MHP Genel Başkanı Bahçeli, Abdullah Gül’ün adaylığı iddiası hakkında, “İhtimal vermiyorum çünkü yanlış olur. ‘İlle de aday olmayı düşünüyorum’ diyorsa Allah yolunu açık etsin.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün akşam bir restoranda gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bahçeli, “MHP’de seçim çalışmaları nasıl gidiyor? MHP’de neler oluyor” sorusu üzerine, Türkiye’de anayasa değişikliği ile başlayan, halk oylamasıyla devam eden ve bir yönetim sistemi değişikliğini öngören sürecin içerisinde MHP’nin çok yönlü bir faaliyet ortaya koyduğunu ve MHP’nin her an bir erken seçim olabileceği düşüncesiyle hareket ettiğini söyledi.
Bu süreçte MHP’nin yaşadığı önemli sıkıntılar da olduğunu belirten Bahçeli, “Bir tarafta uluslararası gelişmeler, bir tarafta yurt içinde sosyal, ekonomik ve buna paralel olarak da terör faaliyetlerinin olduğu bir dönem. Ama aynı zamanda MHP ile aşırı derecede uğraşan odaklar. MHP olarak bütün bunların altından nasıl kalkacağımızı düşünerek bazı faaliyetler öngörmek suretiyle çalışmalar sürdürüldü.” diye konuştu.
MHP’de görülmeyen, fark edilmeyen bir dinamizmin kendi kendine oluştuğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bir an şöyle düşünün, 793 gün, içeriden ve dışarıdan MHP’yi itibarsızlaştırmak, bölmek, MHP üzerinden fitne fesat yaymak suretiyle ne gibi olayların yaşandığına herkes şahit olmuştur. Korsan toplantılar, korsan kurultaylar, tarlalarda buluşmalar, tellere çıkmalar… Bu durum karşısında MHP varlığını sürdürmek, hedefe erişmek açısından sürekli kendi iç dinamikleriyle proje üreten, faaliyetlerini yönlendiren, kongrelerini yapan ve 18 Mart’ta da büyük kurultayını gerçekleştiren bir siyasi parti olarak herhangi bir seçime ruhen hazır hale gelmiştir. Şimdi ise erken seçim sürecinde MHP teşkilatlarını tamamlamış, seçime hazır hale gelmiş, seçimi gerektirecek ön çalışmalara, propaganda araçları ve seçim beyannamesi de dahil olmak üzere, hazırlıklarını yapmış vaziyettedir.”
Bahçeli, 24 Haziran’da erken seçim olacağını anımsatarak, “Bu seçimle ilgili, öneren partilerden birisi olmamız sebebiyle, bir ön hazırlığımızın olması lazım. O hazırlıklar yeterli sayılamayabilir. Ama buna rağmen seçime girmeye cesaret verecek bir çalışma ortamıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu nedenle herkesten önce adayları tespit etmek için müracaatları başlattıklarını ve 3 Mayıs günü saat 17.00’ye kadar müracaatları alacaklarını bildiren Bahçeli, “Sonra seçim takvimindeki sürece paralel bir şekilde hazırlıklarımızı sürdürmek suretiyle Allah nasip ederse 21 Mayıs’ta milletvekili adaylarımızı topluma takdim edeceğiz.” dedi.
Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı’nın iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Böyle bir ortam içinde mitingler, kapalı salon toplantıları ne kadar yapılır, iftar yemeklerine ne kadar katılınır, siyaset hangi esaslar dahilinde halkımızla paylaşılır, bu konuda da arkadaşlarımız çalışıyorlar.” açıklamasını yaptı.
“Cumhur İttifakı millet aklı”
“Seçim sloganınız belirlendi mi” sorusu üzerine Devlet Bahçeli, seçimin güncelleriyle ilgili sloganların hazırlanacağını belirterek, “Ama partimizin önünde 300 küsur metrekarelik bir alanımız var. Orada ‘Cumhur İttifakı millet aklı’ yazıyor. Bununla başladık. ‘Cumhur İttifakı onun bunun değil, milletin aklıyla ortaya çıkmış bir yapıdır’ diye düşünerek bunu seçtik. Önümüzdeki günlerde sloganların bazıları da kamuoyu ile paylaşılabilir.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir’in istifasına ilişkin soruya, “Milletvekili olmakla birlikte uzun zamandır MHP ile ilgisini soğutmuş, askıya almış bir arkadaşımızdı.” yanıtını verdi.
