumluluk aldığı vakit, toplu iğne ucu kadar bir hesap sorma sürecinin başlayacağı korkusunu da taşıyor.”
Bahçeli, Türkiye’de PKK’nın siyasallaştırılması sürecinde AKP ve CHP’den oluşacak iki partili bir rejim oluşturularak MHP’nin tasfiye edilmeye çalışıldığını iddia etti. “CHP’nin bilerek veya bilmeyerek bu projenin içinde olduğunu düşünüyor musunuz?” şeklindeki bir soruya ise Bahçeli, “Öyle zannediyorum veya sürüklenmek isteniyor. Bunu da CHP’nin yöneticilerinin ayırt etmesi lazım.” karşılığını verdi. MHP’yi kurban etmek isteyenlerin bulunduğunu ileri süren Bahçeli, partilerinin ve milletin bu tuzağı göreceğini, önümüzdeki seçimlerin çok daha farklı olacağını vurguladı.
“GENEL BAŞKANLIK KONUSUNDA HİÇBİR ENDİŞEM YOK”
Okyanus ötesinin güven oylaması içerisinde ‘evet’in kabulü noktasında aşırı bir gayreti olduğunu savunan Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Amerika’da başkanlık sistemine yönelik açıklamaları konusunda ne kastettiğini, Türkiye’de açıklık getirmesi gerektiğini ifade etti.
MHP’nin ne vadettiğine ilişkin bir soruya ise Bahçeli, kamuoyu ile paylaştıkları görüşlerinde bunları dile getirdiklerini belirterek, iktidar olduklarında neyi uygulayacaklarını bugünden hazırlayan bir parti olduklarını ifade etti. Bahçeli, soruyu soran gazeteciye de MHP’yi daha yakından takip etmesi tavsiyesinde bulundu.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan ile devletin görüşme yaptığına ilişkin soruya Bahçeli, devlet ve devlet kurumlarının birbirinden ayırt edilmemesi gerektiğini savundu. Başbakan’ın “Bizimle olan görüşmeler” dediğini aktaran Bahçeli, bunların kim olduğunun açıklanması gerektiğini belirtti. Bahçeli, yapılan görüşmeler eğer bilgi dahilinde değil ise her şeye hakim olmadıklarını göstereceğini, bilgisi dahilinde ise halkı kandırdıklarını söyledi. Kendi dönemlerinde görüşülüp görüşülmediğine yönelik soruya da Bahçeli, 57. Hükümet kurulmadan önce ‘İmralı canisi’nin Türkiye’ye teslim edildiğini hatırlattı. Tabiatıyla hakimler, savcılar ve getiren elemanların görüşeceğini dile getiren Bahçeli, kendi dönemdeki görüşmelerinin sorgulama meselesi olduğunu savundu.
MHP Genel Başkanlığı konusunda hiçbir endişesinin bulunmadığını dile getiren Bahçeli, kimsenin merak etmemesini istedi. Bunun yeni bir oyun olmadığını anlatan Bahçeli, Türkeş’in vefatından sonrada buna benzer olaylarla karşılaşıldığını ifade etti.
“ERGENEKON’DA İNSANLARIN KAFALARI KARIŞTIRILIYOR”
BDP’nin başlattığı okulların boykot edilmesi olayının hafife alınacak bir mesele olmadığına dikkat çeken Bahçeli, ister bir okul, ister bir bölgede olsun anlamının çok farklı ve çok farklı bir hedefe yönelik olduğunu savundu.
“Uygulamada buna sadık kalınmış mıdır, evet oylarına kayma mı olmuştur?” diye soran Bahçeli, PKK yandaşları tarafından Mersin, Aydın, Çanakkale, İzmir, İstanbul’da hangi oyların verildiğine dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti. Daha geniş bir anayasa değişiklik beklentileri ile PKK’nın talepleri arasında bir bağlantı olduğunun açıkça görüldüğünü iddia eden Bahçeli, Ergenekon soruşturmasına yönelik bir soruya da PKK ile Ergenekon ayaklarının birbirlerine karıştığını ileri sürdü.
“PKK’nın Ergenekon tarafından kurulduğu, eylemlerin Ergenekon tarafından yapıldığı” gibi saçma sapan görüşler verilerek halkın kafasının karıştırıldığını iddia eden Bahçeli, Ergenekon soruşturmalarının bir an önce sonuçlandırılmasını istedi. İki yıldan beri sorgusu yapılmadan bekleyen gazeteciler bulunduğunu anlatan Bahçeli, Haberal’a yapılanları da eleştirdi. Hakim yetersizse bunun giderilmesini ve teknik eksiklerin tamamlanmasını talep eden Bahçeli, soruşturmanın sağlıklı şekilde sonuçlandırılması gerektiğinin altını çizdi. Ergenekon’u ‘zırva’ olarak niteleyen Bahçeli, iki yıldır bunun devam ettiğini ve PKK mücadelesinin de taviz verilmeden ciddi şekilde sürdürülmesi gerektiğini belirtti.
“BİR SERÇE DAĞDAN KALKSA DAĞ NE KAYBEDER?
MHP tabanının cemaat etkisinde olduğu yönünde bir soruya ise Bahçeli, cemaat ve tarikatlara karşı kendi elemanlarını kısıtlayan bir anlayışa sahip olmadıklarını söyledi. Bu tür ilişkilerde bulunabileceklerini dile getiren Bahçeli; ancak genel başkanlık makamının bir cemaatın, tarikatın siyasi sesi, soluğu haline getirilemeyeceğini belirtti. Partililerin cemaatin siyasallaşması için çalışmaları halinde partiyle ilişkilerinin kopmuş olacağını anlatan Bahçeli, inanç kurumlarının, toplumun saygı duyduğu manevi şahsiyetlerin siyasetten ne kadar arınırsa Türkiye’ye çok daha büyük hizmet edeceklerini savundu.
Fethullah Gülen grubunun tabanda önemli sayıda olmadığını dile getiren Bahçeli, “Bir dağa serçe konsa dağ ne kazanır; bir dağdan bir serçe kalksa dağ ne kaybeder?” diye sordu. Gülen grubuna karşı MHP’lilerin saygısının gittikçe azalmakta olduğunu ileri süren Bahçeli, “Bu konuya dikkate alırlarsa kendileri için iyi olur.” şeklinde konuştu.
Bahçeli, bir sandık sonucundaki yanlışlığı göstererek “Devlet vesayeti altında bir sahtekarlık var.” dedi.
“İKTİDAR YANDAŞLIĞI YAPANLARLA NEYİ TARTIŞACAĞIZ?”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, referandumun ardından Ankara Sheraton Hotel Tulipia Balo Salonu’nda düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında basın yayın kuruluşlarına akredite uyguladı. Zaman, Türkiye, Bugün, Yeni Şafak, Star ve Vakit gazeteleri ile Samanyolu TV, Kanaltürk, Kanal 24, Kanal 7, İHA ve TGRT’nin de aralarında bulunduğu televizyon kanallarının temsilcileri yemeğe davet edilmedi. Toplantı faksla duyuruldu.
Konuya ilişkin soruya ise Bahçeli, partilerini haksız yere suçlayan ve basın ahlakıyla bağdaşmayan yayınlar yapan, iktidar yandaşlığı yapanlarla neyi tartışacaklarını davet ettiği basın kuruluşlarının takdirine bıraktı.