“Bir proje olduğu anlaşılıyor”
“CHP’nin ve diğer partilerin aday arayışı sürüyor. Henüz bir netlik yok. Bu bir kurgu mudur, plan mıdır? Kılıçdaroğlu sizce aday olacak mı” sorusunu cevaplandıran Bahçeli, bir siyasi projenin iç ve dış odaklar tarafından Türkiye’de uzun zamandır uygulandığına dikkati çekti.
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir siyasi parti mensubu olarak değil, bu ülkenin bir evladı olarak ifade etmek istiyorum. Bir seçime girebilme imkanına dayalı kongre sürecini tamamlamış olan bir partinin bir iki gün içinde bir başka partiden 15 milletvekili alması hali çok yönlü düşünülecek, arkası önü iyi araştırılabilecek bir uygulamadır. Yani seçime girmeyle alakalı herhangi bir kaygınızın olmadığını bilmenize rağmen 15 milletvekilini gönderen ve 15 milletvekilini kabul edenlerin hangi gerekçe ile bu eylemi gerçekleştirdiklerini düşündüğünüzde bir proje olduğu anlaşılıyor. Ama arkası nedir, önü nedir onu ancak proje kurgulayanlar bilir. Biz de zaman içerisinde öğrenebiliriz. ‘Türkiye’de mutlaka 15 Temmuz’da erken seçim olması lazımdır’ diyorsunuz, partileşme sürecine giriyorsunuz, kurucular kurulunun olağan kongresini yapıyorsunuz, Türkiye genelinde teşkilatlanmalara gayret gösteriyorsunuz ve arkasından ‘Ben cumhurbaşkanı olacağım’ diyorsunuz. 15 Temmuz’da erken seçim talebinde bulunmak, erken seçime hazır hale gelmek anlamı taşır. Demek ki hazırlık yok ortada. O zaman bunu niye tekrar edip duruyorsunuz sorusuyla insan karşı karşıya kalır.”
Seçime girme yeterliliği Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından kabullenilmiş bir siyasi partinin, kendisini ve Türkiye’yi siyasi etik yönüyle zedeleyecek bir davranışta bulunmaması gerektiğine işaret eden Bahçeli, “Kalkıp ‘Demokrasi için teşekkür ediyorum’ diyeceği yerde, ‘Biz sorunumuzu çözdük, seçime giriyoruz. Nazik davranışınızdan, bizi kurtaracak yaklaşımınızdan dolayı CHP’ye demokrasi adına teşekkür ediyorum’ diyerek 15 CHP’li milletvekilini geldiği yere gönderip boynu bükükler oyununa son vermek lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
Seçim kararı alınmasıyla ilgili “danışıklı dövüş” iddialarını nasıl değerlendirdiği yönündeki soru üzerine, bunun değerlendirilecek bir boyutu bulunmadığını vurgulayan Bahçeli, “Bunu söyleyenler bizi tanımıyor. Eğer gerçekten tanıyorlarsa iftira ediyorlar. Biz kimseyle pazarlık içinde olamayız, danışıklı dövüş hareketi yapacak karakterde biri değiliz. İnandıklarımızı söyler, ona göre de hareket ederiz. Bazı televizyonlarda konuşuyorlar, siyasilerden de söyleyenler var ama gelecekte tarih gerçeği yazdığı zaman, acaba utanma erdemini ortaya koyabilecekler mi? Ondan da şüphem var.” diye konuştu.
“Gül-Davutoğlu görüşmesi iflas etti”
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adaylığı, Gül’ün eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmesi ve Davutoğlu’nun “Erdoğan hepimizin adayı” açıklamasına ilişkin bir soruya MHP Genel Başkanı Bahçeli, şu yanıtı verdi:
“Sayın Gül ile Davutoğlu arasındaki bahse konu görüşme iflas etmiş demektir. Çünkü Davutoğlu ‘Ben Cumhurbaşkanı adayı olarak sayın Erdoğan’ı destekliyorum’ demiştir. Bu ifadeyi kullandıktan sonra görüşmelerinin muhtevası ne olursa olsun, kamuoyunda yapılan yorumların hepsi geçerliliğini kaybetmiş demektir. Demek ki Davutoğlu bey ile Gül arasındaki görüşmelerde, ‘Biz cumhurbaşkanı adayı olalım mı, olmayalım mı’ konusundaki tartışmaların yeterli bir seviyede olmadığı anlaşılmış, Davutoğlu sonucu bağlamıştır. Bu sonuca Abdullah Gül Bey’in bir cevap vermesi lazım. ‘Biz şu kadar saat görüştük ama Ahmet Davutoğlu’nun ortaya koyduğu görüş, görüşmelerimizin özünü teşkil etmektedir. Benim de aday olma niyetim yoktur’ demeleri lazım. Şu ana kadar demediklerine göre tek yanlı bir görüşme olarak kalmıştır. Davutoğlu kendisini çekmiş, gerçeği görmüş, Gül’e de böyle bir gerçeği görmesi için davet çıkarmıştır. Sayın Gül görecek mi görmeyecek mi, onu bilemiyoruz artık.”
“Gül’ün ısrarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Bahçeli, “Bu çok yanlış bir tutum.” ifadesini kullandı.
Bu konuda Twitter hesabından yaptığı değerlendirmeleri hatırlatan Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
“Düşünün, bir partinin kurucususunuz, başbakan, dışişleri bakanı olmuşsunuz ve bir Meclis grup toplantısında Erdoğan sizi, ‘Cumhurbaşkanı adayımız, kardeşimiz Abdullah Gül’ diye takdim ediyor. ‘Kardeşim Abdullah Gül’ ifadesiyle takdimin anlamı vardır. Kardeş arasında vefa vardır, sadakat vardır, sevgi vardır, saygı vardır. Bunu dikkate almak lazım. Bu sebepten dolayı Erdoğan Bey’in şu an Cumhurbaşkanı olarak görevini üstlenirken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik bir sürecin içerisinde, bu süreci tamamlayabilecek bir seçimi düşündüğü sırada, sizin isminizi dolandırıp kendinizi göstermeyen bir yaklaşımdan vazgeçmeniz gerekir. Ve Erdoğan’ın yanına gidip, ‘Sen benim kardeşimsin. Dün sen beni kardeş ilan etmiştin. Bugün ben seni kardeş ilan ediyorum. Kardeşin olarak Cumhurbaşkanı olmuştum, kardeşin olarak Cumhurbaşkanı olmanı istiyorum.’ demesi lazım. Bunu demediği müddetçe Gül siyasi birikiminin hepsini, şimdi yeni tabir var ya sıfır baraj, sıfırlamış olur. İsmini fazla dolandırmamasında, kendisini istismara yönelik kişilerle olan temaslarını mesafeli bırakmasında yarar vardır diye düşünürüm. Çünkü bir siyasetçi ülkede zor yetişiyor. Önemli görevler de her insana nasip olmuyor. Yani parti kuruyorsun, başbakan oluyorsun, dışişleri bakanı oluyorsun, cumhurbaşkanı oluyorsun. Bunlar önemli makamlar, hepimize nasip olmuyor. Bunu hazmetmek lazım.”
Bahçeli, siyaseti yozlaştırmadan, siyaset irtibatlarını bazı kırgınlıklara sebebiyet vermeyecek boyutta sürdürmekte yarar bulunduğunun altını çizerek, Türkiye’nin de buna ihtiyacı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan bir kişinin kafasında oluşabilecek her türlü soruyu açıklığa kavuşturabilmek için devletin tüm kademelerine müracaat ederek bilgi sahibi olabileceğini belirten Bahçeli, “Bunları yaparak hala ‘çatıydı, şuydu’ diyerek birtakım şeylere giriyorsa o zaman söyleyecek bir şey kalmıyor. Ben aday olacağına ihtimal vermiyorum. Vermiyorum çünkü yanlış olur. Ama ‘ille de aday olmayı düşünüyorum’ diyorsa Allah yolunu açık etsin. Kim aday yapacaksa yapsın.” dedi.
“FETÖ ile benim bir irtibatım yok”
“İstismar dediniz. FETÖ Gül’ün adaylığını istiyor mudur” sorusuna Bahçeli, şu yanıtı verdi:
“FETÖ ile benim bir irtibatım yok. Fetullah Gülen’in ne düşündüğünü de anlamakta güçlük çeken bir insanım. Ama istismar edildiği kanaatindeyim. ‘CHP adayı olabilir mi?’, ‘Saadet Partisi’nden olabilir mi?’, ‘Gül olursa desteklerim, 24 saat sonra, ‘Hayır ben yüz bin imza toplayacağım, şöyle yapacağım’ konuşmalarının olduğu yerde bir isim konuşuluyor, o isim sessiz kalıyor, hiçbir yerde görünmüyorsa, her zaman yaptığı geleneksel Cuma namazından sonraki sohbetini yapamayacak bir durumda kalmışsa ne yapacaksınız? İstismar edildiğinizi fark edeceksiniz.”
Bahçeli, Abdullah Gül’ü böyle davranmaya iten nedenin sorulması üzerine, “Bir projeyi oluşturmaya çalışanlar önemli aktörler ise bunların çabası olabilir. İkinci olarak nefsi kontrol altına alamazsanız her şeyi yapabilirsiniz.” diye konuştu.